Sevgili Günlük,
Üç gündür Berfu'ya ulaşamıyorum günlük.
Arıyorum, açmıyor.
Mesaj atıyorum, iletilemiyor.
Evine gidiyorum, kapısını açmıyor.
Ailesine bile sordum, hiçkimse nerede olduğunu bilmiyor.Endişeleniyorum, hemde çok endişeleniyorum. Bugün tekrardan evine gideceğim, içimden bir ses bugün neler olduğunu ögreneceksin diyor. Kötü hisler ruhumu sıkıyor.
Sevgili günlük, ben bugün vazgeçtim.
Ben ölmekten vazgeçtim.Berfu yaşamalı, ben tekrar ve tekrar isterim ölümü ama o yaşamalı. Çok yaşamalı...
Güneş Terkan'ın Günlüğünden
3 Eylül 2021Tüm gece yatağımda dönüp durmuştum. Aklım kötü düşünmemem gerektiğini söylerken kalbim büyük bir ağırlıkla savaşıyordu.
Korku, onu kaybetme korkusu. Tüm hücrelerim bununla savaşıyordu.
Onu kaybetmek, susmak demekti.
Onu kaybetmek, yaşamın benim için de sona ermesi demekti.
Onu kaybetmek, ölümdü. Her şeyin ölümüydü...Güneşin ilk ışıkları odama vururken düşüncelerimden sıyrıldım. Artık daha fazla dayanamazdım. Kalkıp hızlıca üzerime beyaz bluzumu ve siyah pantolon'u giydim. Ev ruhumu daraltıyordu.
Evimin kapısını sertçe kapatırken adımlarım benden bağımsız olarak hızlanmıştı. Bugün içimde ki tüm hisler hat safha'ya çıkmıştı.
Sanırım, o gerçeği öğrenmek üzereydim.
Gözlerim birkaç kez hızla kapanıp açılırken adımlarım yavaşlamıştı. Gördüğüm şeylerin gerçek olmamasını diliyordum.
Ancak her şey son derece gerçekti, bunu da biliyordum.
Koştum, yerde yatan o bedene doğru son hızımla koştum. Etrafı kalabalıktı, bu saatte o kadar çok insanın olmasına hayret ettim saniyelik. Kalbim hızla çarptı, bir daha çarptı ve bir daha...
Bu sonsuz bir döngü oldu, en sonunda ise yavaşladı. Her şey ağır çekime geçti aniden.
Berfu, yerde kanlar içinde yatıyordu.
Benim bakmaya doyamadığım o gözleri kapalıydı.Berfu, kar tanesi... Eriyip toprağa karışmıştı.
Acı çığlığım havaya karışırken dizlerimin üzerinde yere düştüm. Çığlığım bir fısıltı kadar az yer kaplamıştı.
"Yapma, bunu bana yapma!" diye haykırırken titreyen ellerimle Berfu'nun saçlarını okşuyordum. Gözyaşlarım bir bir yerle buluşurken kelimeler boğazım da düğüm oluyordu.
"Hani vazgeçmeyecektin?" diye haykırdım aniden, madem vazgeçecekti beni neden tekrar hayata bağlamıştı.
Bir elim bluzumun yaka kısmına yol alırken aldığım nefes boğazım da kalmış gibiydi. Akciğerlerim oksijenine kavuşmıyordu.
Gözlerim Berfu'nun vücudunun her karışını taradı ve daha da çoğaldı gözyaşlarım. Berfu'ya zarar vermişlerdi; onun bedenine, ruhuna yeniden dokunmuşlardı.
"Kim yaptı bunu sana? Kim seni kopardı hayattan, seni kim itti ölüme kim?" diye haykırdım ve gözlerim kapandı.
Aniden gelen titreme hissiyle birlikte nefesim kesilmişti. Düştüm, bedenim tam anlamıyla yerle buluşurken ağzımdan dökülen sözler bir fısıltı olarak boşlukta kaybolmuştu.
"Ruhumun ışığı, karanlığım oldu."
