gül güzeli • part 2

814 80 165
                                    

gül güzelinin son partına hoş geldiniz! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı lütfen unutmayın. iyi okumalar perisi 🧚

berk içeri girdi, kadın ise kapıyı kapattı. her şeyi berk'e anlatacaktı.

ayrı ayrı koltuklarda karşılıklı oturuyorlardı. berk, kadının yanına oturmak istese de bundan rahatsızlık duyabileceğini düşünerek karşısına oturmuştu. önemli olan onun rahat etmesi, güvende hissederek olanı biteni anlatmasıydı. 

ellerini kucağında birleştirmiş, tırnaklarıyla gergince oynayan kadının üstünde şefkatli bakışları gezindi. çekiniyor olabilirdi. eskide kalan yaşanmışlıklar, paylaşılan anılar nedeniyle kelimelerini de seçemiyor gibi görünüyordu. 

ama berk özkaya şu an aybike'nin eski sevgilisi değil, avukatıydı. boşanma avukatı.

bunu ona anlatmak, güvende olduğunu hissettirmek istiyordu. anlıyordu çünkü. eski sevgilisinin karşısına böyle bir durumla uzun yıllar sonra çıkmak utanmasına, sıkılmasına ve ezilmesine neden olabilirdi. berk böyle görmese bile aybike kendisini değişik duyguların içerisinde hissedebilirdi. 

rahatlatıcı sesiyle konuşmaya başladı. "bak, aybike. içinde bulunduğun durumu, neler hissettiğini emin ol çok iyi anlıyorum." aybike, başını kaldırıp kızılın güven veren yüz ifadesine baktı. "şu an beni eski sevgilin olarak görmeni istemiyorum. dava içerisinde avukatınım, hepsi bu kadar. sana yardımcı olmak isteyen, büroda tanıştığın ve korkusuz hayatına geri dönmeni isteyen bir avukat."

kadının stresle oynadığı ellerinin gevşemeye başladığını gördüğünde gülümsedi. "anlaştık mı?"

başını olumlu anlamda salladı. nereden başlayacağını bilmiyordu. "eski sevgilimle ayrıldıktan sonra..." diye giriş yaptı anlatacaklarına. berk, eski sevgilisinin kendisi olduğunu biliyordu. küçük not defterini çıkardı. ceketinin iç cebinden dolma kalemini aldığında, aybike ağlamak istedi. 

bu kalem, sevgilisinin hukuk fakültesi istediğini öğrendiğinde güç verebilmek adına hediye ettiği kalemdi. 

kızılın yüzünde mimik oynamadığını görünce bundan güven aldı. demek ki gerçekten öyleydi. dava sınırları içerisinde yalnızca avukat berk özkaya'ydı.

"hiçbir şey yolunda gitmedi. kendimi bir evliliğin içerisinde nasıl buldum, anlamadım." derin bir nefes aldı. "başlarda iyi birisiydi." berk gülmek istedi ama bunu bastırdı. 

yüzlerce şiddet mağduru kadın, tek bir cümle. 

başlarda iyi birisiydi. 

kadının soluklandığını gördüğünde sabırla bekledi. kolay değildi. anlatmaya başlandığı zaman devamı çorap söküğü gibi gelen olaylardan çok farklıydı. 

"mutlu muydum, bilmiyorum. ama en azından fiziksel bir acı çekmiyordum." gözlerinin dolmaya başladığını hissetti. "emir, çok yakın arkadaşım. neredeyse birlikte büyüdük. bir gün onunlaydım, gördü beni. başta küçük kıskançlıklar zannettim. eve geldik, ilk defa o an vurdu bana." 

istemsizce sol yanağına gitti eli. "belki tenimde o tokadın bir izi kalmadı ama hâlâ en çok acıtanı o." nefesinin daraldığını hissetti, berk. avukatıydı. aybike'ye yansıttığı şey bir avukat ile müvekkil ilişkisi olsa da içinde kopan fırtınaları sadece kendisi bilirdi. 

kadının iyi olduğunu düşündüğü her an can korkusu yaşadığını bilememişti. 

"ayrılmak istedim ama ailem karşı çıktı. üniversiteyi zaten tamamlayamadım, hiçbir tecrübem yok. terapiye gidelim, asla olmayacak bir daha dedi." alayla kendisine güldü. "inandım. gittik. kaan bey konuştu, anlattı. o yokken bana ayrılmam gerektiğini söyledi, ama ben dinlemedim. dinleyemedim."

yansıma / ayber • one shotsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin