guvenlik abi💪
jisung bey merhabaaradım ama meşgule düştü telefon
lee minho isimli biri gelmiş, içeri alayım mı?
evet evet alın lütfen
sahaya kadar eşlik ederseniz sevinirim
guvenlik abi💪
tabiiiyi günler
iyi günlerr
***
Güvenlik mesaj atalı 25 dakika olmuştu ve ben gidip gitmemek arasında kalmıştım. Sonuçta bana gel dememişti. Sadece sahayı kullanmak istemişti.
Felix ise gitmem gerektiğini söylüyordu. Zaten ona basketbol izlemeyi sevdiğimi söylemiştim o yüzden garibine gitmeyeceğini söylüyordu. Ama yine de tereddüte düşüyordum işte.
Ani bir gazla yataktan kalkıp dolaptan düz beyaz bir tshirt aldım ve evden çıktım. Bu gaz birden nerden geldi bilmiyordum ama kaybetmeden gitmem gerekiyordu.
Apartmandan ayrılıp sahaya ilerlerken ne diyeceğimi aklımda tartıyordum ama eminim ki gidince hepsi uçup gidecekti. Aşık ergenler gibi heyecanlanıp konuşamıyordum Minho'nun karşısında. Aslında hayatımda ilk defa birinin karşısında böyle salaklaşıyordum ve bu hiç hoş değildi. Hyunjin ile çok dalga geçerdim Felix ile konuşurken saçmaladığı için ama şimdi ben aynı durumdaydım. Gülme komşuna gelir başına sözü benim hayatımda baya yer alıyordu.
Sahanın girişine ulaştığımda iki beden de hala beni farketmemişti. Jeongin'in beyaz saçları terden alnına yapışmış, nefes nefese elindeki topu Minho'ya kaptırmadan potaya ilerlemeye çalışıyordu. Minho ise üst vücudu çıplak bir şekilde Jeongin'i engellemeye çalışıyordu. Hemen girişin yanındaki iki küçük çantayı ve üzerine rastgele atılmış tshirti gördüğümde gülümsedim. Bu çocuğun çıplak olması çok hoşuma gidiyordu...
Tellere yaslanıp onları izlemeye başladım. Minho ne kadar çabalasa da Jeongin'den topu alamamıştı ve Jeongin'den bir üçlük yemişti. Jeongin havaya yumruk atarak zafer kahkahası atarken Minho ise göz devirip topu almaya gitmişti. "Haha! Noldu çakma Label C5?"
"A yerine v var orda velet." Jeongin omuz silkip yerinde zıplayıp etrafa bakarken gözgöze gelmiştik. Gülümseyip el salladığında ben de yaslandığım yerden ayrılıp el salladım.
"Jisung! Gelsene!" Jeongin'in ismimi seslenmesiyle Minho bana dönmüştü. Kalbim tekrar hızlı atmaya başlarken yine dilim tutulmuştu. Yanlarına doğru yürürken içimden kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.
"Selam..." Gülümseyip gözlerimi Jeongin'e dikmiştim çünkü eğer Minho'ya bakarsam gözlerim direkt aşağıya inerdi ve ağzımdan salya falan akabilirdi. Uzaktan izlemek daha hoştu.
"Saha için saol kardo." Eğer karşısında olmasam cidden göz devirecektim. Hayatımda bir kelimeden nefret edeceğim aklıma gelmezdi. Ama kardo kelimesini duyduğum an kusasım geliyordu.
"Önemli değil. Sizi rahatsız etmeden kenarda oturmak istiyorum." Jeongin yüzünden eksitmediği gülümsemesi ile Minho'ya kısa bir bakış atıp tekrar bana döndü.
" Minho hyungu nasıl yendiğimi izlemek istiyorsan otur tabii." Minho göz devirip kollarını birbirine bağladı. Hayır kol kaslarına bakmamalısın Jisung.
" Sen şu kasları görüyor musun? Seni yerle bir ederim tilki." Jeongin ona dil çıkartıp bizi yalnız bırakarak çantaların yanına ilerledi. Tamam bunu benim için yapıyordu ama Minho ile yalnız olmak beni geriyordu!!!!!!
" Jeongin'i görmek seni üzüyor mu?" Şu yalanı söylediğim günün şafağını sikmek istiyordum gerçekten. Ben Minho ile aramı yapmaya çalışırken, tam tersi bir şekilde bozuyordum. Çocuk onun en yakın arkadaşından hoşlandığımı sanıyordu...
"Söylediğim gibi, artık hoşlandığımı zannetmiyorum."
Minho başını salladı. "Sen bu kadar kolay mı vazgeçiyorsun sevdiğin kişiden?"
Söylediği ile kaşlarımın çatılması bir olmuştu. Cidden mi? Ben onun için neler yapmıştım ve onun dediği bu muydu? O an cidden Minho'yu bir güzel dövmek istememiştim.
"Benim sevgim hakkında bir yorum yapamazsın. Bir şey bilmiyorsun ve bana ayran gönüllü demeye mi çalışıyorsun? Daha hayatında kimseden hoşlanmamışsın bile. Birini tanıdıkça nasıl biri olduğunu öğrenirsin Minho. Jeongin ile kafamız uyuşmadı ve ben de ondan hoşlanmadığımı fark ettim. Bu kadar." Gereksiz sinirlendiğimin farkındaydım ama ondan hoşlandığımı ve ne yaptığımı bilmediği halde yorum yapması sinirlerimi bozmuştu. Bana şaşkınca bakarken daha fazla konuşmak istemediğim için arkamı dönüp çıkışa ilerledim. Jeongin benim geldiğimi gördüğünde noldu dercesine bakmıştı. Ona bir tepki vermeden sinirli halimle kapıya yürüdüm.
Minho'nun arkamdan seslenmesi ile adımlarım yavaşlamıştı. "Jisung dur! Yanlış anlıyorsun."
Hızla arkamı döndüğümde o da durmuştu. "Yanlış mı anladım? Biliyor musun Minho arada karşındakinin ne hissedeceğini de düşünmelisin. Bazen öyle demek istemesen bile lafların kırıcı oluyor. Ve ayrıca Jeongin'den falan da hoşlanmıyorum ben!" Minho ağzı yarım açık bir şekilde bana bakarken yanımdaki Jeongin'in bir küfür ettiğini duymuştum. " Ne olacaksa olsun ya. Gerçekleri bilip benle konuşmasan da olur." Minho bu sefer kaşlarını çatmış anlatacaklarımı bekliyordu.
"En başından beri senden hoşlanıyordum. Jeongin'den hoşlandığım da yalandı yani. Seninle konuşmak için antrenmanlarına geldim, arkadaşından hoşlanıyormuş gibi yaptım. Sürekli kardo demene katlandım. Beni arkadaşın gibi gördüğünü bilmeme rağmen yine de devam ettim konuşmaya. Söyle şimdi, sence öyle hemen bırakıyor muyum sevdiğimi Minho?" Minho sanki Spiderman'in gerçek olduğunu açıklamışım gibi şaşkınca bana bakıyordu.
Salak gibi sırf onunla konuşabileyim diye sakladığım şeyi şimdi bir anlık sinirle anlatmıştım. Bundan sonra Minho'nun benimle konuşmayacağını da biliyordum.
Her zamanki gibi, yine her şeyi mahvetmiştim.
***
duz yazi yazmak benim icin cok zor
her duz yazimi eylule atiyom olmus mu diye saol eylul👍🏻
evet finally ogrendi minho
ya da cok hizli oldu bilmiyorum OWPJDWLJDLWKD
umarim begenmissinizdir
baii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Story | minsung
FanfictionHan Jisung, Harry Styles konseri için para biriktirirken, Lee Minho boynuna "Çakal" yazdırmak için dövmeci arardı.