0.1

12 3 6
                                    

Berfu Çağkan'ın Günlüğünden,
3 Eylül 2021, Saat 04.04.

Sevgili Günlük,

Bugün o insanlar beni sokağa attılar. Ve ben uzun bir aradan sonra ait olduğum yere, sokaklara geri döndüm. Ruhum son zamanlarda fazlasıyla mutlu olmuştu, onu bile bana çok gördüler.

Yeniden ve yeniden dokundular kirli elleriyle bedenime. Bu sefer bağırmadım, ağlamadım, sadece çok yandı canım.

Küçük bir kızın kaldıracağından bile fazla yandı canım, benim sessiz haykırışlarım ise boşluğa karıştı.

Biliyor musun? Aslında bana en çok koyan şey babam olacak adamın bana yeniden dokunması değildi.

Bana en çok koyan benimle aynı şeyleri yaşayan kız kardeşimin bile onun yanında olmasıydı.

Kurtardığım o kız, bana kinle bakmıştı.

Ben ne yaptım günlük, ben bu insanlara ne yaptım da düşman kesildiler bana bu kadar.

Artık kararım kesin günlük, ben bir kar tanesiyim.
Benim sonum, her daim aynı.

Aslında son günlerde benim bile içim umutla doluydu biliyor musun? O vardı çünkü, hayatımın gün ışığı.

Sana ondan hiç bahsetmedim. Buna cesaret edemedim. Ama sanırım artık ondan bahsetmem gerek.

O benim için yaşam demek. Kurtuluş demek. Onu ilk olarak bu senenin başında bir uçurumun kıyısında görmüştüm. Aslında oraya intihar etmek icin gitmiştim, ancak yapmama sebebim o kız olmuştu.

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yemyeşil gözlerinden yere bir sürü damla düşüyordu. Onu dinledim orada, acılarına kulak verdim.

O an karar verdim, bu berbat dünyaya inat onu yeniden hayata bağlayacaktım. Ertesi gün onu araştırmaya başladım. Tanıdığım herkese haber saldım ve haftalar sonra onu buldum. Okuluna gittim ve kantinde tam inun karşısında ki sandalyeye oturdum. Bakışlarımız direkt kesişmişti zaten.

Gülümsedim, kimseye gülmediğim gibi güldüm ona.

Ve o an onun gülüşü ile tanıştım. Yemyeşil gözlerinin içi bile gülüşümle aydınlandı. Ancak o gün hemen kaçtı benden. Biraz kırılmıştım, ancak buna hazırlıklıydım. Hakkında ki her şeyi duyarak gitmiştim oraya.

Günler geçiyordu, her gün aynı yerde ve aynı saatte onu bekliyordum. O da geliyordu. Ona her gün gülümsüyordum, o da bana gülümsüyordu. Git gide daha da güzelleşiyordu gülüşleri.

Git gide daha da önemli oluyordu benim için.

Zaman geçti, artık onunla yan yana gelme zamanı gelmişti. Yanında gittim, sandalyeyi çektim ve elini tuttum. Gözleri ellerimize kenetlenmişti.

Benim her daim titreyen ellerim, onun sürekli soğuk olan elleri. Biribirlerine çok yakışmıştı.

O gün ona sadece adımı söylemiştim. Ve sonrası çok hızlı gelişmişti.

Güneş bir anda hayatımın merkezi oluvermişti.

Benim umudum, yaşama sebebim olmuştu. Bu güne kadar...

Sevgili Günlük, ben bugün vazgeçtim.
Yaşamak benim gibi kirli bir ruha layık değil.

Allah'ım, özür dilerim.

Benim geriye kalan tüm ömrümü omun ömrüne ekle.

Ben onu hep çok seviyorum.

Berfu Çağkan.


Çığlığın FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin