•4•

17 1 0
                                    

Şaşkınlığım söylediklerinden sonra iki katı artmışsa da renk vermemeye çalıştım. Bade kapının yanındaki kitaplığa dayanmış bana soru soran gözlerle bakıyordu. Birden nerden çıktığını anlayamadığım teklifi kabul etmek istediysem de yapamazdım.
"Olmaz Bade." Dedim tekrar önümdeki Levent Özdağ sicilini incelemeye dönerken.
Bade'nin suratını ekşittiğini görebiliyordum. Elleri arkasında yavaş adımlarla yanıma doğru geldi. Genelde masanın önünde dururdu. Ama bu sefer durmadı ve bir anda yanı başımda buldum kendisini.
"Şüpheliniz mi?" Dedi dosyaya bakarken.
"Evet."
"Hm." Eğilerek adamın fotoğrafına yakından baktı. Nefesi kulağımı gıdıklıyordu.
Levent Özdağ 34 yaşında bir grafik tasarımcıydı. Aynı zamanda ikinci üniversitesini okuyordu ve bölümü hukuktu.
"Enteresan bir kombo." Dedi Bade. Büyük ihtimalle meslek seçimi arasındaki uçuruma istinaden söylemişti ki gerçekten enteresandı. Fiziksel olarak oldukça iri yarı bir adama benziyordu fotoğrafta. Boynundan içeriye doğru uzaya dövmesinin bir kısmı görünüyordu. Keldi ama kendi seçimi olsa gerek tıraşlı olduğu belli oluyordu. Turuncu bakır arası sakalları oldukça uzundu. Sağ kulağındaki küpe sarkık duruyordu.
"Adam tam benim tipim."
"Ne?" Bade'ye şaşkınlık ve kızgınlık arası bir ifadeyle baktım. Nasıl böyle serseri tipli birinden hoşlanabilirdi.
"Takılıyorum ." Kıkırdayarak omzuma vurdu yavaşça.
"Takılmasan da şaşırmazdım gerçi herif garip duruyor sen de garipsin."
"Neymiş garip olan?" Elleri paltosunun cebinde , meydan okur gibi kafasını bana yaklaştırdığında sandalyeme tamamen yaslanmak zorunda kaldım.
"Karakterin."
"İnsanlar anlayamadıkları şeyleri garip olarak nitelendirmekte oldukça ustalar."
"Ben seni anladığımı düşünüyorum."
"Benden böyle kaçarken nasıl anlayabilirsiniz sayın başkomiser Erkan."
Yüzünü biraz daha yaklaştırırken daha fazla geri çekilecek alan kalmamıştı benim için. Benimle bu şekilde oynamayı seviyordu. Ama nereye kadar geriye çekecektim kendimi?
"Senden kaçmıyorum Bade." Diyerek ayağa kalkmaya çalıştım ama omzumdan iterek tekrar oturttu beni.
"İfade almaya gitmem gerek."
"Henüz adamınız gelmemiş yolda polisler konuşurken duydum." Dedi bilmiş bir ifadeyle.
"Neden beni görmezden geliyorsun?"
"Sürekli yanı başımdayken nasıl görmezden gelebilirim seni?"
"Şikayetçi misin?" Nasıl şikayet edebilirdim ki. Dalgalı gür saçlarından güzel bir şampuan kokusu geliyordu, bir anlığına dikkatim dağıldı.
"Değilim." Dedim tam gözlerinin içine bakarak. Her zaman o cüretkar olacak diye bir kural yoktu.
"O zaman neden çoğu zaman beni reddediyorsun?" Omzuma uzanara bir iki saç parçasını aldı.
"Reddetmiyorum, meşgul oluyorum."
"Beni arkadaşın olarak görmeni istiyorum Erkan." Dedi birden ciddileşip doğrularak. Bende bunu istemiyordum. Onunla arkadaş olarak yapabilir miydim ondan bile emin değildim.
"Bende onu istemiyorum. Şimdi izninle." Dedim çekilmesini fırsat bilip yerimden kalkarak.
Oflayarak kalktığım sandalyeye oturup bıraktığım dosyaya baktı. Bense askıdan ceketimi almış çıkmaya hazırlanıyordum. 'Neden seninle normal bir iş arkadaşı ilişkimiz olamıyor Bade? Niye bu kadar çekici olmak zorundasın?'
Hayatımdan birkaç kadın gelip geçmişti. Sevgililerim, uzun süreli veya tek gecelik ilişkilerim olmuştu. Bunlar çok değildi elbette ama sonuçta olmuştu. Yine de kimse bende onun uyandırdığı hisleri uyandıramıyordu.
Kafasını hafifçe yana eğerek yarım ağız gülümsedi. Dizlerine dayanıp kalkarken yüzüme bakmadan çantasını alıp kapıya yöneldi. Sanırım sabrını taşıran bir şey söylemiştim. Tek kelime etmeden kapıdan çıkarken kitaplığın camından yüzünün yansımasını gördüm. Hem sinirli hem kendimden emin duruyordu.

"Neden burda olduğunuzu biliyor musunuz?" Dedim sorgu odasında beni bekleyen Levent'e.
Hayır anlamında başını salladı.
"Sizi dün gece Yağmur'un evine girerken gören tanıklar var. Cinayetten sorgulanıyorsunuz."
Boş atıp dolu tutmaya çalışıyordum. Ertuğrul da yanımdaydı. Genelde ifadelerde iyi polis kötü polis taktiğini uygulardık.
"Yanlışınız olsa gerek." Dedi şüphelimiz sakince " Ben dün gece bir kadın arkadaşımla geçirdim geceyi. İsterseniz ismini ve numarasını verebilirim."
Onaylayarak not defterini ona doğru kaydırdım. Doğru tahmin etmiştim. Levent devasa bir adamdı. Sıkı vücut çalıştığı çok aşikardı ve istese beni bile tek yumrukla yere serebilecek gibi duruyordu; bir genç kızın, karşısında şansı bile olamazdı.
"Yağmurla bir münasebetiniz varmış." Dedim kinayeyle. Neyden bahsettiğimi anlamış olacak gülümsedi.
"Varmış demek doğru olmaz hiçbir şey yaşanmadı. Oldukça zor bir insandı."
"Zor muydu, naza mı çekiyordu." Dedim söylediği lafı hatırlayarak. Biraz utanmış olacak ki kafasını eğip göz temasından kaçındı.
"Yalan yok kendisiyle birlikte olmak istedim. Çok güzeldi. Çok akıllı bir tavrı vardı. Beni kendisine çekiyordu. Çeşitli yollar denedim onu kazanmak için ama benle sadece bir kez tartışmaya girdi ve ondan sonra Yağmur'u hiç rahatsız etmedim."
"Yağmur'un evine girip çıkan insanlar gördünüz mü, tanıdık olmayan yüzler? Ya da yağmur evde yokken gelen giden tipler?"
Düşünür gibi çenesini kaşıdı.
"Hatırlamıyorum ama bir kez şüpheli bir şey olmuştu. Bir iş görüşmesinden gelirken oturduğum kata çıkıyorken birden hızlı ayak sesleri duydum. Yağmurun kapısının önünde kapüşonlu biri vardı. O an yukarıdan mı indi yoksa Yağmur'un kapısını zorluyordu da benim ayak seslerimi duyunca mı panikledi anlamadım ama göz hizama girer girmez aceleyle binadan çıktı."
Ertuğrul'la birbirimize baktık. Yeterince şüpheli bir davranıştı, asıl sorun biz bu cinsiyeti bile belli olmayan kişiyi nasıl bulabilirdik?
"Bu ne zaman oldu? Yağmur'a söylediniz mi?" Dedi Ertuğrul sakin ses tonuyla.
"Tabi ki söyledim." Dedi Levent hayretle. Bu da soru mu der gibiydi.
"Yaklaşık 2 hafta önce oldu. Hemen kapısını kontrol ettim açılmış gibi durmuyordu. Çizik bile yoktu. Yağmur'a da şüphelendiğimi ve pencerelere kilit taktırması gerektiğini söyledim. Eski bir bina hiçbir şey pek güven vermiyor. Pencereler de Nuh kavminden kalma kaydırmalı. Herneyse ben söyledim söylemesine ama pek oralı olmadı."
"Anlıyorum." Dedim not defterime söylediklerini karalarken.
Birlikte olduğunu söylediği kadının numarasını ve ismini Ertuğrul'a verip kontrol ettirmesini istedim.
Levent'i de biraz emniyette misafir edecektik. Hala kızın tırnaklarındaki deriye DNA kontrolü gerekiyordu. Levent sorun çıkarmadı ve kalacağını söyledi. Görüntüsündeki anarşistliğin yanı sıra oldukça sakin ve geçimi kolay birine benziyordu.

0 NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin