\24\

2.2K 128 4
                                    

Gözlerine baskı yapan ağırlığa rağmen gözlerini açmaya çabalayan Azad çok geçmeden gözlerini yavaşça açmıştı.

Tepesindeki ışık yüzünden gözlerini hemen açamayan Azad tekrar kapanan göz kapaklarına direnerek tekrar açmıştı gözlerini. Kuruyan boğazını yutkunarak ıslatmaya çalışmış hemen ardından ise gözlerini ellerini tutarak başını yaslayıp uyuyan bedene çevirdi.

Yarım saat önce yanına gelen ve kendisiyle konuşan Ateş çok geçmeden günlerin yorgunluğu ve ağlamasının verdiği uyku ile daha fazla dayanamadan Azad'ın elini tutarak uyumustu.

Boşta olan elini kaldıran Azad sırtına giren ağrıyla inleyerek elini geri çekmişti ancak duyduğu sesle hızla kafasını kaldırmıştı Ateş.

Şaşkınca etrafa bakan Ateş daha sonra Azad'a döndüğünde uyandığını görünce heyecanla yerinden kalktı ancak ne yapacağını şaşırarak odada gezmeye devam etti

" Uyandın, uyandın sonunda. Dur, dur senin şimdi ağrın vardır. Doktoru çağırayım ben. Evet evet doktor." Ateş odada deli gibi gezip ellerini de hareket ettirerek konuşup daha sonra odadan çıktığında, Azad her ne kadar farkında olmasa da yüzünde ufak bir tebessüm vardı.

Az sonra Ateş ve doktor içeriye birlikte girdiklerinde Azad yine farkında olmadan Ateş'in iyi olup olmadığını kontrol etmişti. Kendisi önemli değildi, o iyiydi ya gerisi önemli değildi. Tabii bu sadece Azad'ın fikriydi.

Doktor, Azad'ı kontrol ederken Ateş ise odanın diğer ucunda stresle tırnaklarını kemirerek doktorun kontrolü bitirmesini bekliyordu.

" Azad beyi bir kaç gün daha misafir edelim. Daha sonra durumuna göre taburcu olabilir. Bu süre içinde zaten hastane yemekleri dışında diğer yemekler yasak, ani hareketler yasak. Hemşireler sürekli sizi kontrol edecek ve birazdan size daha detaylı bilgi vererek Azad beyi normal odaya alacağız." Doktorun konuşması ile derin bir nefes alarak rahatlayan Ateş daha sonra başını sallayarak onaylamış ve doktor ile daha detaylı konuşmak için dışarı çıkmıştı.

Bu sırada ise hemşireler gelmiş, Azad'ın göğsünde bağlı duran kabloları söküp kalan diğer şeyleri de yaparak Azad'ı yoğun bakımdan çıkarmışlardı.

Çok geçmeden doktor ile konuştuktan sonra Azad'ın yerleştiği odaya geçen Ateş, sırt üstü yatarak tavanı izleyen Azad'ın yanına ilerleyip yatağın yanındaki tekli koltuğa oturdu. İkisinin arasındaki sessizlik uzayıp giderken bu sessizlikten rahatsız olan Ateş konuşmuştu.

" Bir yerin acıyor mu?"

" Hayır."

" Su içmek ister misin? Boğazın falan kurumuştur."

" Olur." Hızla yerinden kalkarak komedinin üzerindeki şişeden, bardağa su koyan Ateş daha sonra tüy kadar narin dokunuşlarla Azad'ın ensesinden tutarak kaldırıp yavaşça suyu içirmisti.

Suyun yarısını içtikten sonra daha fazla içmek istemediğini belirten Azad ile aynı yavaş ve narin hareketlerle Azad'ı geri yatırıp kendisi de geri çekilmişti.

Dakikalar süren sessizlikten sıkılan ikili her ne kadar konuşmak istese de ikisi de sessizce susmaya devam etmişlerdi.

" Sen iyi misin?" Azad'ın kısık sesli sorusundan sonra Ateş irkilerek daldığı yerden gözlerini çekmiş sonra da aynı şekilde kısık sesle cevap vermişti.

" Yok.. yok ben iyiyim." Başını sallayarak onaylayan Azad ile hemen ardından Ateş tekrar konuşmuştu.

" Sen.. senin nereden haberin oldu? Saldırı olacağını kim söyledi sana?"

" B-bilmiyorum."

" Azad.. Sana bunu yapanları bulmam için tüm her şeyi anlatman gerek."

" Sonra konuşalım mı? Lütfen." Başını sallayarak onaylayan Ateş ile yorgunlukla tekrar gözlerini kapatan Azad az sonra uykuya dalmıştı.

Azad'ın uykuya dalmasıyla oturduğu koltugu yatağa biraz daha yaklaştıran Ateş doku gözleriyle çekinerek Azad'ın elini tuttu.

Hala Azad'a bir şey olacağı için korkuyordu ve artık bu saatten sonra onun yanından ayırmayı düşünmüyordu.

Fakat ondan önce ona bunu yapanları bulmalı ve daha sonra ise bir şekilde Azad'ın gönlünü almalıydı.

....
Şuan sadece bölümü yazmış olmak için ve sizi daha fazla bekletmemek için yazdım. Umarım bir dahaki bölüm hem uzun olur hem de kısa bir zamanda gelir.

İbneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin