"Siz gerçekten birbirinize karşı boş olduğunuza emin misiniz?"
Orta sehpanın üzerindeki kokteyl bardağını elime alıp asık bir yüzle arkama yaslanırken Lisa, şüpheyle kıstığı gözlerini üzerime dikmiş ve okşadığı çenesiyle bana bakıyordu. Dün akşam Jungkook'un kucağında uyuyakaldıktan sonra mekandan çıkarken herkes bizi birlikte görmüş ve doğal olarak arkadaşlarımın hepsi kesinlikle reddettiğim bir ihtimalin üzerinde düşünmeye başlayarak benim kafamdaki düşünceleri de sarsmaya başlamışlardı. Joy ve Lisa dünden beri kafayı yiyordu ve Yugyeom manyak gibi sırıtıyordu. Buna karşılık Jungkook ve ben tamamen sessizdik ve ikimiz de geçirdiğimiz hiçbir şey hakkında konuşmuyorduk. Başucumda ceketiyle uyanmış olmama rağmen Jungkook o her zamanki soğukluğundan hiç ödün vermiyordu ama ben artık ondan nefret ettiğimden emin değildim.
Ona bakarken yahut o kısık sesiyle konuşmasını dinlerken kafam hep olması gereken yerlerden çok uzaklara gidiyordu. İlk başlarda hissettiğim o hoşnutsuzluk duygusu o kadar güçlü değildi şimdi, ama yine de birkaç metre ötemde sarışın bir kızla konuşmasını izlerken sağlam bir hoşnutsuzluk duyabiliyordum.
"Tabii ki. Sadece tesadüftü, o an orada Yugyeom olsaydı da aynısı olurdu."
Olmazdı.
O kadar iyi biliyordum ki bunu. O an orada ondan farklı biri olsaydı bu yaşanacakların yaşanmayacağını o kadar iyi biliyordum ki. Yine de yalan söyleyip kendimi kandırmakta üstüme yoktu işte, hiç aksamazdı.
Joy tereddütlü bir yüz ifadesiyle bana baksa da benim bile hayran olduğum oyunculuğum karşısında daha fazla direnemeyerek başını salladı ve derin bir nefes verdi. Avustralya'nın sahillerindeki ünlü mekanlardan birindeydik ve kızlarla bir locada oturuyorduk. Bir bar yahut gece klubünden daha çok bir oyun mekanı gibiydi. Bilardo masaları, dolaplı şişe çevirmece, dans pisti, karaoke gibi birçok türden eğlence alanlarıyla donatılmıştı ve ortam genel olarak iyiydi.
"Acaba," dedi Lisa, etrafta gezdirdiği iri gözlerini bize çevirerek. Yüzündeki o ifadeyi öyle iyi biliyordum ki sonrasından gelene hiç şaşırmadım. "Şişe çevirmeceye mi katılsak?"
Bakışlarım arka tarafta daracık dolabın içinden sırıtarak çıkan kız ve erkeklere kaydığında iğrenerek yüzümü buruşturdum. Bir kere dudaklarım ipotekliydi, bir oyun ayağına her isteyen dokunamazdı. Ama Lisa, bunu hiç umursamadığını sonuna kadar belli ederek Joy ve benim buruşturulmuş yüzlerimize sırıtarak baktığında uzanıp çıplak belini cimcikledim.
"Ya ne yaptım ben?" Lisa ciyakladı ve ben ona kaşlarımı çatarak baktım. "Herkesle öpüşemezsin, Lisa. Bunu nasıl kabul edebilirsin ya!"
Joy bana katıldığını belirterek hızla başını salladığında, Lisa suratını huzursuz bir şekilde asarak söylenmeye başlamıştı ama onu öyle iyi tanıyordum ki Joy'la bir şey üzerinde tartışmak için döndüğümüzde saniyeler içinde kaybolmasına derin bir nefesten fazlasını vermedim. Onaylamaz bakışlarla geniş çembere katılmasını izledikten sonra oturmaktan sıkıldığım için ben de kalkarak Joy'la beraber dans pistine süzülmüştüm. En azından burada şans eseri kimseyle öpüşmezdim.
Piste girişimizden birkaç dakika sonra oyun yöneticisi olan pembe saçlı bir çocuk hepimizin isimlerini isteyerek bir küreye attı ve kapağını kapatıp karıştırdı. Pist çok dolu değildi ama boş da sayılmazdı. Yakışıklı birkaç çocuk ve çoktan eşleşmiş birkaç çiftle biz toplam on dört kişiydik.
"Pekâlâ," diye konuştu çocuk, küreyi önündeki uzun masaya koyduktan sonra. "Eşleşmeler kurayla yapıldıktan sonra rastgele olarak eş değiştirmesi yapacağız. Biraz eğlenceli olması için ışıklar kapanacak, hareket etmeye çalışın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
|•| Hiraeth |•| rosékook
FanficO, bir günahkâr. O göğüs kafesimde bir deprem, zihnimde bir yalancı. O bir kalp kıran. Ben de tutsağı. 15.04.2022|ménsis [Jeon Jungkook × Park Rosé] *Bu hikaye tamamen @roseninyavuklusu 'na ithaf edilmiştir.