sen kartalın gecesisin dedi tek seferde....
Bunca yaşıma kadar kimsenin ne ailesi ne de gecesi olmuşdum...
gözlerimin içine bakarak tam söze devam edecekken net bir sesle :
Ben kimsenin gecesi nede kimse benim sahibim olamaz. dedim tek bir solukda. kartalın konusmasına fırsat vermeden tekrardan:
Git borcun kimdeyse ondan al benim babam yok öldü şuan yaşasa bile. dedim. derin bir nefes alıp iki adım geri attım. kolumdan tuttu kendine çekdi ve işte o cümleyi söyledi :
malesef güzelim şuandan sonra tek muhattabım sensin eğer sen canımı yakarsan senin canını yakar hesabını sana sorarım. dedi tehdikarlı ses tonuyla. boşda olan kolunu sıkdım ama pek bir acı emmaresi yokdu. ya bu adam rabottu yada acılarını çok iyi saklıya biliyor... bu düşünceyi içimde tutmayıp sanki tek derdim buymus gibi aynı ses tonuyla:
acılarını bu denle iyi saklamayı nasıl yapıyorsun? diye sordum. gözlerini gözlerimden çekmiyerek söze basladı;
eğer kaçarsan ölürsün ama tek değil arkadası nehir siraçla beraber. dedi düz ama ürkütücü tonla... o an sanki başıma yıkılmışdı . onlar benim tek ailemdi varımdı. ölümden korkmuyordum ama onların hayelleri vardı.bir anlık cesaretle :
seni polise veririm. dedim. kolumu bırakdı hafif gülümsedi of bu adama gülmek çok yakışıyordu.neyse kızım kendine gellll. bir müddet gözlerimin içine bakmaya devam etti ve bir anda net bir ifadeyle :
sence polisler beni tanımıyor mu? yada bana karşı çıkacak ve beni tutukluyacak insan var mı ? dedi net ürkütücü tonla yutkundum. kendi soruma kendim cevap verdim:
eğer tutuklasalardı bu kadar açık tehdid etmezdin dimi? dedim. kaşlarını havaya kaldırarak şaşırmışdı ama neye?.. tek bir solukda:
çok zekisin gece. dedi. bu dalgamıydı yoksa gercekmiydi? anlamadım.ve devam etti:
çok cesur, çok asi ve bir o kadar da .. dedi durdu devam etmedi ama... gözlerinin içine bakarak :
senden kurtuluş yok mu yani . dedim..varla yok arası gülümsedi..
evet .. dedi ya bu adamın sesine düzlük yerleşmis herhalde.. galiba kaderime boyun eğecekdim. bu kadar tek beni değil arkadaşlarımı hatta kardeşlerimi ilgilendiriyordu...
tekrardan kısık tonla:
onu görmek istiyorum... dedim. bana baktı bir aşağıdan yukarı gözleri gözlerimle buluşurken durdu dudaklarımda. bakmaya devam etti ani bir utanmayla ellerimle ağızımı kapattım.aradaki mesafeyi kapattı. gözleri dudaklarımı mesken tutmuş gibi bakmaya devam etti. kısık tonla:
burda değil yurtdışında.. dedi. ben gözlerine bakıyordum:
bir yolu yok mu? dedim muzip bir edayla . o da aynı sitilde :
eğer sen istersen var. dedi.bu sefer ben yaklaşdım dudaklarımız degiyor gibiydi ama degmiyor işkence ediyordu. kısık tonla:
istiyorum dedim..hafif degmişdi dudagına ama öpmemişdik normel miydi onu öpmek istemem. degildi bence. hafif geri adım attım. sonunda ilgi odağı gözlerim olmuşdu. arabayı işaret etti. ve ilerledi. bende arkasından.ses çıkarmadan arabaya bindik. karanlığın en şefkatli yanıydı sanki gözleri bir hafta öncesine kadar hiç ilgim olmayan gözleri bir anda hayatımın ortasına düşmüşdü.ve onunla bu gün tanışdım. ama onun gözleri benim huzurum yuvam yıllardır aradığım ışık olmuşdu. bu düşüncemin arasında dönüp ona bakdım. baktığımın farkındaydı ama bakmıyordu. sesiz bir fısıltıyla:
HOŞGELDİN KARANLIĞIN EN ŞEFKATLI YANI...dedim. kafasını döndürüp bana bakdı. ardından yola biraz daha ilerledik canım sıkılmışdı. radyoya yöneldim tam dokunacakken kafamı çevirip ona bakdım başını salladı evet anlamında. sonuçda araba benim değildi elbette izin alacakdım. ve bir şarkı çaldı ...bana öyle bakma anlıyacaklar
ikimize karşı bu dünya ...sesizdim sustuğum için değil yok olduğum için sesizdim.
merak ediyordum onu. çok severdi annem ve özlerdi. belki onun için sevmemişdi beni suçluyordu beni sürekli. ben doğdukdan sonra terk etmişdi Kumru günayı...
en güzel kadındı kumru hanım.herkes peşinde koşardı ama o sadece
Azat ağanın ... peşinden koşardı. Mardinliydi azat ağa sert bakışlı, keskin yüz hatları onun cesareti karşısında tüm herkez korkardı ve bütün kızlar aşıkdı Mardinin... ama o bir terziye gönül vermişdi ve onun için intihar etmişdi... biz öyle bilirdik yıllarca... bir adam geldi karanlığın şefkatli yanıyla bu masalı yalanmış ve beni o na sattığını söylemişdi....
pencereden dışarı bakmak hayatla aramdaki bağı koparmışdı sanki çocukluğum ergenlik hallerim hep bir suçluk duygusuyla gecmişdi. çoğu zaman kendime söylediğim tek bir cümle vardı:
Eğer ben yaşamasaydım babam yaşar annemde mutlu olurdu..
düsünceler sadece gözlerimi daldırmışdı çünkü artık bu düşüncelere ağlamak içimden gelmiyordu. bur müddet daha dışarıya bakmaya dev ettim dönüp karanlığın simgesine bakdım geceyi gece yapan karanlığın ta kendisine...
mimik yokdu acıda ona bakan kişi ruhsuz duyguduz insan derdi. ama o öyle değildi gözlerimizde aynı yanlızlık ve aynı direniş vardı ikimiz aynı kaderi yaşıyan iki karekterdik ayrı hayatlar ama aynı düşmanlar vardı mutluk... kapanan gözlerime mükayyet olamıyordum sesiz bir tonla:
daha çok var mı? dedim. bana döndü halime gülümser gibi bakdı ama gülmedi. ömrümde hiçbir zaman duymadığım bir tonla:
uyu sen biraz daha yolumuz var güzelim. dedi.tamam demek istedim ama diyemeden gözlerim ihanet ederek kapadı en derin hayata onun yanında durmaya ve nefes almaya yemin eder gibi gözlerimi yumdum ona bağırmak çağırmak istemiyordum çünkü o benim yıllardır beklediğim adını dahi bilmediğim gözlerimin hasret çeşmesi yurdum ailemdi. ben geceydim o benim karanlığımdı....
dünyadan uzak bir diyarda uçurumun kenarında gibi bağırdım kendi içimde:
Hoşgeldin karanlığın şefkatli yanı...dedim. bir anda kalbim uçacak gibi hisettim..dördüncü bölümün sonu... okuyanlar lütfen oy atsın ilk kitabım heycanlıyım yorumda yapın... kısa bölümler oldugunun farkındayım ilk bolumler böyle olacak... iyi okumalar...🖤❤️🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık oyun...
Actionbeni diğerlerinden ayrı tutan neydi de ben olmuşdum. sadec bir bakışa kanmışdım siyahın daha önce tanımadığım tonuna mübtela olmuşdum. ruhumu kazp etmiş irademe fırsat vermiyordu. hayatımın sanki vucud bulmuş tüm acıma yuva olmuş ve beni anlıyormuş...