11'sen prensessin ben köleyim hıağ!

287 29 64
                                    

"Gözlerim! Amına koyayım bir durun iki dal yakıp gideceğiz!"

"Jungkook yeter ama her öpüşmemizde yakalıyorsunuz siz de!"

"Kardeşim hadi sigara bağımlılık, siz her dakika öpüşüyorsunuz!"

"O da bağımlılık. Baksana şu bal dudaklara nasıl öpmeyeyim ya da bakma gözünü oynarım. Gel Jisung'um benim, odaya gidelim."

Söylene söylene giden Minsung ikilisine gülüp Jungkook'un sigara vermesini bekliyordum. Tamam beleşci falandık ama ortak olup parasının yarısını ben versem iyi olacaktı artık. Buraya geleli bir buçuk hafta olmuştu. Birbirimize iyice alışmıştık. Sınırları çizip o gece olmamış gibi devam ediyorduk. Fakat içimde bir yerlerde nasıl bu kadar çabuk atlattık düşüncesi dönmüyor değildi. Yani... Hadi ama hala sigarayı içerkenki hali yüzünden karnıma kramplar giriyordu. Gerçekten onun için bu kadar kolay atlatacağı biri miydim?

"Pişt daldın yine, çek bir duman bunu tadan aklını kaybedecek ey,"

"Harmanım içmedim on gündür bu durum beni mahvedecek ey,"

"Senin her türün ayrı bir zevk,"

"Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane,"

Parmağını saçıma dolayıp şarkıyı bitirince zort diye kaldım.

"Seni istiyorum yanımda her gün bu durum beni mahvedecek."

Lanet olsun. Böyle arada flörtöz de davranıyordu işte. Ne yapacağımı da bilmediğim için hep apışıp kalıyordum.

"Haha, ne dinlerdim bu şarkıyı. Sarıyordu ama kabul et."

Lafı değiştirme sanatı.

"Baya sarıyordu."

Sigarayı alıp dudaklarımın arasına koyduğumda bekletmeden çakmağı yakıp bana uzattı. Artık bu alışkanlık yapmıştı. En son ne zaman kendi sigaramı yaktığımı hatırlamıyorum bile.

"Sana bir şey diyeceğim. Sigarayı nereden nasıl alıyorsun bilmiyorum ama ben de artık ortak olmak istiyorum."

Anlamaz bir şekilde sırtını kapının yanındaki duvara yasladı ve bana döndü.

"Ortak oluyorsun zaten."

"Öyle değil, para açısından."

Parmağı ile alnıma fiske vurup sigarasından derin bir duman çekti.

"Ne saçmalıyorsun sen? İstemesem vermem neden senden para alayım, bir daha açma mevzusunu."

Göz devirip ben de sırtımı duvara yasladım.

"Dört gün sonra kamp bitiyor. Daha önce konuşma fırsatı bulamamıştık sen nerede oturuyorsun normalde?"

"Busan, hatta Busan Güzel Sanatlarda son senemdeyim."

Siktir ne?

"Lan bunu şimdi mi söylüyorsun!? Ben de orada okuyorum? Niye seni hiç görmedim. Tüm son sınırları tanırım ayrıca ben. Şaka yapmıyorsun değil mi?"

Gülüp bana döndü. İMDAT. Çok korkutucu gülüyordu.

"Seni daha önceden tanıyorum ben. Korkma sapık ve röntgenci değilim. Geçen sene nakil aldırdım. Karantina yüzünden sen beni hiç bilmiyorsun tabii ama ben seni biliyorum."

"Sen ciddisin... E biz kamptan sonra da görüşürüz o zaman,"

"Sen bir sevindin mi noldu yanakların da kızardı. Yoongi?"

Kampta olmaz diyip duruyordum herif bizim okuldan çıkmıştı. Tüpnük pikinde asla kim olduğunu tam olarak ifşalamamıştım belki de Jimin ve Taehyung tanıyor bile olabilirdi şuan. Acilen çocuklarla konuşmalıyım. Kırmızı alarm. Gelecekteki eniştelerini sadece yaz aşkı olarak bilmemeleri lazımdı.

koy gote gitsin | yoonkook [✓]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin