Başlangıç "Buluşma."

5.2K 410 156
                                    


Yorum sınırı:100

Hava oldukça karanlıktı. Ay güneşten aldığı ışığı dünyaya yansıtıyor pencereden bakan insanlara güzel bir manzara sağlıyordu.

Bu sırada Jimin uyuyordu. Beyazlarla döşenmiş, yatağının etrafı beyaz tüllerle kaplı vita huzurlu bir uykudaydı. Odası tamamen kendi feromonlarıyla dolmuştu.

Huzurlu olduğunu belli eden feromonları.

Birkaç dakika sonrasında işler tamamen değişti. Huzurlu feromonlar yerini huzursuz ve ekşi feromonlara bıraktı. Jimin yatağında rahatsızca kıpırdandı ve gözlerini araladı.

Kurdunun içinde acıyla onu uyarması kendisini endişelendirmişti. Mavi gözleri tedirgince odada dolaştı. Kurdu bir şeye ulaşmak istiyor gibi sürekli onu baskılamaya çalışıyordu. Sanki gitmem gerekiyor der gibiydi.

Jimin kurdunun duygularına her zaman kulak vermiş bundan da hiç pişman olmamıştı. Mavi gözlerine mor rengi karışmaya başladığında ayağa kalktı ve saten şortuna aldırmadan üstüne ince tül bir sabahlık geçirdi.

Odanın kapısını yavaşça açtığında mavi gözleri korkak bir şekilde koridora bakındı. Kimse yoktu. Odadan çıktığında kapıyı kilitledi ve anahtarı çıkardığı kolyesinden geçirip kolyesini geri taktı.

Bu gece biri ona bakmaya gelirse onları sabaha kadar oyalardı. Koridorda ilerlerken feromonlarını tamamen örtmeye çalıştı. Kurdunun onu yönlendirmesine izin veriyordu. Bahçeden de çıkıp krallığın topraklarından uzaklaşmaya başlarken de düşündüğü bir şey yoktu.

Eğer ailesi vita oğullarının dışarıya çıktığını öğrenirlerse bunun sonuçlarının çok ağır olacağını Jimin zaten biliyordu. Küçüklükten beri bir sarayda büyütülmüş gerekmedikçe dışarı çıkartılmamıştı vita. Feromonları öylesine güzel öylesine cezbediciydi ki diğer alfalardan korunması için böyle bir yol seçilmişti.

Her ne kadar Jimin artık yirmi yaşında bir yetişkin olsa da Park ailesi onu hala minik bebekleri gibi görüyor üstüne titriyordu. Diğer krallıkların ise Jimin'den haberi yoktu. Çünkü o Park ailesinin gizlenmiş çocuğuydu.

Jimin krallıktan epey uzaklaştığında karanlık onu her ne kadar korkutuyor olsa da kurdu onu götürdüğü yere bir o kadar emin götürüyordu. Jimin şelalenin sesini duyduğunda hayranlıkla suya baktı. Daha önce böyle bir şey görmemişti. Elini suya uzattığında arkasında duyduğu kokuyla yavaşça arkasını döndü.

İkili birbirlerine bakarken gözleri kontrolü kurtlarına bıraktıklarını belli eden bir şekilde mor ve yeşil rengini almıştı. Delta birkaç adımda vitanın yanına ulaştı. "Tanrım..." diye mırıldandı. Gözleri baştan aşağı ona bakan vitayı taradı.

Jungkook'ta aynı Jimin gibi ne olduğunu anlamadan uyanmış kendini burada bulmuştu. Havayı kokladığında onun feromonlarını tamamen hissetti. "Vita..." diye mırıldandı bu sefer.

İnanamıyordu. Vitaların neslinin tükendiğini düşünüyordu ve bu yüzden aldığı koku bir rüyasının parçası mı diye düşünmeye başlamıştı. Kurdu içinde mutlulukla konuştu.

O bir vita.

O bizim eşimiz.

Deltalar vitalarla eşlenirdi. Elbette istese bir omegayı mühürleyebilir ve kendisi için birçok bebek isteyebilirdi ama bilirsiniz o bir deltaydı ve içindeki kurt bir omega değil vita istiyordu.

Eli tereddüt etmeden vitanın yanağına gitti. Onu hissetmek istiyordu. Vitanın gözleri yavaşça kapandı. Kendisini gelen dokunuşlara teslim etti. Onun kim olduğunu biliyordu.

Jeon krallığının kralı Jeon Jungkook. Delta bir kraldı. Ailesi onu bu konuda sıkıca uyarmıştı. 'Sakın Jeon ile göz göze bile gelme. O bir delta ve seni almak isteyecektir.' Bu yüzden Jeon krallığı ile yapılan toplantı zamanları Jimin zorla bastırıcı kullanır ve odasına kapatılırdı.

Buna zaten alışıktı. Yine de o her zaman deltanın varlığını biliyordu ve içgüdüsel olarak ona ulaşmak istiyordu. O gün gelmişti. Birbirleri için yaratılan iki tür şu an yan yanalardı. Kader yeniden çizildiğinde Jungkook onun yüzüne bakmaya devam ederken fısıldadı. "Bunca zaman..." yutkundu. "Bunca zaman seni nasıl bulamadım?"

Kendisine kızdı. Eşi bir yerlerde onu bekliyordu ve Jungkook onun için uğraşmamıştı bile. Biliyordu. Karşısındaki vitaydı işte onun eşi.

"Delta..."  Jimin başka bir şey diyecek güç bulamadı kendinde. Şu an öyle bir durumdaydı ki sanki hep olması gereken yerdeydi. Yuvasında gibi hissediyordu. Üstelik deltayla karşılaşalı sadece birkaç dakika oluyordu ve buna rağmen hiçbir şey bu kadar doğru hissettirmemişti.

Vita tüm varlığı buna bağlıymış gibi deltaya olduğunu gösterdiği için çok mutluydu. Güneş yeni yeni doğmaya başladığında Jimin tedirgince gözlerini açtı. "Eve gitmeliyim." Dediğinde delta bulundukları durumun büyüsünden çıkmış gibiydi.

"Hayır, hayır gidemezsin. Senin yerin benim yanım." Deltası konuştuğunda eşinin gideceğini duyduğunda çok üzülmüştü. Hem onu bunca zaman bulamamıştı. Nerede olduğunu bile bilmiyordu. "Eve gitmeliyim. Beni bulacağını biliyorum delta." Jimin geri çekildiğinde Jungkook boşluğa düşmüş gibi hissetti.

"Seni nasıl bulacağım?" Jimin gülümsedi. "Park krallığı. Ben bir prensim." Diyerek kendini tanıttı Jimin. Sonra daha fazla beklemeden çıplak ayaklarıyla koşarak oradan ayrıldı. "Senin için geleceğim vitam."

Vitasını bulmuşken bırakacak değildi. Hem onu kandırıp dünyada bir vita olmadığını söyleyen herkesten hesap soracaktı.

Park krallığının demek Namjoon dışında bir prensi vardı. Saklanan prens bir vitaydı...

Onun eşiydi.

Bir süre şelalenin orada kaldı. Bu sürede kendine kızmakla meşguldü. Onu bu saatte ormanda tek başına hangi akılda bırakmış kendisinin gitmesine izin vermişti ki?

 Onu bu saatte ormanda tek başına hangi akılda bırakmış kendisinin gitmesine izin vermişti ki?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Heat'in final verdiği (yani vereceği) için salıyoruz bir taslağı daha çat

Kurgu hakkında ilk fikriniz?

Sevdim sizi
Öptüm sizi

Secret - jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin