\28\

1.6K 89 30
                                    

Şirketten çıkan Ateş kendisini bekleyen şoförün yanına giderek kendisinin kullanacağını söyleyerek anahtarı aldı. Hızla park edilen yerden çıkarken ara sokaklara girerek Kenan'ın mekanına vardı. Aynı hızla arabayı park ettikten sonra kendine hakim olmaya çalışarak içeriye girdi.

Ortalıkta görünmeyen Kenan ile onun arka tarafta olduğunu fark edip hızla oraya yöneldi. Kenan çatık kaşlarıyla önündeki bilgisayara eğilmiş bakarken Ateş'in geldiğini far etmemişti.

" Neden bu kadar uzun sürüyor?" Ateş'in sesini duyarak irkilen Kenan derin bir nefes alarak klavyenin yanındaki biradan bir yudum alarak cevap verdi.

" Mesaj attıkları hattı ve telefonu çift korumaya almışlar. O yüzden bu kadar uzun sürdü ama az kaldı. En fazla bir saat daha dayan." Derin bir nefes alarak kendini sandalyeye atan Ateş evden son durumları almak için Hakan'ı aradı.

" Alo Hakan?"

" Evet efendim?"

" evde son durumlar nasıl? Azad nasıl? Bir sıkıntı yok değil mi?"

" Yok efendim. Sadece az önce Azad bey ne zaman geleceğinizi sordu. Ne dememi istersiniz?"

" Bir saate yanında olacağımı söyle. Başka bir durum?"

" Yok efendim." Başka bir şey demeden telefonu kapatan Ateş gözlerini kapatarak biraz olsun dinlenmeye çalıştı. Bir yandan Azad ve şirket ile ilgilenirken diğer yandan da hala Azad'a bunu yapanları arıyordu.

" Buldum." Aradan geçen yarım saatin ardından Kenan'ın sesiyle gözlerini açarken hızl sandalyesini Kenan'ın yanına çekti. bir sürü yazının bulunduğu ekrandan bir şey anlamazken çatık kaşlarıyla Kenan'a döndü.

" Kim Kenan? Bana isim ver."

" Cihan. Cihan Aksoy." Yüz ifadem gittikçe sertleşirken dişlerimi sıkarak tekrrdan Kenan'a dönmüştüm.

" Onun yaptığını kanıtlayabilir misin? Bir kanıt var mı?"

" Var. Elbette var ancak sende biliyorsun ki bu işin içinden kolayca çıkabilir. Elimizdeki kanıtlar çokta bir işe yaramayabilir."

" Elindeki kanıtları bir belleğe aktar hemen şimdi ve bana ver. Ve daha fazla altından kolay çıkamayacağı güçlü bir delil bulabilir misin onu araştır. Bulursan onları da belleğe aktar. Akşam saat dokuzda hazır olsunlar."

" Tamam." Ateş hızla oturduğu yerden kalkıp çıkışa yönelirken Kenan'ın ardından seslenmesi ile durdu.

" Akşam gelirken bira getir. Unutma çalışanın değilim." Bu olayda arkadaşının üstüne çok gittiğini yeni fark ederken hızla arkasını dönmüştü.

" Kenan.."

" Git hadi git. Biraları unutma yeter." Başını sallayarak mekandan çıktıktan sonra hızla arabasına binip evine yol aldı.

Yaklaşık bir saatin sonundan trafikten kurtularak eve vardığında derin bir nefes alarak arabasından inip bahçede ilerlemeye başladı. O sırada yanına gelen Hakan'dan bildiği şeyleri tekrardan dinlemeye başladı.

"... Azad bey öğle vaktinde alması gereken ilaçları almak istemediğini söyleyerek zorluk çıkardı."

" Bundan benim neden haberim yok?"

" Sizi aradığımda telefonu asistanınız açtı ve toplantıda olduğunuzu ancak size haber vereceğini söyledi. Size haber verdiğini düşünmüştüm.

" Yarın yeni asistan görmek istiyorum."

" Peki efendim." Salona geçtiğinde masanın hazır olduğunu görerek Azad'a haber vermeye çıkan hizmetliyi durdurup üst kata çıktı. Kendi odasına geçmeden önce Azad'ın odasının önüne geldiğinde derin bir nefes alarak kapıyı tıklatıp gel sesini duyunca içeriye girdi.

" Yemek hazır."

" Gelmeyeceğim." Kendi yumuşak sesine karşı Azad'ın sert sesini duyunca kaşlarını çatarak odanın içinde yatağa bir adım daha attı. O sırada sırt üstü yatmış tavanı izleyen Azad ise Ateş'e bir kez bile dönmemişti.

" Bir sorun mu var?"

" Sence birkaç gün normal davrandık diye her şey eskiye mi dönmüş oldu? Yaptığın onca şey, geçen onca zaman kapandı mı yani?"

" Ben.."

" Sen ne?"

" Bunu sorun ettiğini bilmiyordum."

" Bunu sorun ettiğini bilmiyordum dediğin şey benim duygularımla oynaman, aylarca beni aldatman, daha sebebini doğru düzgün bilmediğim bir şeyden dolayı benden intikam alman. Aynen ya ne kadar da çok şeyi sorun ediyormuşum ben. Çok pardon."

" Öyle demek istemedim. Ama hastanede kaldığın onca zaman herhangi bir ters tepki almayınca bir şekilde kapandı sanmıştım."

" Özür bile dilemedin. Hem ayrıca ben neden hala yanındayım? Tekrar bir ilişkiye başlama ihtimalimiz neredeyse sıfır. Neden hala birbirimizin hayatındayız?"

" Çünkü aramızda öyle bir bağ varki bizi ne bir araya getiriyor ne de ayrılmamıza izin veriyor. Ben o bağın tüm her şeyi sildiğini, geride kaldığını düşünmüştüm. Belki yeniden.."

" Evime gitmek istiyorum."

" Gidemezsin. Ayrı da olsak tekrardan sevgili de olsak bunu yapanları hala bulamadım. Hala tehlikedesin bırakamam seni."

" En kısa zamanda gitmek istiyorum." Başını sallayarak onaylayan Ateş odadan çıkmadan önce son kez Azad'a bir şey söylemek ister gibi bakmış fakat bir şey demeden hızla çıkmıştı odadan.

Odasına geçip üstünü değiştirdikten sonra tekrardan aşağıya salona inmişti. Yemeklerle donatılan masaya boş bakışlarla baktıktan sonra hizmetliyi çağımıştı yanına.

" Azad'ın odasına yemek çıkarın. Korumalar ve siz yemek yediniz mi?"

" Hayır efendim."

" Korumaları da çağırın mola versinler. Yemeklerini de burada yesinler." Kendisini onaylayarak Azad'a yemek hazırlamak için mutfağa geçen hizmetli ile evden çıkarak arabasına ilerledi. O sırada yanına gelen Hakan'a yapması gerekenleri söylüyordu.

" Bu gece geç geleceğim ev sana emanet. Aşçıya da söyledim korumalar mola vererek yemeklerini içeride yesinler ama kapı yine de boş kalmasın dikkat et. Azad'ı her zaman kontrol et. Seni arayacağım sürekli ama anormal bir durum olursa aramaktan çekinme. Hemen bana haber ver. Bir de asistan işini unutma." Kendisini onaylayan Hakan ile arabasına binip park yerinden çıkarmış ardından da bahçeden çıkmıştı.

Yolda ilerlerken Azad'ın dediklerini düşünüyordu. Haklıydı. Ondan bir özür bile dilememişti ancak bir anda her şeyin düzeleceğini de düşünmemişti. Sadece Azad'ın hastanede normal davranması ile onun hala bu konuda kırgın olduğu düşüncesini geriye itelemişti. Azad'ı seviyordu ve eğer onunla yeniden normal bir ilişkiye başlama şansı varsa bunun için sonuna kadar çabalardı. Sadece bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Onlar için hala bir şans var mıydı onu bile bilmiyordu.

Kenan'ın yanına giderken yolda gördüğü bir büfeden ikisine de yetecek kadar bira aldıktan sonra Kenan ile bu konuyu konuşmayı aklına not etti. Eğer biriyle konuşmazsa kafayı yerdi ve bu kesinlikle istediği şey değildi.

" Kenan."

" Ne çabuk geldin. Hala istediklerini bulamadım ama."

" Erken geldiğimin farkındayım. Evde birkaç sorun oldu."

" Ne gibi bir sorun?"

" Azad. Eskisi gibi. Sert ve hala olayları atlatamamış." Kenan tüm olanları bildiği için ona rahatça konuşabilir ondan rahatça akıl alabilirdi.

" Haklı değil mi? Olanlar öyle hemen geçecek şeyler değil. Hem bildiğim kadarıyla siz daha doğru düzgün oturup konuşmadınız bile."

" Sorun orada zaten. Haklı. Hem de sonuna kadar haklı. Eğer aramızda yeniden bir şeyler olsa da olmasa da olanları oturup konuşmalı ve ondan doğru düzgün özür dilemeliyim. İleride geriye dönüp baktığında halledemediği şeyler kalsın istemiyorum."

" Çok doğru düşünüyorsun eyvallah ama nasıl? Nasıl özür dileyeceksin?"

" Bilmiyorum. Ama ondan önce Cihan'ı halletmem lazım."

İbneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin