Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Yzr:merabalaşalım ( ͡°³ ͡°) ) ◓◓◓
Herhangi Bir Haber Kanalından 1 Ekim 1989 saat 12.00'de dünya genelinde 16 kadın doğum yaptı.
Bu sıra dışıydı çünkü o kadınların hiçbiri o günün sabahında hamile bile değildi.
Eksantrik milyarder ve maceraperest Sör Reginald Hargreeves, çocuklardan bulabildiği kadarını bulup evlat edinmeye karar verdi.
Bir Önceki Bölümde...
"Konuşmamız gerektiğini biliyorsundur."
Victoria ilk başta ne dediğini anlamasa da sonra aklına gelen şeyle gözlerini kapatıp anladığını belli edercesine başını salladı. "Konuşmasak da olur, ne yapacağımı biliyorum."
Victoria'nın ona olan gülümseyen bakışlarına istemsizce karşılık verirken Klaus'un çıkardığı şişelerin sesi dışında Diego'nun sesi duyuldu.
"Şöminenin üstünde neden Ben'in portresi var?"
İki çocuğunda bakışlara oraya kaydığında kimseden ses çıkmıyor yalnızca anlam veremedikleri bakışlarını yolluyorlardı ki yanlarından daha önce fark etmedikleri babasının sesi duyuldu.
"Er geç geleceğinizi biliyordum."
"Baba..." Diego da dahil tüm kardeşler o tarafa döndüğünde Luther belli belirsiz bir sesle mırıldandı.
"Yaşıyorsun."
"Niye yaşamayayım?"
"Doğru." Luther aptalca bir şey söylemiş gibi kendini düzeltirken tekrar konuştu. "Haklısın, eve döndüğümüze ve konuştuğumuza sevindim, o kadar."
"Eve mi? Burası sizin eviniz değil."
Mükemmel.
Sadece bir içki içip gideceğiz, diye söylese her şey yoluna girer mi diye düşündü Victoria.
