Bazen insanların bilipde sustuğu çok şey vardır kimseye anlatamadıkları içinde yaşamayı tercih edenler böyledir koca bir enkazı kendilerine güç bilip susarlar. bizler duygularını saklıyanları hep güclü bildik ama duygularını gizleyenler aslında gururlarındandır. Çünkü kimse kendine terk edilmeyi yakıştırmaz ve kimse kendinin çirkin olduğunu kabul etmez... eğer bir baba kızına değer vermezse o kızın elini tutmazsa o kız kendini çirkin sanar....
Galiba ben aşırı çirkindim ne annem nede babam beni sevimişdi ama aramızda kalsın çirkinim ve bunu kimse bilmiyor...🖤
Ne zaman dan beridir hastane kapısının önündeydim bilmiyorum ayaklarım içeriye girmek istesede kalbim tutuyordu çok zaman olmuşdu annemi ziyaret etmiyeli ama bir haftadır kafayı yemek üzreydim. hiç görmemişdim babamı o gece ondan üstelemedim 22 senedir bir türlü hazırlanamadığımı anlamışdım.
Küçükken hep babamı özlerdim bir gün mutlaka öleceğimi ve o na kavuşacağımı hayel ederdim babamın beni sevdiğine inanırdım hep çünkü o öldüğü için gitmişdi ama annem yaşarken gitmişdi. şimdi anlıyorum ki aslında bu dünyada babam nefes almak için beni kulanmış benim nefesimi kesmişdi...
koluma dokunan elle ilkilmişdim. başımı çevirp Siraç a bakdım kısık bir tonla:
Gece ne için geldiğini bilmiyorum ama istemezsen gide biliriz kendini zorlama. dedi. Siraç a o gece hakkında hiç bir şey söylemişdin o da sormamışdı zaten en çok bu huyunu seviyordum bana hiç soru sormuyordu çünkü benim ona anlatacağımı biliyordu. derin bir nefes aldım:
hayır girecem bu gün kafamdaki bir soruya cevap bulacam Siraç . dedim. bur müddet yüzüme bakdı anlamaz şekilde geri kafasını çevirdi... hastanenin içine girdim. bir müddet sonra kumru hanımın kaldığı odaya varmışdık. kapının önünde durdum derin nefes aldım Siraç a dönerek :
beni bekle iki dakikaya dönerim. dedim başını tamam anlamında salladı. resmi almaya gelmişdim. konuşmayacakdım. tıklatıp içeriye girdim ilk önce ayakalarını gördüm sonra vucudunu küçücük kalmışdı makinalara bağlanmışdı. beni görünce tanımadı ilk baş ona bakmaya devam ettim. kısık bir tonla:
Kızım Gece kızım. dedi. bana ilk defa kızım demişdi yutkundum konuşmaya başlamak istiyordum ama konuşamıyordum boğazımı temizledim. düz bir tonla:
babamın resmi sende var mı? diye sordum şaşırmış bir tonla:
neden? diye sordu. ama benden cevap gelmemişdi pes etmiş olacak ki söze başladı:
sağ çekmeceni üst yerinde. dedi.tek seferde gözlerim sağ çekmeceyle göz
göze geldik. yaklaşdım ve çekmeceyi açtım. ikiye katlı resmi aldım ve odadan hızla çıkdım siraç bana bakdı. ben umursamadım bahçeye çıkdım. bir bank bulup oturdum elimdeki resme bakdım ve yavaşça açtım.Kumru ve Azat ağa...
ellerim ikisinin üzerinde geziyordu. Annemin güzel olduğunu biliyordum ama bu kadar değil. babam çok yakışıklıymış. eğer babam olarak kalsaydı bunca zamandır yabancı olarak hayatımızı geçirmeseydik kesin aşık olurdum babama bu onu ilk görüşümdü ve son olacakdı çünkü bende her kız çocuğu gibi babama aşık olmuşdum galiba...
Siraç' ın sesi düşüncelerimin perdesini kapatmışdı:
Annen çok güzelmiş.dedi. başımı saladım. yanıma oturdu elimi kavradı ve devam etti:
Gece bir haftadan beridir düzgün konuşmuyorsun yemek yemiyorsun birşeyde anlatmıyorsun bir derdin var sıkmak istemiyorum ama her Allah'ın günü eriyorsun son bir haftadadır normal değilsin. dedi biraz durdu nefes aldı bakışlarım etrafdaydı. elini ensesine görürdü ovaladı ve tekrardan konuşdu:
o akşam ne oldu gece sen böyle uçine kapandın birisi bir şey mi yaptı kızım konuşsana birşey söyle susma böyle bakma.dedi.derin nefes aldım konuyu değiştirmek maksadıyla bakışlarım resimle birleşdi :
kumru hanım kocası çok yakışıklıymış eğer babam olsaydı onu çok severdim her kızlar gibi babasına aşık olan bir çocuk olurdum ama benim babam öldü olamam.dedim gözlerimin içi yanıyordu bu yanma genzimde de vardı bu hisler ağlama hisleriydi Siraç boğazını temizledi:
gece o senin baban zaten oda annen.dedi başımı kaldırıp siraç'a bakdım. söylediğinin yanlış olduğunu yeni anlamışdı. net bir ifadeyle:
hayır bu ne benim babam nede bu benim annem annemde babamda öldü benim yaşamıyorlar. dedim ayağa kalkdım hızla uzaklaşdım siraç yerine çivilenmiş gibi arkadn bana baka kalmışdı.....
bir saatten fazla yürüyordum. nerde olduğum hakkında pek bir fikrim yokdu önümde uçurum vardı tüm İstanbul ayaklarımın altındaydı sanki saat 18:42 ydi güneşin en güzel haliydi. uçurumun kenarına geçtim oturdum ayaklarımı sarkıttım etrafa bakdım. telefonumu elime alıp kulaklığımı takdım ve gözlerimi kapattım
ceza- suspus..
işte ölümle yaşamın kıyısındaydım...gözlerimi kapattım ve sırtımı yere gelecek şekilde uzandım. şuan ağlamak istemiyordum ama ilk defa ağlamaya ihtiyacım vardı. 17 yaşımdan beri ilk defa bu koca şehir akşamı küçük bir kızı ve onun yavrusunu korumadığı gece gözyaşımda gitmişdi. ama asıl suçlular yaşamak istemişdi...
bölüm sonu... kısa oldu ama neyse iyi okumalar😔
ŞİMDİ OKUDUĞUN
karanlık oyun...
Actionbeni diğerlerinden ayrı tutan neydi de ben olmuşdum. sadec bir bakışa kanmışdım siyahın daha önce tanımadığım tonuna mübtela olmuşdum. ruhumu kazp etmiş irademe fırsat vermiyordu. hayatımın sanki vucud bulmuş tüm acıma yuva olmuş ve beni anlıyormuş...