22

7.3K 693 384
                                    


"Minho, nereye gidiyoruz? Yarım saattir beni yürütüyorsun..." Jisung elinden tutarak onu yürüten Minho'ya sitem etti.

Bugün için sözleşmişlerdi ve Minho onu evinden alıp yürütmeye başlamıştı. Yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra Minho bir anda onun elini tutmuştu. Tahmin edebileceğiniz gibi Jisung içinden çığlıklar atarak sırıtmaya başlamıştı. Tabii onun mutluluğunu görüp kendisiyle gurur duyan Minho da sırıtıyordu.

Yaklaşık yarım saattir yürüdükleri için buna alışık olmayan Jisung sürekli söylenip duruyor, Minho'nun kendisini takmadığını görünce de çemkiriyordu.

Minho Chan'dan aldığı taktikleri denemek için güzel bir plan yapmıştı. Yaklaşık bir hafta önce kendisinin maçını izlemeye gelen Jisung'a onu bir yere götürmek istediğini söylemiş, Jisung'dan randevu almıştı. Randevu almıştı çünkü Jisung resmen 'Bilmiyorum ajandama bakmam lazım.' demişti.

"Minho bak annem bana ben seni karnımdan arabayla mı doğurdum bu ne yürümeye üşengeçlik derdi. O derece sevmiyorum yürümeyi. Off! Madem bu kadar uzaktı neden otobüse ve ya taksiye binmedik? Ya bana cevap versene çocuk!!" Jisung birbirine geçmiş ellerini çekiştirdiğinde Minho sonunda aradığı yeri görmüş ve Jisung'u bu sefer oraya çekiştirmişti. "Şimdi de bu tarafa gidiyoruz, ne güzel..."

Minho Jisung'un bu sitemlerini kesinlikle tatlı buluyordu. Jisung söylenirken kaşlarını şirince çatıyor, dudaklarını büzüyordu ve yanaklarını ortaya çıkartıyordu.

Minho sonunda bir kafeye yöneldiğinde Jisung duyabileceği şekilde 'Oh be, sonunda...' demişti.

Kafenin içerisi de dışarısı gibi sarı ağırlıklıydı. Kafenin ortasında büyük bir saksı, içinde de limon ağacı vardı. Minho onları cam kenarında bir masaya oturtmuştu hızla. "Dekorasyonu çok hoşmuş..."

Jisung kendisine gülümseyerek bakan Minho'yu ger gördüğünde heyecanlanıyor ve kıpır kıpır oluyordu. Zaten büyüğün kendisine seni bir yere götüreceğim demesinden beri arkadaşlarına Minho ile randevum var diye hava atıyordu. Fakat Minho'nun hareketleri ile de gerçek bir randevuymuş gibi hissediyordu.

Masanın üzerinde duran menüyü alıp içindekilere göz gezdirdi. Her şeyin limonlu olması aklında bir şeyler çağrıştırdığında hızla elindeki menüyü kapatıp üzerinde yazana baktı.

Burası uzun zamandır gelmek istediği mekandı! İnstagramda görmüş, sonrasında gitmek için aklına not etmişti fakat bir türlü vakit yaratamamıştı.

"Oha! Buraya gelmek istiyordum ben de!" Minho sırıtarak kocaman gülümseyerek konuşan çocuğa baktı.

"Biliyorum." Jisung tam Minho'nun nereden bildiğini soracakken önüne konulan tabak ile sustu. Yanlarına gelen garson Jisung'un önüne limonlu bir cheesecake, Minho'nun önüne ise limonata bırakmıştı.

"Biz sipariş vermemiştik daha..." Minho Jisung'un sözünü hiç takmadan garsona teşekkür etmiş, garson da gitmişti.

"Hadi ye." Jisung hala şaşkınca ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yani Minho bunları planlamış mıydı? Kendisinin tanıdığı keko Minho böyle biri olabilir miydi? "Jisung... Yemeyecek misin?"

Minho'nun kendisine seslenmesi ile hemen cheesecakeden yemeye başladı. Jisung'un en sevdiği tatlı her zaman cheesecake olmuştu. Tıkabasa doymuş olsa bile önüne bir cheesecake koyarsanız yerdi.

Ağzındaki güzel tadı gözlerini kapatıp hoş mırıltılar bırakarak anlatmıştı. Minho ise onu gülerek izliyordu. Böyle bir şey için bile bu kadar mutlu olabiliyor muydu? Eğer öyleyse Minho Jisung'u bugün daha çok mutlu edecekti.

Story | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin