gittin eve gelmiyorsun bebeğim. evden kokun silinmek üzre. minho hyunga sordum. bardaki personel odasında kalıyormuşsun tüm gün ise ne bok yediğin belli olmayan o yerlerde sürtüyormuşsun. ben senden bunu istemedim bebeğim. ben senden gel birlikte tekrar olalım dedim zaten biten herhangi birşeyde yoktu. chan ben seni beni orda bırakırkende sevdim, beni geceleri öperken beni sevdiğini derkende sevdim. ben senden soğumayı da istemedim ben bizsiz bi hayat dilemedim. ben her zaman seni sevdim. sen beni her zaman sevdin. canımı yaksanda sorun yoktu benim yara bandım yine sendin. lanet olsun keşke kavgalarımızı biraz daha körüklemek yerine seni sevdiğimi söyleyip sesimi kesseydim. gel lütfen uyuyamıyorum geceleri. sende uyuyamazsın ki bensiz. hastalığın tekrarlamıştır senin. sen bensiz uyuyamazsın sevgilim. ben sensiz nefes alamam sen bensiz sen olamazsın.
seni seviyorum. gel bana. gel kollarıma her ne olursa olsun burdayım. unutalım herşeyi yok sayalım güzelim de. demen yeter ben gelirim. gel eve bebeğim.2019.07.21
elleri titreye titreye ufacık odada, yatak ile bitişik olan komidinin üzerine bıraktığı zarfın üzerine adını yazdı. 'biricik sevgilin felix..'
yine elleri titreye titreye açarken kapıyı nefes aldığını hissederken uzun holden gelen adım sesleri ile kapıyı kapatıp iyice komidinin duvar yanına çöktü. üzerine giydiği siyah kabanı, chan gittiğinden beri siyah olan saçları ile fark edilmesi zordu. hayli zordu. kapı yavaşça açılmıştı gelen kişinin hemen yanındaki lambaderi açmaması için içinden tanrıya dua etmeye başlamıştı.
gözlerini kapatmış dizlerini iyice kendine çekmiş kollarını dizlerine sarmış bedene tanrı yine istediğini vermemişti tıpkı chanı vermediği gibi bu seferde umduğu gibi olmak yerine lambader açılmış ve karşısındaki kişiye bakmaya korkar halde kendini sallamaya başlarken titreyen sesiyle konuştu
'b-brak beni za-zarar verme ban-na'
felix kendini ileri geri hareket ettirirken olduğu yerde dahada küçülmüştü. karşısında kim var bilmiyordu bilmekte istemiyordu. karşısındaki beden tek dizi üzerine çöktü ve bir elini siyah saçlara daldırdı. felix hareketlerini durdururken o elin kime ait olduğunu anlamıştı. gözleri ona ihanet edip akarken yüzünü hafifçe kaldırdı. saçlarındaki eller yavaşça çillerinin parladığı yanağa geldi. orayı okşadı.
"minho söyledi değil mi?"
felix kafa salladı. ikiside konuşucak hiçbir kelime bulamazlarken felix ellerini serbest bırakıp karşısında tek dizi üzerine çoken bedene hızla atlamıştı. boynuna kollarını sıkça saran siyah saçlı boynuna sarıldığı siyah saçlıyı devirirken üstüne düşmüştü. chanın büyük elleri otomatik olarak felixin beline dolandı. sıkıca sardı bırakmak istemez gibi. felix boynunda ağlarken chan yüzünü felixin boynuna gömüp derin nefesler alarak hafif hafif göz yaşlarını damlattı. ikiside birbirine ayrılmadan öylece felixin sakinleşmesini beklediler. sakinleşen felix ile chan yatağa kalktı.
chan öyle otururken felix chanın ellerini geriye koyup chanın özlediği kucağına yerleşti. kaşla göz arası aldığı mektubu chana verdi. o ona sarılıyorken chan mektubu okudu. felixin belini iyice kendine çekip sarıldı. felixin boynunu öpüp kokladı. binlerce özür diledi. felix özlediği dudaklara dudaklarını bastırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nisan'ın 2si -chanlix-
Fanfictionchan: bebeğim.. sözümü tuttum. artık mutlusundur umarım.