DOSTLARIM GEREKLI AÇIKLAMALARI BÖLÜMÜN SONUNA BIRAKIYORUM, İYİ OKUMALAR!
____________________________________________
Olaylar karıştıktan sonra Yeşim'in aklına girip çocuğu yanına almasını istedim. Ailesinin zaten umrunda bile değildi, bu yüzden annesinden izin ve evlerinin adresini aldık. Çocuğun dişini çektirip evine bırakacaktık.
"Adın ne bakalım senin delikanlı?" Diye soran Yeşim'e içten gülümsemelerimden birini gönderdim, her ne kadar görmese de..
"Adar, senin ismini biliyorum abla. Naz bana söyledi." Ah hadi ama çocuk senin yüzünden Yeşim beni haşlayacak!
"Biliyordum dememe gerek var mı, Naz?" Ah, bu çocuğu yanımıza aldığımıza şimdiden pişman olmuştum.
"Ah, üzgünüm Yeşim. Ama sen telefonuna dalmıştın, benimle konuşmaya tenezzül bile etmiyordun, benim de canım sıkıldı.." burnundan soluduğunu görebiliyordum.
"Bu durum insanların özelinde karışmanı gerektirmez, bu yanlış." Haklıydı ama değildi işte, onun yüzünden canım sıkıldı.
"Yeşim abla, annemler neden gitti?" Diyen çocuğa Yeşim'le beraber yöneldiğimizde gülümsedim.
"Bak Adar'cım, aslında seninle açık konuşmak istiyorum. Baban birkaç hata yapmış, annen de ona kırılmış. Sorunlarını halletmeye gittiler, ben götüreceğim seni onlara." Çocuk yaşından beklenmedik bir olgunlukla başını olumlu anlamda salladı.
"Biliyorum Yeşim abla, babam yüzünden annemi defalarca odasında ağlarken görüyorum. Gidip gözyaşlarını siliyorum ama ağlamaya devam ediyor, ama ben ona kocaman sarılıyorum ağlaması geçiyor." Ah ağlayacağım şimdi, ne kadar duyarlı ve sevgi dolu bir çocuk böyle.
"Sana sarılabilir miyim küçük adam?" Yeşim'in sorusuyla Adar önce duraksadı, sonra da başını salladı. Yeşim ona sıkıca sarılırken ben sadece seyirci kalıyordum.
"Adar Gündoğan!" Diye seslenen hemşireyle yerimizden kalktık ve muayene odasına doğru ilerledik. Yeşim'i içeri almadı hemşire, Adar'ın gözündeki korkuyu görebiliyordum.
"Endişelenme küçük adam, Yeşim gelemiyor ama beni kimse görmez. Ben seninle geleceğim." Ve onu bir kez daha gülümsetmiştim. Gözlerindeki sevinç parıltılarıyla yavaşça kafasını salladı.
"Tamam!" Son kez Yeşim'in kafasına geçip ona haber verdim. Gerçi bensiz de yapabiliyordu, o çok zeki bir kızdı bana asla birşeyler danışmazdı.
"Yeşim, ben Adar'la gidiyorum, çocuk korkuyor."
"Tamam." Şaşırmamıştım. Odaya girdiğimizde karşımdaki kişiyle şaşırmıştım. Çünkü şu an tam karşımda Tuğra SUNGURTEKİN duruyordu. Wuhuuu burası fena kızışacağa benziyor. Yeşim Tuğra'yı görünce küçük dilini yutacak.
Anlamadığım şey Tuğra'nın dişçide ne işi olduğuydu. Aslında mantıklı geliyordu şu an, Tuğra tıp okuyordu ve hatırladığım kadarıyla magazincilerin dilinden düşmüyordu. Demek dişçi olmuştu, garip. Sonunda Adar'ın dişi çekilip odadan çıkmıştık, fazlasıyla iğrenç kokuyordu. Bir bedenim olmasa da insanlar gibi her şeyi hissedebiliyorum.
"Yeşim Sera Korkmaz!" Biz çıkarken Yeşim'in adını seslenmişlerdi, ben de hemen Yeşim'in zihnine geçiş yapmıştım. Adar'ın düşünce şekli bir çocuğa göre fazlasıyla garipti.
"Adar'cım, şimdi sen burada bekleyeceksin, ben dişimi çektirip geleceğim. Bir yere kıpırdamak yok, söz ver." Yeşim'in tatlı sesine çocuk kocaman gülümseyerek karşılık verdi ve kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ İSPİYONCU
Humorhiç daha önce konuşan bir içses gördünüz mü? Bence gördünüz. ama bizim içsesimiz diğer içseslerden farklı. Neden mi? çünkü o ispiyoncunun teki. romantizmin içine eden ve ambiyansı dağıtmayı her zaman başaran baş rol olan içses aynı zamanda insanlarl...