Öncelikle hepiniz hoş geldiniz.
Bizi sonunu dahi bilemediğim bir yolculuk bekliyor. Açıkçası ben bile kitabı yazarken içinde kayboluyorum. Üzerinde yapmam gereken düzenlemeler elbette olacaktır. Sadece okurlarımın fikirlerini de almak istedim o yüzden yapacağınız yorumlar benim için çok önemli.
1. Bölüm - Anons
*Sanki evrendeki tüm yıldızlar benim bunu dilemem için kaymış gibi hissettim o an.*
Burası Karahan Güzel Sanatlar Koleji, bu koleje gelen öğrenciler müzik ve resim alanlarında büyük gelişmeler kaydetmişler. Kolejin sıkı ve düzenli eğitimi, öğrencilerin büyük başarılar elde etmesini sağlamış. Ama geçen zamanla kolejin hırsı yüzünden eğitim çetinleşmiş. Tabi bu sıkı eğitime birçok öğrenci katlanamamış. Bu yüzden kolej zamanla öğrenci kaybetmiş. Birkaç yıl önce kapatılmış olsa da beş yıl önce tekrardan açıldı. Şimdi ise kolejin durumu itibarı yüzünden kötü. Öğrenci sayısı az ve eğitim hala sert. Kolej imajını iyileştirmek istiyor. Bunun için göze çarpan bir başarı elde etmeli. Kolejin istediği başarıyı elde edebilen tek kişiler yetenekli olan kutsanmış kişiler olacak.
Ben Aden Dalya. Bu kolejde hayatta kalmaya çalışan üçüncü sınıf resim bölümü öğrencisiyim.
Neden mi buradayım. Bu hayatta başarılı olduğum tek şey resim olduğu için.
Telefonumdan yükselen alarm sesiyle gözlerimi açtım. Tavana bakıp birkaç kere gözlerimi kırpıştırdıktan sonra gözlerimi ovaladım. Ardından ayağa kalkmadan alarmı kapatmak için yatağımın yanında duran minik masanın üstündeki telefonumu aldım.
Günlerden pazartesi saat yedi... Her zamanki gibi telefonuma gelen hiçbir bildirim yoktu. Telefonu karnımın üstüne koydum ve bakışlarımı tekrar tavana çevirdim. Bir tuval gibi bembeyazdı. Beyaza baktığımda her şeyi görebiliyordum. Sanki beyazın içinde tüm renkler parlıyordu. Beyaz ne kadar sakinleştirici bir renkti. Aynı zamanda akıl yitirici. Ama onun aksine siyah tüm renkleri hapsediyordu. Siyah kendi asilliğinde zifiri karanlığa bürünüyordu. Ah, renkler hakkında sonsuza kadar konuşabilirim. Ama sanırım öyle bir zamanımız yok değil mi? Hem kime konuşacağım, kendi kendime mi? Yok daha neler deli miyim ben!
Esneyerek yataktan çıktım, hızlıca kahvaltımı yaptım ve kolej için hazırlanmaya başladım. Üstüme dolaptan aldığım rastgele bir tişört ve pantolonu giydim. Tek ortak özellikleri siyah olmalarıydı. Saçlarımı ördüm ve birkaç kolye taktım. Çantamı da aldıktan sonra yurt odamdan ayrıldım.
Burada tam olarak dört tane yurt var. Resim ve müzik bölümü için ayrı ayrı kız ve erkek yurtları bulunuyor. Kolejin içerisinde ise üç ayrı bina var. İkisi resim ve müzik fakülteleri diğeri ise ana bina. Ana binanın ne için yapıldığını çok fazla bilmiyoruz. Çok geniş bir alana sahip. Bazen orayı etkinlikler için kullanıyorlarmış. Etkinlikler haricî öğrencilerin bu binaya girmesi yasakmış. Herkes orayı sergi amaçlı yapılan bir bina olarak düşünmeye başladı. Bende öyle düşünüyordum o ana kadar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluğun Sonu
Teen FictionÖlüm anlık ve geri dönüşü olmayan bir kaçıştı. İşte ölümü cazip kılan şey bir daha geri dönüşü olmamasıydı. Garip ya ölümü korkunç kılan şey de buydu. Ve ben artık geri dönmek istemiyordum. Şimdi ise geri dönememekten...