"...bu nedenle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını arz ediyorum."
"Sanık Natsuji Hormer'ın, 14 yaşındaki Erza Bavore'e istismarda bulunduğu adli tıp raporuna göre doğrulanmış ve herhangi bir iyi hâl durumu olmaksızın, ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı uygun görülmüştür." Tokmağı vurduktan sonra, hakim ayağa kalkmıştı.
"Bu dava burada kapanmıştır."Adam kaçmak istemiş ancak polislerin kendisini sıkıca tutması sebebiyle kaçamamıştı.
Paislee Elwood, olanları bir film sahnesi gibi izlerken omzuna dokunulan elle irkildi.
Arkasına döndüğünde, müvekkilin ona yaşlı gözlerle baktığını görmüştü.
"Teşekkür ederim, tekrar nefes almamı sağladınız!"Paislee, yumuşak bir gülümsemeyle onun omzunu hafifçe sıktı.
"Ben hiçbir şey yapmadım, senin cesaretin ve kendine olan inancın olmasaydı bunları yapamazdık. Kendine teşekkür etmelisin.""En başta susmasaydım belki-"
"Artık bunları düşünme, hâla küçük bir çocuksun ve uzun hayat seni bekliyor. Bu kapıdan çıktığın ân her şeyi burada bırak, olur mu?"
Çocuk, yaşlı gözleriyle ona bakarken başını sallamıştı.
"Sayın savcım, size her gün dua edeceğim bizi bu beladan kurtardığınız için." Demişti annesi, ağlarken." Ne kadar dua ettiğimi hatırlamıyorum bile Tanrı sizi ve ailenizi korusun."
"Dileğim o dur ki hepimizi..."
Çocuk ve ailesi, mahkeme salonundan çıktıktan sonra Paislee, derin bir nefes vermişti.
Bugünün son duruşmasıydı.
Başını çevirip tarafların olduğu kısma bakmıştı.
Boş salonda, bir başına kaldığını bilmenin rahatlığıyla oraya ilerleyip ahşap yere dokundu."...boşanmak istiyor musunuz?"
"Paislee!"
Bir anlık daldığı düşüncesinden hemen ayılmış, ona seslenen arkadaşına bakmıştı.
"Yine yapıyorsun, mahkeme salonundan bir savcı olarak en son sen çıkmamalısın."Paislee, arkadaşına gülümsemiş, başını onaylarcasına sallamıştı.
"Belki de haklısın.""Belki de falan değil, tamamen haklıyım."
Gözlerini devirmişti.
Daha sonra yanaklarını şişirip, daha evvel Paislee'nin dokunurken gördüğü yere baktı.
"Gerçek bir profesyonelsin ha?""Hım?"
Sanki hiçbir şey yokmuş gibi Paislee kaşlarını kaldırarak ona baktı.
"Anlamadım?""Duruşmanızdan bahsediyorum..."
Petra, ona yaklaşmıştı.
"Geçen hafta olandan...""Sanırım demek isteyipte bir türlü diyemediğin o şey boşanma davası?" Demişti Paislee, her ne kadar üzülse de bunu belli etmeyerek.
Hukuk fakültesini bitirdiği ve bu işi yapmaya başladığı ândan itibaren her zaman gizli bir maskesi daha olmuştu.
Zayıflığını kimseye belli etmemiş, kimsenin ondan yararlanmamasını sağlamıştı.Tabii insan kendisi gibi birini bulunca, ona rol kesememiş, hâliyle bir ânda kendisini ona açarken bulmuştu.
Sadece düşüncelerini de değil, duygularını da paylaştığı bu ilişki gittikçe daha da büyümüş, onları bir evlilik macerasının içerisine atmıştı.7 yıl boyunca mutlu bir evlilik sürdürmelerine ve bu aşkın, bu evlilik meyvesini vermesine rağmen mutlu yıllar geride kalmış, oğulları olmadığı zamanlar da oldukça sık tartışmalar başlamıştı.
Her evlilikte süre gelen bu tartışmalar, onlar için dayanılmaz bir noktaya geldiğinde sonunda kendilerini de mahkemede bulmuşlardı.Eşi zaten hiçbir zaman dışarıya üzüntüsünü belli etmezdi, ancak birlikte oldukları senelerde onu oldukça iyi öğrenmiş, her karışını ezberlemişti.
Kızdığı zaman ne yapar, üzüldüğünde nasıl tepki verir...her şeyini biliyordu.
Ancak eşinin ona olan sevgisinin bittiğini düşünmeye başladığında, daha evvel öğrendiği şeyleri de sorgulamaya başlamıştı.
Öylece sevecek birisi değildi ki, nasıl öylece sevgisi bitebilir? Diye çoğu zaman düşündü.Belki de çok çalışıp, az görüştüklerinden kaynaklıydı bu. Aslında evli çiftlerin her türlü sorumluluklarını yerlerine getiriyorlardı. Problemlerini oğullarına yansıtmadılar bile.
Ancak sorumlulukları düşünürken, onları bir arada tutan sevgiyi göz ardı etmişlerdi.Her zaman ki gibi eşiyle yine bir gün tartışırken, en sonunda buna dayanamamıştı. Sinirden pembeleşen yüzüne ve gözlerinden akan yaşlara ragmen, sevgisini bastırarak 'boşanalım' derken bulmuştu kendisini.
Eşinin, koyu mavi gözlerinde bir ânlık hayalkırıklığını gördüğünü sanmıştı, ancak artık onun hayalkırıklığı olup olmadığından emin değildi.
"Gerçekten sevseydi boşanmayı kabul etmezdi."
"Gerçekten sevseydi, boşanmayı teklif etmezdi."
İkisinin de kafasında aynı şey vardı, ancak ikisi de aksini söylemedi.
"Olur," dedi eşi." Hemen davayı açalım ve boşanalım."Kabul etmesini beklemediği teklife, beklediğinin aksi bir cevap aldığında Paislee aslında daha çok şaşırmış, üzüntüsünü de ikiye katlamıştı.
Ama inat o ya, ikisi de dönmedi kararından.Geçen hafta bu mahkemde, bu salonda, savcı olarak bulunduğu yerde bu kez davalı ve boşanmak isteyen birisi olarak bulunmuştu.
Durumu çocuklarına pedagog yoluyla izah etmek isteseler de, henüz küçük bir çocuk olan Derek durumu bir türlü kabullenmek istememişti.
Hoş, hangi küçük çocuk ailesinin ayrılmasını gönülden isterdi ki?"Paislee Ackerman, boşanmak istediğine emin misin?"
"Evet, sayın hâkim, bu benim son kararımdır."
"Rivaille Ackerman, sen boşanmak istediğine emin misin?"
"Evet sayın hâkim, eşimin dediklerinin arkasındayım."
Eşim... yine söylemişti.
Zaten söylemekten de vazgeçmek istemiyordu, ancak kendisinden bu kadar kolay bir şekilde vazgeçen bir kadınla nasıl beraber olurdu?
"Demek istediğim...Bayan Paislee...Elwood...dediklerine katılıyorum."
"Benim soyadım, kendi soyadından daha çok yakışıyordu...kalpsiz kadın...""İki tarafta dinlenildi ve karara ulaşıldı. Paislee Ackerman, yeni soyadı Elwood ve Rivaille Ackerman'ın boşanması uygun görüldü. Oğulları Derek Ackerman'ın velayetini anne Paislee Ackerman alacak, çocuk özel günler de baba da kalacak." Tokmağını vurmuştu.
Zaten bu da davanın bittiğini gösterirdi.
Hakim, hakim kişiliğinden arınarak onların bir arkadaşı olarak üzüntüsünü dava bitişinde göstermişti.
"Sizin için çok üzgünüm, umarım mutlu olursunuz."
Mahkeme salonundan çıkıp, onları yalnız bıraktığında ikiside sadece susuyordu."İstediğin zaman onu görmeye gelebilirsin," diyerek konuşma başlattı Paislee." Netice de o senin de oğlun, sizi birbirinizden uzak tutamam."
Levi, sinirlice gülmüştü.
"Şaka mı bu? Hem benden boşanıyor, hem de gelmiş..."
"İyi niyetin için teşekkür mü etmeliyim?""Levi..."
"Her neyse, beklediğin buysa teşekkür ederim. Geriye kalan hayatında sana mutluluklar diliyorum, anlaşılan bensiz daha mutlu olacağını düşünüyorsun. Öyle de olsun."
"Umarım geri dönersin, bizden bu kadar kolayca vazgeçemezsin Paislee."
"Teşekkür ederim." Demişti Paislee, her ne kadar kendisine onsuz mutlu olamayacağını söylemek istese de." Sen de bensiz çok iyi olacaksındır."
Levi, boğazındaki yumrudan kurtulmak için yutkunmuştu.
Ancak gittiğini hiç sanmıyordu.
"Evet...sağ ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kid.|| levi ackerman.
Cerita Pendek"Beni yarım bırakmayacağını zannediyordum ama artık paramparçayım."