Aycan Dağdevren güncesinden;Her şeyin değişip insanların zihniyetlerinin değişmemesi öldürüyor beni. Sanki herkes aklını bir kutuda saklıyor ve onlara dışarıdan harika sunulan gösterişli kafeslerine giriyor gibiler, halbuki görmüyorlar. Ellerindeki anahtarları açsalar o kutuyu; gözlerine inmiş perdeyi, o zihniyeti kaldırsalar görecekler aslında o gösterişin altında yatan karanlık duvarları, rahatlığın verdiği zindanı, sorgulamamanın getirdiği kafesi.. soruyorum sizlere bir kuş nasıl bilerek uçmayı istemez ki? Neden bile bile girer ki bir kafese? Nefen görmez uçmanın getirdiği özgürlüğü, mutluluğu? Aslında istedikleri güzelliklerin inanamayacak kadar fazlasını göreceklerini neden bilmek istemez?
Düşünmek, sorgulamak; zihniyet gözlüklerini çıkartıp dünya ya kendi özgür gözlükleriyle bakmak.
inanın bana, kuşların akılları olsa insanlara insanlığı öğretebilirdi.
Çünkü en azından onlar uçmayı biliyor düşünmeyen insanlar uçmaktan kat ve kat fazlasını yapabilecekleri halde altından kafeslerinde özgür olduklarını sanıyorlar.
Zihniyet zincirlerinimizi kırmadığımız sürece dünyanın bütün mücevherlerinden yapılmış harikulade bir kafeste olsa adı üstünde bir kafestir o.
Kendim için çok savaşmış olsamda.. Bende günün sonunda bir kuş değilim, Uçamıyorum özgürce..
Uçamadım da zaten.
Ala Defne Yiğit'in anlatımından;
Hayat bazen acı.
Acıların içinde bazen kıvranabilirsiniz.
Ama bazende, karşınızda acıların en çoğu olsa bile o beden kıvranmazAycan'ın bedeni kıvranmıyordu.
Öylece hepimizin karşısında duruyordu.Ceyda'nın arkadaşıydı o. Ceyda onu sevmezdi ama o, Ceyda'yı çok severdi.
Barda çalışsak bile, yorulsak bile; Aycan bizi eğlendirmeyi her zaman bilirdi.
Ben Aycan'ı kere Dayı'nın evine de davet etmiş olsam bile o eve girmek yerine evin yanında olan parka gitmiş, orda öylece sallandıktan sonra gitmişti.
Ceyda sessizce kıpırdamayan bedenin yanana eğildi. Öylece Aycan'ın yüzüne dokunuyordu şuan.
"Biri onu mahvetmiş" dedi Furkan, Aycan'ın vücudunda ki pençe izlerine bakarak. Oda Ceyda gibi eğilmişti ve Aycan'ın özel bölgelerini kulübede bulduğu bir bez ile kapatmıştı. Pençe izleri onu mahvetsede Furkan hiçbir şey olmamış gibi davranmayı tercih etmiş, üstüne bez örtmüştü.
Derin bir iç çekip kulübeden çıkmak istesem bile Deniz önümü kesmiş ve çıkmama izin vermemişti. Onu tanıdığımı biliyordu. Aycan'ı barda çalışırken gördüğü, hatta konuştuğu bile olmuştu.
"Onun hakkında bir şey bildiğim yok." Dedim Deniz'e karşı ama hepsi beni duymuştu.
Furkan ayağa kalkmış ve kulübeden hepimizden önce çıkmıştı. Ona ne olduğunu bilmiyordum ama üzüldüğünü hepimizden çok daha belli ediyordu.
"O iyi değil," dedi Ceyda ayağa kalkarak. Aycan'ın bedenine öylece bakıyordu ve gözlerinden yaşlar düşüyordu. "En iyisi onu burdan götürmek" dedi ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR'DEN SARMAŞIKLAR
Teen FictionBir kız çocuğu.. Karşısında yosun gibi sarmaşıklar görmek istesede karşısı demir benzeri zincirlerle doluydu.. Elleri zincirliydi. Kabuk bağlamıştı. Onun adı Ala'ydı. Ala Defne..Göz kapakları ağrısa bile belli etmeyen, belli etmeyerek acısını yaşaya...