Bölüm şarkısı;
Mor ve Ötesi: Küçük SevgilimUzun bir süreden sonra herkese merhaba, diyorum. Nasılsınız? İyi misiniz? Umarım hepiniz iyisinizdir. 🫶🏻
Bölüm bir tık diğerine göre kısa oldu. Çünkü +1 sahneyi yetiştiremedim, yarım bıraksam da hiçbir şey anlaşılmayacaktır. Bir daha ki bölüm çok daha uzun olacak bebeklerim. 😋
Aşağıda ki yıldıza basarak bölümü beğenirseniz ve yorumlar yaparsanız sevinirim. Bölüm yorumlarınızı çok özlediğğiimmmm 🥹
Beni başta buradan olmak üzere sosyal medya hesaplarımdan takip ederseniz sevinirim;
İg: biliyoruzki.i
Tw: biliyoruzki1
TikTok: biliyoruzkiiİYİ OKUMALAR...
Zaman, acısı olan ve haksızlığa uğramış her insanı bir gün mutlaka haklı çıkartırdı.
Ama zamanın beni haklı çıkarmasını beklemek bana göre bir şey değildi.
Olması gereken şey ben yaşıyorken olmalı ve benim bunu tadabiliyor olmamdı. Ben öldükten sonra haklı çıkmamın bana ne faydası vardı?
Hayatımın büyük çoğunluğu yetimhane ve ev arasında gidip gelmişti. Çok eskiden, zoraki hatırladığım bir şeyler varsa o da babamın görüş günleri dışında da beni görmek için her daim yurda geldiğiydi. Annem de beni görmeye elbette gelirdi ama babam... Sanki beni görmezse ölecekmiş gibi davranır, her daim benim yanıma gelmek için çabalardı. Annem ve babam dışında kimse benim yetimhaneye gittiğimi bilmiyordu, kardeşlerimin hepsi büyüdükçe benim okul için yurda ve kampa gittiğimi düşünüyorlardı.
Bu 14 yaşıma kadar böyle sürmüştü ama sonrası da düzgün değildi...
Benim krizlerim ve ataklarım yüzünden yaşadığım süreçler sadece beni değil, ailemde ki herkesi etkilemişti. Son birkaç yıldır sadece terapilerle birlikte hayatımı devam ettiriyor, en azından idare edilir bir pozisyona getirmiştim ama seanslarıma devam etmek zorundaydım.
Hayatta ne kadar ilersem, iyiyim desem bile ruhuma bile işlemiş acıların emareleri her daim benimleydi ve elbet bir gün, gün yüzüne çıkmak için bekliyorlardı.
Terapiler: O emareleri yok etmek için değil, emareleri, artık can yakmayacağını bile bile kabul etmem için gerekliydi.
O yüzden bugün diş hekiminin yanından sonra okuluma gidecek, benim için ayarlanmış Pars Yiğit ile seansıma girecektim. Bunun bana iyi geleceğini biliyordum ama yine de ayaklarım geri geri gidecekmiş gibi hissetmekten de vazgeçemiyordum.
Parmaklarımın arasında ki parlatıcıyı dolgun dudaklarımı düzgünce sürmeye çalışırken kapının önünde beliren silüete sadece gözlerimi yana kaydırarak baktım. Kısa süren bir bakıştı. Tekrardan aynaya döndüm ve makyajıma son rötuşları geçmeye başladım. Sade tutmuştum makyajımı ama parlatıcıyı dudaklarıma yoğun sürdüğüm için dudaklarım dikkat çekiyordu.
"Eğlenceli bir şeye benziyor?"
Mert'in sesini duyduğumda tekrardan ona bakmadım. Masanın üzerinde ki evlilik alyansımı parmağıma geçirirken,"Ney?"dedim kısaca.
"Makyaj yapmak."
Dudağımın bir kenarı hafifçe kıvrılırken, "Yaparım istersen sana."dedim düz bir sesle.
"Olur." Bunu pek beklemediğim için başımı çevirdim ve elinde tuttuğu tartıyla kapının önünde dikilen, bana gayet normal bir şekilde bakan Mert'e baktım. Hafifçe omuz silkerken, "Dışarıya makyajla çıkmak benlik değil ama evin içerisinde yapabilirsin, eğlenceli olur. Boyama yapmak gibi bir şey."dedi gayet rahat bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂYE
Misterio / Suspenso*BU KİTAPTA BULUNANLAR SADECE KURGUDAN İBARET, HİÇBİR KURUMLA BAĞLANTISI YOKTUR* "Hiçbir sokak..."diye mırıldandı ve parmakları arasına çenemi alarak kaldırdı, gözlerinin içine bakmamı sağladı. Sertçe yutkunurken,"Mert,"diye fısıldadım ihtiyaçla. ...