4. Bölüm: TOM AND JERRY

2K 211 143
                                    

                             Bölüm şarkısı:
                        Çağan Şengül- Ateş

                             Bölüm şarkısı:                        Çağan Şengül- Ateş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese merhabaaaa! Nasılsınız? Umarım iyisinizdir

Bölümü beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen, yazmama teşvik eden bir şey varsa o da sizlerin beğeni ve yorumları🫶🏻

İYİ OKUMALAR...

Kaos tam da sizin hazır olmadığınız anda gelir. Hazır bir şekilde bekleyen bir askerin silahını kullanması planında varsa o bir savaş değil, karşılık verme ya da taarruzdu. Ama asker o silahı kullanmayı düşünmüyor, işte hiç de düşünmediği anda silahını kullanıyorsa o ortam savaş alanıydı.

O ortam kaos ortamıydı.

Savaş; beklemediğiniz anda gelen kurşunla başlardı.

Beklemiyordum, istemiyordum. Düşünüyordum ama planlamıyordum. Burada, nikahımın 5 dakika sonrasında onları görmeyi planlamıyordum. Yüzümde hangi ifade vardı bilmiyordum ama o ifadenin donduğunu, damarlarımın içerisinde dolaşan kanın pıhtılaştığını, ciğerlerime çektiğim nefesin beni yaşatmak değil de öldürmeyi planladığını düşünecek kadar aklımı kaçırmıştım. Yüzleri... Yüzlerine takındıkları ifadeler beni kırk yerimden bıçaklarken sadece sertçe yutkundum ve onlara bakmaya devam ettim. Tamam, böyle olacağını biliyordum. Mutluluklar dileyip sarılacaklarını düşünmek aptallık olurdu ve benim, beni yarı yolda bırakacak aptalca beklentilerim yoktu.

Mert benden birkaç adım öne çıktı, ardından yana kaydı ve beni arkasına almış oldu. Elimde ki evlilik cüzdanını sıkı sıkıya tutmaya devam ederken kendimi olacaklara hazırlıyor, beni yıldıracak ağlama gibi düşüncelerimi kafamdan atıyordum.

Onun hemen arkasından anne ve babama bakarken gözlerimi babama odakladım. Önce baştan aşağıya beni, ardından önümde dağ gibi dikilen Mert'i inceledi. Kaşları çatılı, yeşil gözlerinin arkasında fırtınalar koparak bana bakıyordu. Sıktığı yumruğuyla,"Zima!"dedi baskın ve sinirli bir sesle ve merdivenleri çıkmaya başladı. Birçok defa bu ifadeyi yüzünde görmüştüm ve bu ifadesi artık beni korkutmuyordu. Başlarda narin, onun biricik kızı olarak kaşlarını çatması bile beni kırıyordu ama alışmıştım.

Kız çocukları en çok babasından korkarken, en çok da babasını korkuturdu.

"Melih,"dedi annem korkuyla ve babamın arkasından merdivenleri çıkmaya başladı. Benim nasıl olduğumu elbette bir anne olarak merak ediyordu ama şu an odak noktası babamdı; onun kötü olmasını istemiyordu.

"Sen..."dedi ve Mert'in önünde durdu. Önce Mert'e, ardından onun arkasında kalan bana sertçe bakarken,"Sen ne yaptığını zannediyorsun?"diye gür bir sesle konuştu.

Mert kolumu tuttu ve beni tamamen arkasına aldı. "Melih Bey,"dedi. İlk defa sesini bu kadar sert ve ciddi duyuyordum.

"Ne diyorsun lan sen?"dedi babam ve o an kaldırdığı yumruğumu iç düşünmeden Mert'in yüzüne geçirdi. Ani hareketi karşısında gözlerimle birlikte dudaklarım açılırken Mert'in kolunu tuttum ama o geri adım atmak bir kenara dursun, hareket dahi etmemişti. Sağ tarafa düşen başını tekrardan kaldırdı ve babamın karşısında durdu. Babam dişlerini birbirine sertçe bastırdı, ardından sıktığı dişlerinin arasında,"Ulan it!"diye bağırdı. "Nasıl olurda benim kızımı kaçırırsın köpek!"

VÂYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin