22.03.2022
Sevgili günlük:
Ailevi sorunları yüzünden bir türlü buluşamadığım sevgili arkadaşımın yanına gidiyordum hemde bu kardaaaa.Tam kapının önüne gelmiştim ki hayvan balkondan bağırdı.
"KAPI AÇIIIIIK KOŞ GEL HADİ GARİP BİR KARGO GELDİ BERABER AÇALIMMM."
Susması için işaret yaptım ve koşarak merdivenleri çıktım.Yine kapıyı çalmama izin vermeden beni içeriye çekti.
"Kız niye bağırıyosun bu kadar rezil oluyoruz bak-"
"Ne oldu bak kargo vermemiştim ama kargo gelmiş hemde ikimizin adına inanabiliyo musun bu çok garip ve heyecanlıııı. Alya acaba bu paket kimden geldi. Sen mi yolladın bana süprüz mü yapıyosunnn" Onun bu heyecanli hali beni gülümsetmişti.Papatya her zaman sosyal konuşkan tatlı ve enerjik bir kızdı. Bende onun gibiydim ama Papatyanın yanında onun hem annesi hemde ablası olmam lazımdı. Birimiz mantıklı düşünmeli dimi günlükcüm. O hayal dünyasında kedilerle oynarken bende ona ablalık yapmam lazımdı. Bazen ona da katılıyorum tabi ama insanlardan ben utanabiliyoken o ise umursamıyodu.
Papatyayla beraber bize gelen kargoyu açmıştık içinde kırmızı taşlarla süslenmiş altın varakla üzerinde BORDEAUX yazan bir defter vardı. Papatya bunu görünce burnunu büzüştürdü."Bu sana gelmiş ben slytherin binasının üyesiyim griffindor olan sensin niye benim adımı yazmışlar ki bari slytherin binasına ait bi defter daha gönderselermiş. Unutulmuşum be Alyam." Dedi. Harry Potterı çok sevip bana da zorla izlettiren ve okutan oydu ama kitapta Bordeaux isminde bir yer veya bir nesne yoktu. Papatyaya bunu söylediğimde haaa diyerek beni onayladı. Şapşik kız işte.
Kitaba dönmüş meraklı gözlerle ona bakıyoduk. En sonunda dayanamayıp kapağını açtım ve gözlerimizi bir ormanda açtık. İkimizde birbirimize anlamaz gözlerle bakıyorduk.
Hatta Papatya biraz garip görünüyodu sivri beyaz kulakları ve pofuduk beyaz bir kuyruğu vardı."Alya iyi misin? Tenin iyiyce beyazlamış senin tırnakların uzamış ve biraz sivri mi onlar kırmızı saçların daha çok kırmızı olmuşlar üstündeki kıyafetler yakışmış ama." Dediğinde iyiyce garip bi hal aldı ellerim dediği gibiydi saçlarımda etrafa baktım ama kimse yoktu bembeyaz bir kar etrafımızda çam ağaçları garip bir koku bir sürü ses. Ve buna rağmen papatya sakin hatta mutlu görünüyo
"Papatya sen ciddi olamazsın biz nerdeyiz niye kulakların ve kuyruğun var hemde beyaz NEREYE GELDİK BÖYLE NASIL BU KADAR SAKİNSİN"
"Sakin ol bende sen biliyosundur sanmıştım ama madem bilmiyosun o zaman öğreniriz ay acaba ortak bi rüyaya mı daldık ne oldu ki. Ayyyy dişlerin mi uzamış senin? Çok iyiiii."
Birden yanımıza Siyah saçlı beyaz tenli uzun boylu bir adam geldi ve Papatyayla arama girdi.
"Ekselansları bu köpek sizi rahatsız mı ediyo? Neden burada tek başınıza bir köpek parçasıyla konuşuyosunuz? Sürüne git beyaz köpek yoksa kanının son damlasına kadar emiceğimden emin olabilirsin."
"Sen benim kankime ekselansları dedin ve beni ondan ayırıp beni tehdit mi ediyosun. Canına susadın galiba. Yolarım kız seni şurada!!!"
Dediğinde bir tık korkmuştum Papatya saf ve sürekli gülen birisi olduğu halde ayrılmamıza asla izin vermezdi birisi bana zarar verecek ve o da duracak hah komik bir şaka olurdu bu. Tamam bende kendimi koruyabilirdim ama onun siniri kötüydü.
Aramıza giren uzun boylu adam bir adım daha yaklaştı Papatyaya. "Bak köpeklerin yüz karası belli ki renginden dolayı süründen dışlanmışsın ama yine de kurtlarla bir anlaşmamız olduğu için seni yine de öldüremem tabi ekselanslarına dokunmadıysan ki seni öldürüp ekselanslarını incitecekti desem kurtlar bile bana inanır senin gibi dışlanmış bir eziğe değil." Dedi sert bir tonla.
Sabrımı işte şimdi taşırmıştı gevşek herif. " KİMİNLE KONUŞTUĞUNA DİKKAT ET O BENİM ARKADAŞIM BİR DAHA ONA KÖPEK DERSEN VEYA ONU ÖLDÜRMEKLE TEHDİT EDERSEN BEN SENİN CANINI ALIRIM DUYDUN MU BENİ!!!!" Dediğimde biraz geriledi önümde değildi.
"Üzgünüm ekselansları bu kurtla arkadaş olduğunuzu bilmiyordum aileniz sizi çağırıyor. Kraliyetle ilgili bir durum varmış ve aieniz sizin arkadaşınızın kim olduğunu duyarsa size yine ceza verebilirler. Size derinden bağlı olduğumu unutmayın aç olduğunuz her vakit bende aç kalırım, uykusuz kaldığınız her gündüz bende uykusuz kalır, acı çektiğiniz her vakit bende acı çekerim benim görevim sizi koruyup kollamak sırdaşınız ve dostunuz olmak ama şimdi siz bana bir kurtla hemde beyaz kurtla arkadaş olduğunuzu söylüyorsunuz. Nasıl hissetmeliyim sizce?" Dediğinde yutkunmuştum ben kim olduğumu bilmezken vampir kılıklı bir adam bana derinden bağlı olduğunu söylüyor ve kraliyetten olduğumu öğreniyorum.
Sadece bu da değil en yakın arkadaşımın beyaz kurt olduğunu aynı zamanda ondan uzak kalmam gerektiğini de. Daha neler olduğunu çözemezken kendimi daha karmaşık bir halde buldum.
"Alya biraz ilerde konuşalım mı?" Başımla Papatyayı onaylıyorum. Biraz ilerdeki ağaçların oraya gidince sanki her şeye hakimmiş gibi konuşmaya başladı. "Seni o vampir kılıklının yanına göndermek istemiyorum. Bir kurtmuşum ve bu durumda sende vampir oluyosun görüntün aynı o adam gibi. Hatta sadece bir vampir değil bir prenses vampir ya da kraliçe vampirsin bu harika hep istediğimiz gibi sadece-"
"Sadecesi yok Papatya senden ayrı kalmak istemiyorum duruma ayak uyduralım diyeceksin bunu biliyorum ama seni tek başına bırakamam dediklerini duydun sen bir beyaz kurtsun birisi seni öldürse çokta önemsemezler ayrı kalmıycaz."
"Bir planım var öncelikle adamın sana olan bağlılığını ölçmemiz gerek eğer gerçekten bağlıysa en az hafta da 1 seni kaçıracaktır tam burada buluşur haberleşiriz konuşuruz ama sana bağlı değilse beraber kaçarız baksana adam hala eğilmiş bir vaziyette seni bekliyo"
"Tamam öyle yapalım Papatya ama benim hiç güvenim yok dikkatli olmalıyız eğer bana bir şey olur sa arkana bakmadan kaçıyosun şimdi yürü" dediklerimi dinlediğini pek sanmıyorum ama yine de başını salladı ve peşimden geldi. Vampir adamın önüne geldiğimizde ayağa kalkmasını bekledim. Kaltığında ellerini tuttum ve avuç içlerini açtım. Tırnaklarımın ne kadar keskin olduğunu görme zamanı gelmişti. Tırnağımla sol avuç içimi kesince her ikisi de şaşırmış bi halde bana baktılar. Elim hemen iyileşse de vampir adamda bir iz bıraktı.
Papatya bana bakıp görüşürüz dikkat et dedikten sonra arkasını dönüp gitti. Nereye gidecekti ki onu durduramazdım zaten adamın bana bağını gördükten sonra gitmesi normaldi planı uygulayacaktık. İkimizde uyum sağlama amacıyla bir şeyler öğrenecektik.
"Ekselansları hava aydınlanacak birazdan majesteleri sizi bekler gitmeliyiz. Bana sonra olan biteni anlatırsınız." Dedi.
"Nasıl ve nereye gideceğimi hatırlamıyorum lütfen bana yardımcı olur musun?" Dediğimde yumuşak bir şekilde gülümsemişti ve hızlı bir biçimde kocaman bir odaya girmiştik."Lütfen yatın ekselansları ben majesteleriye sizin yorgun ve halsiz olduğunuzu söylerim gece gelince konuşuruz" demişti ve çıkmıştı.
Kocaman, siyah, kırmızı ve sade bir odaydı. Pencerenin yanında bir masa vardı. Bir ipucu bulurum umuduyla masayı karıştırdım. Buz mavisi bir defter buldum. İste sensin bu sevgili günlük seni buldum. Acaba Papatya ne yapıyo bilmiyorum ve onu çok merak ediyorum gece olunca o ormana yine gitmeliyim. En iyisi şimdi uyumak çünkü çok yoruldum. İyi uykular sevgili günlük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peri
Fantasy2 yakın arkadaş fantastik dünyaya gidip düşman safhalarda birbiriyle savaşmak zorunda kalırsa ne olurdu? Bu iki arkadaş barışı sağlamanın bi yolunu bulurken nelerle karşılaşacaktı? Kaybettikleri aşkı bulabilecekler miydi? Peki tüm bunlar olurken öle...