Bir sonraki gün geldiğinde beyaz haki yaka bir gömlek üzerinde de siyah ceket ve pantalon vardı. Gözlerimi ondan alamıyordum ben, o ise bir sandalyeyi çekip, kitabı açarak suallere başladı. Sorulara doğru düzgün cevap vermedim, her soru sonrası bu duruma sinirlendi. Acaba cami hocası mı diye düşünmeden edemedim, peygamberimizin evlendiği kadınların isimlerini sırasıyla sayarken bocaladım ve kitabı kapatıp yerinden doğruldu. "Yeterince anlatamadım mı kendimi sana ben" diye söylendi, bense hala bana niye bu tür kitaplar okutup, sorular soruyor bu adam diye düşünüp duruyordum. "İstemediğim şeyi neden zorla yaptırıyorsun bana" sandalyeyi kenara koyarken tek söylediği, "Senin söz hakkın yok, ben ne dersem o olur" dedi. Ardından kitabı bana tekrar attı, kitabı yakaladım. "Düzgünce oku ve özümse, bugün de sana ne su ne yemek var" deyip çıkıp gitti. O gittikten sonra yere kıvrıldım.Yemek ve susuz ne kadar dayanabileceğimi düşündüm, susuz bir hafta diye aklımdan geçirdim yemeksiz bir ay kadar dayanırdım sanırım sonrada uykuya dalıp giderdim ama bu süre zarfında enerjim epey düşük olurdu. Sürekli uyurdum herhalde, şimdi de uykum vardı. Bugün kalem ve kağıda elimi bile sürmemiştim yarın da sürmeyecektim.
Ertesi gün beyaz haki yaka gömleği, koyu renkli kumaş pantalonuyla tekrar gelip önce boş kağıda ve kaleme baktı ardından beni uyandırıp kitabı alıp soru sormaya başladı. Öfkelenerek kitabı bana fırlattı, tutmak için elimi bile kaldırmadım. Kıçımı dönüp tekrar yattım. Sonraki gün ise zorla beni kaldırıp bir tas su içirdi, bir parça ekmeği ağzıma tıkamadığı için birkaçtane sert tokatına maruz kaldım. Herşey bu kadarla da bitmedi ihtiyaçlarımı görmem için banyoya bile kitledi. Getirdiği yeni pijamayla halının üzerinde otururken bir parça muzlu pudinge iştahla yemeğe başladım. Sandalyeye tekrar, uzaktaki masaya geçip çalışmaya başladı. İkinci haftanın sonuna gelmiştim ve artık bu lanet yerde yaşamak istemiyordum. "Artık beni serbest bırak" dedim bütün gücümle, sesimi duymamazlıktan geldi. "Kitabı oku ve düzgünce anla" diye mırıldandı. Bense öfkeyle yerimden kalktım "Banane islam da kadın kitabından ilgimi çekmiyor neden anlamıyorsun be adam" diye bağırdım. Hiç istifini bozmadı. "Akıllıysan okursun, akıllıysan benle zıtlaşmayı kesersin"hiç oralı olmadım. "İslam da zorla güzellik olur mu diyor, seni faşist pislik" diye söylenince gözlerini laptoptan kaldırdı. "canımı daha fazla sıkarsan sonuçlarına katlanırsın" hiç birşey dememliydim ama ben yine susamadım. "Burdan bir kurtulayım senin ömür boyu hapse tıktırtmazdam bana da ..." birden ayağa kalktı, gömleğinin kol düğmelerini çıkarıp dirseklerine kadar sıyırırken bana bakıyordu. Yanıma kadar yavaş yavaş geldi. Tek hamlede boğazıma yapıştı ardından duvara başımı yapıştırıp yüzüme vurmaya başladı. Öyle canım yandı ki yüzümü saklamak için yere attım kendimi ama o bu sefer ayağıyla tekmeler savurmaya başladı. "Sözümün üstüne söz söylemeyeceksin" diye bağırdı. "O dilini keserim senin" dedikten sonra birkaç adım geri çekildi ve saçlarını elleriyle geriye yatırdı. Ağzımdan kan gelmişti ve böğrüm çok acıyordu. "Kitabı oku, yarın da dediğimi yapmazsan bundan daha beter döverim seni" sessizce ağlamaya başladım. Kapıyı sertçe çarpıp gitti. İstediğini yapmayacaktım, öldürürse öldürsün artık bu lanet adamın himayesinde olmak istemiyordum.
Kitaba bakıp durduğum birkaç saatten sonra kıçımı dönüp diğer tarafa yattım. Başım ağrıyordu, midem bulanıyordu. İyi değildim gerçekten değildim, zarzor tasa uzandım ve kustum. Kusarkenki o iğrenç mide kasılmalarından canım öyle yandı ki, bitkin yatıp kıpırdamadan geçmesini bekledim. Başımda davullar çalınıyordu sanki, oda dönüyordu. Ciddi anlamda öleceğimi düşündüm. Hayal meyal birinin beni kucakladığını suya soktuğunu hissettim. Hatta öldüğümü bile düşündüm. Beni soyup giydirirken tepki bile vermedim, ağzıma bir hap verdi, sonra du içirip yatağa yatırdı. Uyku ile uyanıklık arasında bir çift koyu göz mercimek çorbasını bol limonlu içirmeye başladı bana çorba içerken kurumuş boğazımın yandığını hissettim. Bir müddet sonra alnıma soğuk bir bez koyup uzaklaştı. Kendimde olmadan ne kadar yattım bilmiyorum kalktığımda tepsi içinde sandiwch ve su vardı. Zorlukla uzanıp ekmeği çiğnemeye çalıştım ama çiğnerken sanki dişlerim dökülmeye başlayacak gibi hissedince tepsiyi itip yatağa tekrar yattım . Üzerimdeki battaniyeyi tekmeleyerek üzerimdkei beyaz duvara baktım. Bir pencere görmeye o kadar çok itiyacım vardı ki bu odada klostrofobik olmuştum. Boğulacak gibi hissediyordum. Odada göz gezdirirken kitabı gördüm. Fırlatıp atmak istedi canım, sonra dokunmamaya karar verdim.
Kağıt kalemi alıp ona sorular sordum. Düzgünce yazdım ama iletişim kurarak nazik olursam herşey yoluna girer sanıyordum. Önce kendi adımı yazdım sonra ona adını sordum. Önce kendi memleketimi yazdım sonra onun memleketini sordum. Böyle böyle üç beş soru olmuştu. En sonuna da bilmiyorum yazıp neden burda tutulduğumu bilmek istediğimi söyledim en azından buna hakkım olmalıydı. Yazdığım kağıdı ve kalemi güzelce halının yakınına bırakıp tekrar uyumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK BİR KADININ ANILARI by sealater
Romanceİslamla yoğrulmuş bir adam ve batının kucağında büyümüş bir kadın. Adam, kadını kendisi için işlemeye başladığında aralarındaki her ne ise garip bir hal almaya başlar. Adamın kız üzerinde egemenlik kurması acaba ne kadar doğrudur? İyi okumalar.