O adadan dışarı çıktığım an anladımki artık aynı Gece olmıyacakdım...
İki kara göz beni ne hale getirmişdi gece olmak karanlığa sahip olmak mı? ben geceydim zifir bir karanlığın yurduydum... ama hala tam anlamadım karanlık beni kendine çağrıyordu ve bende gidiyordum sesiz ve sakince...
Kapıyı kapatıp karşıma bakınca daha önce görmediğin bir sıfatla karşılaşdım.Hafif esmer sert bakışlı mimiksiz birisi bana bakıyordu ama ben gözlerini göremiyordum. Hafif sakallı keskin çene hatları kara gözlü birisiydi. ama bu kara göz benim ilgimi çekmemişdi çünkü gözlerimdeki ton karanlığın alışık olduğum tonuydu. of bu aralar baya gözlere takdım kafayı..🙁🙁
Ama baya iri vucuda sahipdi sert mizahlıydı.bana yaklaşmaya başlamışdı. bu benim yutkunmama sebeb olmuşdu. aramızda az değil ama çokda değil bir mesafe de durdu.
sakin ve düz bir ses tonuyla:
- gece hanım buyrun. dedi.biraz şaşırarak ona bakdım ve kendimi toparladım hemen. kısık ama emin bir ses tonuyla:
- kimsin? dedim. güçlü çıkmasına çok uğraşdım ama olmadı biraz heycanla söylemişdim. Bir müddet bekledim ama soruma cevap gelmemiş elini hareket edeceğim yöne doğru uzatmışdı. derin bir nefes almıp ilerledim normal bir şarta göre çok sakindim ve tepki vermiyordum normalde burayı başlarına yıkımam lazımdı ama sanki tüm ruhum bu zamanı bekliyormuş gibi ilerliyordu.
sebebini bilmiyordum ama bu gerçek gece degildi o rası kesindi...özgür yağız...
Sesizce bana gösterdiği yollardan ilerliyordum. bir sağ bir sol yapıyorduk. Asansörün önünde durduk. İstemsizce geri geri gittim bir iki adım. Ve elim karnıma gitmişdi ve sıkmışdım...
8 yıl önce...
karanlık akşamdı yağmur yağıyordu. ama korkuyordum hemde çok. yatakdan bir gök gürlemesiyle sıçradım. etrafıma bakdım kimse uyanmamışdı. yavaşça kalkdım ve yatakhaneden dışarı çıkdım etrafı sadece ay ışığı aydınlatıyor ve gökgürlemesi dışında hiç bir ışık yokdu. sadece susamış ve sıkışmışdım.
ilerlediğim yolda ardımda ayak sesi ve nefes alış veriş sesi geliyordu. dönmeye
korkuyordum.tam döndüğüm sırada bir el ağazımı kapatmışdı. çılığım içime kacmışdı. ve asansörlerin yanına göturmüşdü....
Ağlamak bana yasakdı bu benim kendime olan saygımdı sözümdü kimsenin yanında ağlamazdım sadece
görkemin yanında ağlamışdım ondan ayrıldığımdan beridir de ağlamıyordum da tek başıma bile.
yanımdaki adam bana baktığını his ettiğim an adama bakdım. yüzümüde aklımıda toplamam gerekdiğini anladım. ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu sanki ama anlamasına fırsat vermiyordum. düz ses tonuyla:
-buyrun gece hanım. dedi asamsörü
gösterelek. hayır anlamında sallayarak:
- asansör olmaz. dedim. sesimi tarifsiz bir cılızlıkla çıkmışdı.
adam ne yacağını bilmez bir bakışla beni inceliyordu. elimi karnıma daha çok bastırmısdım. tekrardan başımı hayır anlamında sallamışdım ve aynı tonla:
-asansör olmaz... asansör olmaz...dedim ve yere çökmüşdüm dizlerimin üstüne elimi sertçe karnıma bastırıyordum ve aynı cümle:
-ASANSÖR olmaz.. diye sesimi yükselttim. adam hemen yanıma gelip sağ kolumu tuttu. düz ama endişeli ses tonuyla:
-gece hanım iyi misiniz? dedi ard arda ses vermiyor ama aglamıyordum da adam beni sardı. sesiz bir şekilde :
-tamam. tamam sakin olun melih git abiye haber ver hemen... dedi. dediği adam gitmişdi. bir müddet sonra koşarak yanıma geldi adam o gelince kalktı hemen yanıma çömeldi ve bi tarafdan sardı ğöğüsüne yasladı. düz ama kısık bir ses tonuyla :
- sakin ol ben yandayım tamam. mı? dedi. tanımadığım birisine güvenmişdim hemde çok güvenmişdim. güven neydi bu kadar basitmiydi?
sanki sesi kokusu bakışı ruhuma mühürlüydü. Bu hisden nefret etmişdim ama huzur vericiydi.başımı kaldırmadan salladım... evet güvenmişdim hemde çok....
yavaşca yerden kaldırdı. varla yok arasında gülümsedi.sağ kolumu sol kolunun desteğiyle aldı birşey demeden merdvenlere doğru ilerledik . kaç tane koruma vardı bilmiyordum etrafımda ama çokdu. merdvenlerin oraya az önce onu çağran adam gitti ve kapıyı açtı. yaklaşık sekiz adam bizden önce geçti sonra biz arkamızda yan tarafımızda korumalar vardı. aşağı indik. bizim dışımızda kimse yokdu. kapının oraya geçtik tam çıkacakken o beni kendine çekip başımı kolunun altına aldı ve dışarı çıkdık. etrafımız korumadan halka olmuşdu magazinci vardı işte o zaman anladım neden beni sardığını o zaman anladım hafif ama hızlı hareketlerle siyah arabanın oraya vardık . o an kimsenin sesine kulak vermiyordum çünkü dünyadaki en güzel kokunun hissi burnumu sızlatıyordu. aldığım nefesi vermek istemiyordum. ama malesef geri veriyordum. arabanın ön tarafın kapısını açtı beni bindirdi. ardından kapıyı sertçe kapatıp şöför kotuğuna geçdi. ama es geçtiğim birşey vardı bu araba degil uzay mekiyidi sanki..arbası.. (sizce haksız mıyım?)
karanlık yanıma otumuşdu ama en şevkatli yanıyla bana doğru eğildi. elini emniyet kemerine uzandı. kolu uzundu hemen yetişdi. kokusu ciğerime işliyordu ve beni gözleriyle kendine mecbur bırakıyordu. nefeslerimiz tek olmuşdu bir müddet bana bakmaya devam etti bense sadece izliyordum.kendini çekdi arabayı çalısdırdı. ve ilerledik
sesiz sedasız saat sabahın beşiydi. ama sanki benim için zamanda kelimelerde tükenmişdi.bi dakika ben niye konuşmuyorum bağırmıyorum ki bu terslikde bir is var bence. yaklaşık on dört dakika ilerledik ve araba pardon uzay mekiği bir uçurumun kenarında durdu tam ucunda hemde bu benim yutkunmama sebeb olmusdu.karanlığın bana baktığını his etmişdim.emniyet kemerini çikardı ve bana doğru ilerledi elini başımdaki şapkayı çıkardı sonra yüzümdeki maskeyi. bana bakıp göz kırptı. yumuşak ama kesin bir tonlamayla:
dışarı gel gece...m. dedi. kaşlarımı havaya kaldırdım. bana bakmaya devam ediyordu. kısık tonla:
m ne alaka? dedim. kendini çekti aşağa indi. bende ardından. kendime gelmem lazımdı.evet kesinlikle . uçurumun kenarında manzaraya bakıyordu. gözlerimi kapatıp biraz bekledim. derin nefes alıp yanına gittim yüksek ses tonuyla:
ya sen kimsin neden bir gizem var . dedim yanına yürüyerek.bana bakmadan duyguda uzak bir tonla:
ben KARTAL ateş senin sahibin ... dedi tek seferde. adı kartal ve benim sahibim öyle mi dedim kendi içimde. yüksek bir ses tonuyla tekradan bağırdım:
Anlamadım kimin sahibisin. dedim. kafasını çevirip gözlerime bakdı. aradaki mesafeyi kapattı . ve kısık bir tonla :
senin... baban yaşamak için seni sattı bana. dedi . olduğum yere çakılmışdım sanki iyide benim babam ölmüşdü.daha yeniki sesden kısık bir tonla:
benim babam öldü ki. dedim kafasını saladı:
hayır yaşıyor sende onun senedisin yani artık . dedi durdu biraz daha yaklaşarak devam etti:
kartalın gecesisin.. dedi tek seferde gözlerimin içine bakarak.....üçcü bölüm sonu ... bliyorum hem kısa hemde yavaş oluyor ama ilk bôlümde dediğim gibi baş bölümler böyle olacak . oy ve yorum yapmayı unutmayın...🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık oyun...
Actionbeni diğerlerinden ayrı tutan neydi de ben olmuşdum. sadec bir bakışa kanmışdım siyahın daha önce tanımadığım tonuna mübtela olmuşdum. ruhumu kazp etmiş irademe fırsat vermiyordu. hayatımın sanki vucud bulmuş tüm acıma yuva olmuş ve beni anlıyormuş...