Kimsesizlik

16 1 0
                                    

"Yanlızlık, sessiz ve ışıksız bir ortam ile birleşirse; bir insanı bitirir hale getirir."
Dizlerimin üstünde öylece oturuyordum. Hiçbirşey hissetmiyordum ve hissetmek de istemiyordum. Gözyaşlarımın yanağımdan akıp gitmesini hissediyordum. Ben yerde öylece otururken benim yanımda bana endişeyle bakan o çocuğa döndürdüm.
"İyi misin?" dedi yüzünde beliren endişeyle.
"Değilim. Olamam! O herzaman benim yanımda oldu! O benim kardeşimdi! Ben sadece ona sahiptim! Şimdi o gidemez! Beni yanlız bırakamaz anlıyormusun?!"
Gözümdeki yaşların yine yanağımdan aşağı süzüldüğünü hissettim ama busefer daha da şiddetli.
Bana sarıldı. Bu sarılma çok farklıydı sanki.
"Bak, seni okadar iyi anlıyorumki. Çok değerli birini kaybetmenin ve artık kimsenin yanında olmayacağını sanmanın acısını çok iyi biliyorum. Ama yanlız değilsin. Ben herzaman yanında olacağım tamam mı?" dedi ciddi birşekilde.
Başımı salladım.
Bir araba sesi geldi.
Başımı kaldırıp arabaya baktım. Arabanın ön koltuğunda bizi okula bırakan şöför onun yanında ise çok yakın olduğum yetimhane müdürü vardı. Baranla beni çok severdi. Kapıyı açtığı gibi bana doğru koştu.
"Defne!" dedi koşarken ve bana sarıldı. Bende ona sarıldım.
"Çok üzgünüm kızım. Gerçekten. Neden kendini feda etti inan hiç bilmiyoruz."
"Nasıl oldu?" dedim titreyen sesimle
İç çekti. "Üniversite müdürünün borçları varmış. Koca adamın nasıl borçları oluyor hiç anlamadım! Borcunu ödemediği için okulu basmışlar ve müdürü o şekilde cezalandırmışlar. Eşyaları çalarak, öğrencilere zarar vererek. Dediklerine göre baran hemen arkadaş bulmuş. Beraber yürürken karşılarına o adamlardan biri çıkmış karşılarına. İkisini bi odaya almışlar ve arkadaşına bıçakla zarar vermeye başlamışlar. Baran da ne yapsın? Aramış acil servisi. Bunu gören adamda onu vurmuş." dedi ve gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı.
"Baran.. Neden bu kadar iyi niyetliydin.."
Başını salladı.
"Hadi kızım. Biz seni yetimhaneye bırakalım. Daha çok işimiz var. Adamları mahkemeye vereceğiz." dedi ve ayağa kalktı. Bende onun ardından kalktım.
Tam gidecekken kolumu biri tuttu.
Adını bilmediğim o çocuk.
"Demek ismin defne.. Defne sana numaramı vereyim. İstediğin zaman bana yaz tamam mı?"
"Tamam. Çok teşekkür ederim." dedim ve gülümsedim. Ama bu gerçek bir gülümsemeydi. Telefonumu uzattım ve o numarasını girmeye başladı. Numarasını girdikten sonra isim yerine "Halis" yazdı. Demek ismi buydu. Halis..
"İşte böyle. Al bakalım." Telefonumu uzattı ve gülümsedi.
Ona sarıldım. Bu sarılma bana çok uzun gelmişti ama aslında birkaç saniyeydi.
Sonrasında arkamı dönüp arabaya ilerledim. Arabaya binmeden önce omzumun üstünden ona baktım.
"Tekrardan saol.." dedim ve arabaya bindim.
Arabada arka koltukta yanlızdım bu yüzden kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Müzik dinlemek ruh halime iyi geliyordu.

"Gitme Kal!
Gitme, kal.
Yada benide yanına al da kalmayayım,
bir başıma bu diyarda."

Şarkı sözleri çok güzeldi.
Çok geçmeden yetimhaneye ulaşmıştık.
Kulaklığımın birini çıkardım. Yetimhane müdürü yanıma geldi ve son kez bana sarıldı.
"Şimdi odana çık ve biraz kendine gel. Akşama doğru burda oluruz."
Kafamı salladım ve tek omuzuma çantamı takıp yürümeye başladım. Odanın kapısına ulaştım ve kapıyı açtım. Kapının karşısında iki tane yatak vardı. Biri benim diğeri de baranındı.. Ben bu odada nasıl kalacaktım? Çok fazla anı vardı..
Baranın yatağına doğru yürüdüm..
Oturdum ve öylece duvara baktım. Bütün o güzel anılarımız geldi gözümün önüne..
telefonunu açıp fotoğraflarımıza baktım. Bütün fotoğraflarda gülüyordu baran.. Bende sadece onunla olduğum fotoğraflarda gülüyordum. Kendimi çektiğim diğer fotoğraflarda yüzüm herzamanki gibi asıktı.
Zaman fotoğraflara bakarken su gibi akıp gitti. Yaklaşık bir saattir fotoğraflara bakıyormuşum. Odanın banyosuna doğru ilerledim ve aynada kendime baktım. Akmış rimelim, dağılmış saçlarım, şişmiş ve kızarmış gözlerim. Görüntü hoş değildi. Aynada öylece kendime baktım. Lavuboya yaklaşıp suyu açtım ve yüzümü yıkamaya başladım. Gözlerimi kapattım ve yüzümü kuruladım. Gözlerimi tekrar açtığımda tekrar aynaya baktım. Işık kapalıydı ve hava kararmıştı. Kendiöe bakarken aynadan arkada bir gölge gibi birşey gördüğümü sandım. Arkamı döndüm. Koridorun başında bir insan gölgesi. Çok korkmuştum. Işığı açtım ve açtığım gibi karşımda bir adam, yüzü kanlar içinde kalmış beyaz gömleğinde kan lekeleri vardı. Bir çığlık atıp geriye düştüm. Gözlerimi tekrar açtığımda orda yoktu. Nefes nefese kalmıştım. Korkunç bir görüntüydü! Nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Yerden kalkıp tekrar odaya koştum. Titreyen elimle telefonu aldım. Büyük ihtimal uykusuzluktan böyle şeyler görüyordum. Telefonumu elime aldım ve O çocuğu aradım.
Arama kısmına "HALİS" yazdım ve "ara" tuşuna bastım.
"Çalıyor"
"00.00"
"Alo?"
"A-alo? Ee şey, ben Defne.."
"Defne! Nasılsın? Daha iyimisin?"
"İyiyim merak etme, sadece az önce çok garip birşey oldu.."
"Ney oldu? İyimisin? Canın mı yandı?"
"Sakin ol. Birşeyim yok. Lavuboda yüzümü yıkıyordum sonra koridorun sonunda bir gölge gördüm. Çok korktum ama yinede gidip ışığı açtım. Keşke açmasaydım.. Bir adamdı. Yüzü kanlar içindeydi! Barana çok benziyordu! Korkudan yere düştüm ve gözümü açtığımda yoktu.. Gerçek olduğunu sanmıyorum büyük ihtimal uykusuzluktan oldu. Ama hala içimde bir huzursuzluk var.."
"Konum at."
"N-ne?"
"Konum at defne, yanına geliyorum."
"H-halis buna gerek yok ben iyiyim."
"Konum at dedim defne. Yanına geleceğim. Yanlız kalman doğru olmaz."
"Atmayacağım. İyiyim ben."
"Sen atmazsan ben kendim bulurum."
"Bol şans. Bulabileceğini sanmıyorum."
"Görürsün deliciğim." dedi ve yüzüme kapattı telefonu.
Şok içinde telefonun ekranına bakıyordum. Gerçekten bulabileceğine mi inanıyordu. Yani koca istanbuldu bu, hayatta bulamazdı.
Yatağın içine girdim ve yorganı üstüme örttüm. Biraz uyumaya karar verdim.
Gözlerimi kapadım ve sessizliğe gömüldüm.
"Neden ben?"
"Neden ben defne!"
Kulağıma yine fısıltıların sesi gelmeye başladı. Gözlerimden yaş akmaya devam etti...
Hiçbirşey duymak istemiyordum.
Sessizlik istiyordum.

Gökyüzünün yalanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin