Yine yeni bir güne uyandım. Kuzenimle bugün köye inicez evimiz köyde ama biraz uzakta olduğu için kuzenimle eve erzak almamız gerekiyor.
Ju-von: Soo-bin hadi amma aylak ve yavaş birisin senin sayende gece anca varırız eve.
Soo-bin (ben): Ya ama ben öyle aylak aylak yürümüyorum.
Ju-von: He he öyledir . Ya kuzen ne dicem sen yolda yürürken aaaa bir çiçek aa şu kuşa bak yav her zaman gördüğümüz şeyler gerçekten tuhafsın.
Soo-bin (ben): Doğayı sevmek suç mu hadi sepetleri alıp gidelim gerçekten bu sefer yapicam.
Ju-von dan
Bana söz verdi ama kuzenim Soo-bin gerçekten iflah olmaz . Yine çiçeklere taktı onunla gitmem iyi oldu ya bir gün böyle oyalanirsa başına bişey geliceklerden korkuyorum. Soo-bin le tüm yol boyunca konuştuktan sonra nihayet köye vardık teyzem neden evini köyden uzakta yapmış onca yol yürüdük ya Soo-bin gerçekten çok tatlı bir kız kuzenimi seviyorum annem ölünce o ve teyzem yanımda oldular .
Soo-bin: Ju-von hadi gel buradan pirincimizi hep satarız babamla
Ju-von: Ah tamam o zaman hadi gidelim
Soo-bin den
Ju-von gerçekten çok sabırlı biri yani beni hep can kulağıyla dinliyor ne desem gerçekten dinliyor ben onun yerinde olsaydım sanırım çekip giderdim.
Ju-von:Siz pilavın kilosu başına kaç bakır veriyorsunuz?
Pilav Satıcısı : Şey kilo başına ve kalitesine göre bakır veriyoruz. Pirinç iyi ise kilo başına 10 bakır veriyoruz. Pirinç kötü ise almıyoruz
Soo-bin: Ju-von sen neden konuşuyorsun her zaman pilav sattığımız mihenk amca o biliyor adamcagizi uğraştırma!
Ju-von: Ah ne bileyim hem ben merak ettim pilavın kilasuna iyi para alıyor musunuz diye
Mihenk (satıcı): Tamam tamam sorun yok genç sadece marşı etmiş. Soo-bin kızım bu yanındaki gençte kimdir?
Soo-bin: Mihenk amca o benim kuzenim Ju-von buraya şehirden dün geldi 😊
Mihenk (satıcı): Ah şehirden mi geldiniz! Orası çok güzeldir . Uzun zamandır şehre gitmemiştim.
Ju-von: Ah efendim gerçekten çok güzel yerdir.
Ju-von dan
Bir kaç kilo pirinç saticaktik ama Soo-bin in satıcıyla konuşması çok uzun sürdü adam yani satıcı baba şehre gittiğini söyledi ama dediği şeyler gerçek değildi ama onu kırmamak için bişey demedim .Neyse sonunda pirinci sattık evede biraz erzak almak için kuzenim Soo-bin i bırakıp pazarın olduğu yere gittim Soo-bin in çevresi ne kadar geniş her gelen geçene selâm veriyor . Bu kız gerçekten çok tuhaf a!s bir o kadar nazik biri .
Ju-von: Soo-bin hadi gidelim ! Teyzem merak edicek.
Soo-bin : Tamam
Üçüncü Kişi Ağzından
Soo-bin ve Ju-von birlikte eve giderken aldıkları erzaklari bölüşüp yolda gidiyorlardı Soo-bin bu sefer yolda oyalanmiyordu çünkü oyalanirsa eve çok geç gideceğini biliyordu . İki kuzen sohbet ederek yürürken orman yoluna geçtiler yolda yürürken birisi bağırıyordu imdat! Yardım edin lütfen! Bu sesler hep tekrarlaniyordu iki genç ilk başta korktular ama markalarına yenik düşüp sesin geldiği yöne doğru yürümeye başladılar ve yerde kanlar içinde yatan yaşlı bir adam gördüler ve yanına koştular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmparatoriçe Ji-Yoo
Historical FictionKöyde yaşayıp tüm ailesini kaybeden ve ailesinin gerçek ailesi olmadığını öğrenen Soo-bin'in hayat hikâyesi