12. Bölüm "Bu bir sır."

1.2K 148 26
                                    

Yorum sınırı:100

Flashback

Prenses büyücünün yanında elleri dizlerinin üstünde onun konuşmak için kendisine izin vermesini bekliyordu. "Sorun nedir prenses?" Jennie konuşmadan önce dudaklarını ıslattı.

"Delta ve vitalar hakkında yeterince bilgiye sahip misiniz?" Büyücü güldü. "Ben her şey hakkında yeterince bilgiye sahibim efendim." Jennie duvardaki yazılarda gözünü kestirdi. "Vitanın olmadığı bir dünyada delta olabilir mi?" Büyücü güldü.

"Böyle bir şey mümkün değil prenses. Delta ve vita tanrı tarafından çift olarak yaratılır. Deltanın olduğu bir dünyada vita mutlaka vardır." Prenses meraklı bir şekilde saçını alnından çekti. "Peki deltanın başka bir eşi olursa? Bir omega mesela." Büyücü tehlikeli bir şekilde güldü.

"Vita bir gün ortaya çıkarsa." Prensesin yüzüne yaklaştı. "Omegayı öldürüp deltasının kendisinin olmasını sağlar. Ruh eşleri ayrılmaz prenses, mühür her şey değildir. Kurtlar büyük bir etken." Prenses yutkundu. Onun ses tonu kendisini korkutmuştu.

"Anladım. Lütfen bu aramızda kalsın." Jennie eteğine dikkat ederek olduğu yerden kalktı. Büyücü ise arkasından bakarken dudağından dökülen büyüleri kimsenin duyamayacağı şekilde fısıldadı.

Flashback end

"Aman allahım!" Kraliçe aldığı haberlerle elini başına koydu. Jeon ile kızını evlendirmeyi aklına koymuştu. Bir anda ortaya çıkan bu vita da neyin nesiydi? "Bana Jennie'yi çağırın."

Jennie annesinin yanına geldiğinde onun gerginliğinden haberi aldığını anlamıştı. Yutkunarak diyeceklerini bekledi. "Yıllardır bunun için uğraşıyorum! Aptal bir vitanın emeğimi mahvetmesi için mi bu kadar çabaladım yani?" Sinirle soluyordu kraliçe. Prenses onun yanına oturdu. "Ortada bir vita varsa benim deltayla olmam mümkün değil kraliçem. Lütfen artık zorlamayalım kendimizi." Kraliçe onu kendinden uzaklaştırdı. "Ne dediğini kulağın duyuyor mu senin?! Sen Jeon'la evlenceksin! Duydun mu beni? İstesen de istemesen de. Şimdi defol karşımdan. Nankör oldun bir de! Sana iyi bir hayat sunmak için uğraşıyorum!" Jennie daha fazla onu dinlemek istemediğinden yanından hızlı hızlı ayrıldı.

Kraliçe yanında emir bekleyen sağ koluna baktı. "Onu herkesten önce ben bulacağım. Ne gerekiyorsa yapın ve onu bulun. Jeon'dan önce ona ben ulaşacağım."

——

Jimin dizlerinin üstüne düştüğünde Hoseok ona hayal kırıklığıyla baktı. "Bu kadar yeter." Jimin kendini çimenlerin üstüne bıraktı. Yattığı yerde gözlerini kapatıp  soluklanmaya başladı. "Tahmin ettiğimden daha zayıfsın." Hoseok çimene oturdu. "Benim anlamadığım yapma hırsın bile yok." Jimin gözlerini açtı. "Nasıl yok? Yapıyorum ya işte." Hoseok samimiyetten uzak bir şekilde güldü. "Sen buna çabalamak mı diyorsun? Kusura bakma ama her işinin başkaları tarafından yapılmasına o kadar alışmışsın ki kendin ancak bu kadarını yapıyorsun." Jimin oturur pozisyona geldi.

"Ne diye böyle konuşuyorsun şimdi?" Hoseok ayağa kalktı ve yürümeye başlarken "Türün için çok güçsüzsün." Dedi ve birkaç büyü mırıldandı. Mırıldandığı büyülerle beraber Jimin onun peşinden sürüklenmeye başladı. "Bugünlük bu kadar yeter. Eve dönelim." Jimin ise buna ses çıkarmadı.

——-

Jungkook bir gündür odasından dışarı çıkmamıştı. Bu süreçte hala Jimin'i aratmakla ilgileniyordu ama işler düne göre biraz daha yavaşlamıştı. Taehyung hızla içeri girdiğinde kalemini onun aksine sakin bir şekilde masaya bıraktı.

"Senin amacın ne?!" Kaşlarını kaldırdı Jungkook. "Nasıl yani?" Dedi sakinliğini koruyan sesle. Taehyung elini başına koydu. "Gerçekten aklını kaçırmış olmalısın." Kendisine boş boş bakan bedene yürüdü. "Onun hayatını riske attıktan sonra geçmiş burada öylece oturuyor musun!? Ya şu an canını yakıyorlarsa? Hiç mi düşünmüyorsun?" Kapı çalmadan açıldığında içeri giren prensesle derin bir soluk aldı Taehyung. Prensese son kez bakıp aceleyle odadan çıktığında prensesin bakışları onu takip etti.

Jungkook son kez giden kardeşinin ardından baktıktan sonra prensese döndü. "Buyrun prenses. Ayakta kalmayın." Prenses oturduktan sonra avuç içlerini elbisesine sildi. Aceleci ve tedirgin bir hali vardı. "Bay Jeon yani kral Jeon size bir şey söylemek istiyorum." Jungkook tam söze girecekken onun lafını böldü. "Ama aileme bunu anlatmamak şartıyla." Jungkook ağır ağır başını aşağı yukarı salladı. "Elbette. Dediğiniz her şey aramızda kalacak prenses."

Flashback:

Jennie kraliçenin elinden tutmuş onun adımlarına yetişmeye çalışıyordu. Henüz sekiz yaşında olmasına rağmen beden olarak daha küçük ama çok tatlı bir kızdı. Kraliçe Jeon onu gerçekten severdi. Kendisiyle bol bol vakit geçirir ve sohbet ederdi. Haliyle Jennie onu çok seviyordu.

Şimdi ise hepsi birlikte Park krallığına gelmişti. Jennie ciddi konuşmaların arasında sıkıldığı için kraliçe onu dışarı çıkarmak istemişti. Çok sıkılan Jennie ise anında bu teklifi kabul etti.

"Gerçekten çok sıkılmıştım." Kraliçe onun bu dediğine güldü. "Anladım onu prenses." Jennie üzgün bir ifadeyle "Ama anne anlamadı." Dedi. Kraliçe durup onun boyuna eğildi ve yanağına öpücük bıraktı. "Annen şu an işle ilgili konuşuyor. Yoksa elbette çok iyi anlardı." Jennie başını olumsuz anlamda salladı. Dudakları büküktü. "Annem beni hiçbir zaman anlamadı. Siz beni her zaman anlıyorsunuz." Kraliçe yeniden kalktığında "Jungkook'u seviyor musun?" Diye sordu. Jennie bir süre düşündü. "Seviyorum ama o çok korkutucu. Taehyung çok tatlı. Benimle ilgileniyor. Onunla evleneceğim." Kraliçe güldü.

"Eğer o da isterse onunla evlenebilirsin." Sonra düşündü. "Peki beni seviyor musun?" Küçük kız hiç düşünmeden ona sarıldı. "Çok seviyorum!" Kraliçe onun sarılmasına karşılık verdi. "Peki benim için bir sır saklayabilir misin? Ama annene bile söylemek yok." Küçük kız başını salladı. "Yok." Dedi. "O zaman sana Jungkook'un eşini göstereceğim." Küçük kızın gözleri büyüdü. "Onun eşi burada mı?" Kraliçe başını salladı. "Burada."

Bahçenin arka tarafına geldiklerinde her zamanki gibi çiçeklerle uğraşan minik çocuğu gördü kraliçe. "Bak, bu o." Jennie merakla çiçeklerin ortasına oturmuş çocuğa baktı. Kokusu farklıydı. Bir omega gibi ya da bir alfa gibi değildi. "Neden yanımıza gelmiyor?" Kraliçe gözlerini prensesten vitaya çevirdi.

"Çünkü o daha sizin kadar büyümedi. Büyüklerden biraz korkuyor." Jennie ellerini çırptı. "Jungkook'u buraya çağıralım. Onu ikna edebilir!" Jennie tam koşmaya başlayacaktı ki kraliçe tarafından durduruldu. "Unuttun mu? Bu bir sır. Sana güveniyorum. Eğer bir gün bana bir şey olursa Jungkook'u buraya getireceksin. Ona onu göstereceksin. Tamam mı?" Jennie başını sallayıp son kez küçük çocuğa baktı. "O da Jungkook ile evlenecek." Kraliçe gülümseyerek başını salladı ve onun saçını okşadı. "Evet meleğim."

Flashback end.

"Çok küçüktüm Jungkook. Gerçekten hatırlamıyordum. Ama siz bir vita olduğunu ve onun Park soyundan olduğunu dediğinizde aklıma geldi. Gerçekten senden saklamak gibi bir niyetim yoktu. Annem her ne kadar bizi evlendirmek istese de benim öyle bir niyetim yok. Lütfen beni annemle yargılama."

Aşktannn oğlummmm bi hoş sağım solum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşktannn oğlummmm bi hoş sağım solum

Nereye gidiyo lan bu işin sonu ben bile karıştırdım. PEMXĞWMĞXSLĞDLS

Neyse sizce Jennie oyun mu kuruyo samimi mi

Secret - jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin