28

5.8K 602 484
                                    



Jeonginlerin yanından ayrılıp hızla son sınıfların katına gelmiştim. Minho'ya sonsuz güvenim vardı. Beni aldatmayacağını tabiki biliyordum. Fakat Minho çok yakışıklıydı ve ciddi anlamda okulun yarısı ondan hoşlanıyordu. İlişkimizin yeni olması sebebiyle de aramızda bir şeylerin olduğunu sayılı kişi biliyordu. O yüzden sürekli Minho'nun yanında insanlar dolanıyordu. İlk başta takmıyordum fakat Changbin'in attığı foto ile sinirlenmiştim. Hayır ne diyor olabilir ki bu kadar gülüyor bu çocuk?

Minho'nun sınıfına tam anlamıyla daldığımda hızla en arka sırada oturan ikiliyi bulmuştu gözlerim. Kız resmen Minho'nun içine düşmüş onu izliyor, benim saf salak sevgilim ise önündeki kitaptan bir şeyler anlatıyordu.

Son zamanlarda sınıfa bir kaç kez geldiğimden dolayı, Minho sınıfta Changbin'den sonra en çok anlaşabildiği kişi ile beni tanıştırmıştı. Jake. En önde oturup test çözen Jake kapı sesi ile -ki Minho bu sesi takmamıştı bile- başını kaldırıp bana bakmıştı. "Ah, Jisung hoşgeldin."

Başımı sallayıp sonunda ismimi duyup başını kaldıran Minho'ya döndüm. Gözlerimiz buluştuğu an gülümsemiş, gözlerini kısarak bana bakmıştı. Gülümsediğinde gözleri küçücük oluyordu ve buna aşıktım. Gerçi Minho'nun her haline aşıktım ben.

"Jisung!" Bana seslenmesi ile hemen gülümseyip yanına ilerledim. Elindeki kalemi bırakmış, yanına gitmemi bekliyordu. Minchae denilen kız ise odağını sonunda sevgilimden koparmış, bana dönmüştü. Güzel bir yüzü vardı, kahve saçlıydı. Yazık olmuştu. Maalesef sevgisine karşılık alamayacaktı.

"Minho... Napıyorsun?" Elimi omzuna koyup hafiften okşayarak gözlerine baktım.

"Minchae'ye soru anlatıyordum. Gelsene." Minchae'ye bir bakış atıp tekrar ona döndüm.

"Yanın dolu. Neyse senin işin var herhalde ben gideyim o zaman." Tabiki gitmeyecektim. Minho'nun beni göndermeyeceğini adım gibi biliyordum çünkü. Minho okulda sürekli yanına gitmemi istiyordu ama ben çalışması için yanına gitmiyordum. Şimdi yanına gitmem fırsatını kesinlikle kaçırmazdı.

Arkamı dönüp adım atacağım sırada, tahmin ettiğim gibi, Minho hızla ellerimizi birleştirip beni kendine çekmişti.

"Çok az kaldı. Gitme." Yan ağız sırıtıp başımla onayladım. Kız kaşlarını çatmış bana bakarken Minho önündeki teste dönmüş anlatmaya kaldığı yerden devam ediyordu. Minho ellerimizi ayırmamıştı. Ben de baş parmağımla onun elini okşarken onun yan profilini izliyordum. Minho çok güzeldi. Her fırsatta bunu dile getirebilirdim çünkü cidden çok güzeldi. "... buradan da 90 derece çıkıyor."

"Minhosshi, şurayı anlayamadım..." Dudaklarını büzüp çözdükleri soruda bir yeri gösterdiğinde göz devirdim. Minhossi diyordu bir de yahu! Minho kızın sözlerinden sonra bana baktığında tek kaşımı kaldırıp ona döndüm. Cidden benle geçireceği vaktini bu kızla mı harcayacaktı? Buna asla izin vermezdim.

"Madem Minho'dan anlamıyorsun, neden gidip öğretmenine sormuyorsun?" Minho alt dudağını dişleyip önüne döndüğünde sinirlendiğimi anlamıştı. Kız saçlarını arkaya atıp dirseğini sıraya yasladı ve beni baştan aşağıya bir süzdü. Ağzından bir hahlama çıkartıp kaşlarını kaldırarak bana baktı.

"Sana noluyor? Minho rahatsız oluyorsa kendisi söyler. Ayrıca biz senin üstünüz, saygılı ol."

Gülüp birleşmiş ellerimizi kaldırdım. "Gördüğün üzere sevgilisiyim, karışma hakkım var yani. Saygı konusuna gelirsek de kötü bir şey söylemedim. Tam tersine iyiliğin için öğretmeninden dinlemen gerektiğini söyledim." Sahte olduğu oldukça belli olan bir gülümseme yolladığımda yüzüne bozulduğunu belli edecek bir ifade yerleştirmişti. Test kitabını hızla eline alıp ayağa kalktı.

Story | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin