_Yani bildiğin olta atacaklar ve hangi balık gelirse mi yapacaklardı?
_Evet yani öyle anlatabilirim kolayca.Abim bu sırada kafasını bana yaslamış Oriana'ya bir sürü anlık mesaj atıyordu. Evet gelince benim içimden geçecekti ama olsun, tek görümcesi. Kıyamaz herhalde.
_Ne yani biz şimdi balık mı olduk, dediğinde hafifçe alnına vurmuştum. Sonrasında ikimiz de gülmeye başlamıştık.
_Eğer şeyse ben sadece çevremdekilere karşı çok korumacıyım yani dürtüsel olarak böyle. Özür dilerim rahatsız olduysan.
_Hayır Olivia, önemli değil. Aksine öyle insanlardan kurtarmışsın beni. Ben teşekkür ederim.Bu sırada Rugani ayaklarının dibine kustuğunda ikimizde ayaklarımızı kaldırmıştık.
Dybala homurdanmaya başladığında diğer herkes kahkaha atıyordu.
Sonra De Ligt ile birbirimize bakıp biz de gülmeye başlamıştık.
_Abimi alıp gitsem iyi olacak.
_Ah yapma Olivia, ben çok eğleniyorum, demişti Paulo. Bu sırada eğlendiğini belli edercesine kolunu sallıyordu.De Ligt'a baktığımda sen bilirsin dercesine omuzlarını silkelemişti.
Abime bakınca "Sanki istersen beni taşıyabileceksin sanki. Ben daha kalıyorum" dediğinde onu yalnız bırakmamak için oturmaya devam ettim.
Rovella De Ligt'a peçeteleri top yapıp atmaya başlamıştı. Ben de aynısını Chiesa'ye yapmıştım.
O gülerken Dybala'ya beni tutması gerektiğini söylüyordu. Merih'te bu sırada kendi dilinde şarkı söylemeye başlamıştı sanırsam.
Bir saat kadar sonra artık kalkmamız gerektiğini anlatmaya çalışıyordum abime.
O bir saatte abim beni dansa kaldırmıştı. Sonrasında arkamızdan tüm masa kalkmıştı. Geri oturunca o fark etmeden abimin içkisinden de içmiştim.
En sonunda herkesi kalkmaya ikna ettiğimde abim bana tip tip bakıyordu.
De Ligt'a " Hadi yardım et lütfen bana" demiştim ve abimin bir koluna girmiştim. De Ligt'ta diğer koluna girince gidip ilk hesabı ödemiştik.
Sonrasında hep beraber aşağıya inip arabalara dağılmıştık.
Paulo'yu arka koltuğa bıraktığımızda arabaya yaslanmıştı.
_Uzun geceydi?
_İnan bana hem uzun hem de eğlenceliydi.Güldüğünde ben de tebessüm etmiştim.
_Abimin arabası...
_Yok hayır, zaten Merih getirmişti. Ondan...
_Anladım.Birbirimize bakıyorduk. " Peki o zaman iyi geceler" dediğimde hareket etmeden elini uzatıp sürücü koltuğunu açmıştı. Ben içeri oturduğumda o kapıya kolunu koymuş "Sana da iyi geceler " deyip kapımı kapatmıştı.
Arabayı çalıştırıp eve doğru giderken bir yandan da dikiz aynasından abime bakıyordum.
Yavaşça koltukta doğrulduğunda kafamı bir saniyeliğine ona çevirip "Oriana gelince bana senin yüzünden kızacak." dediğimde. "Önüne bakmazsan kızabilecek birisi kalmayacak." dediğinde suratı buruşturtup dikiz aynasından dil çıkartmıştım.
_Hem konuyu değiştirme en çok sana kızmasını sağlayacağımdan şüphen olmasın, dediğimde koltuğumun arkasına kadar yanaşıp "Hayır, çok acımasızsın. Abinin tarafında olman lazım senin." demişti.
Sadece kafamı iki yana sallamıştım. O ise arkada çocukmuş gibi mızmızlanmaya başlamıştı.
_Ya tamam onu boş ver. Ben yatırdıktan sonra De Ligt ile ne konuştunuz?
_Abi delirdin mi sen? Her yaptığım şeyi sana mı söyleyeceğim ben?
_Evet. Ne oldu? Aşık mı oldun?
_Abi delirdin mi sen. Çocukla iki konuşunca aşık mı oluyorum? Bazen senin kafanın çalışma yapısını algılayamıyorum.
_Bakışlarını gördüm kızım. Ama kimin kardeşi olduğunu unutuyor galiba.
_Bir dakika bir dakika, yani De Ligt ile aramda bir şey olsa onunla beraber olamaz mıyım?
_Evet, sen ne sanıyordun.
_Sen delisin Dyb (Dib diyor gibi düşünün).
_Evet kızım deliyim ben. Kardeşimi güvenmediğim adama teslim edemem.
_Ha yani De Ligt'a güvenmiyorsun?
_Ha yani De Ligt ile aranda bir şey var?
_Gerçekten seninle daha fazla uğraşamam, dediğimde eczaneye yanaşmıştım. (Marketler ve eczaneler birleşik oluyor ya.)"Sana yarın içmen için ilaç ve şimdi içmen içinde kahve alıyorum başka bir şey istiyor musun?" diye sorduğumda kafasını iki yana sallamıştı.
Arabadan inip ellerimi kollarıma sarmıştım. Gece soğuk oluyordu. Ekim'in ortasındaydık.
Hemen içeriye gidip ikimiz içinde filtre kahve aldığımda Dybala sütsüz sevmediği için çeyreğini sütle doldurdum.
Bakalım bununla nasıl ayılacaktı. Neyse kendine gelmesi yeterliydi.
Eczane bölümüne gidip görevli kadından akşamdan kalınca içilebilecek bir ilaç istediğimde bana bir kutu hap vermişti.
Parayı ödeyip çıktığımda Dybala arka koltukta sızmıştı.
Onu uyandırdığımda bana kızmıştı. Eline kahvesini tutuşturduğumda susmuştu.
Arabadan inerken Dybala'nın koluna girmiştim.
Anahtarları yerlerine sokarken "Ori olayı yüzünden bana akşam yemeği borçlusun. Duydun mu beni?" dediğimde kafasını sallıyordu.
Onu dikkatlice merdivenlerden çıkarırken tüm ağırlığını üstüme bırakınca dirseğimi karnına geçirmiştim.
"Şimdi buracıkta bırakırım seni, görürsün sırt ağrısı boyun ağrısı. Antrenmanlarda çekersin her şeyi" dediğimde sırtımı sıvazlayıp tırabzanlardan destek almıştı.
Onu odasına bıraktıktan sonra aşağıya inip mutfağa aldığım ilacı bıraktım.
Benim uykum olmadığı için odama çıkıp ilk üstümü değiştirdim.
Altıma siyah bir eşofman üstüne de abimin getirdiği takım tişörtlerinden birini giymiştim.
Salona geçip televizyondan dizi açtım. Bir saat kadar da öyle takılınca mayışmışım.
Kapıları kilitleyip odama çıktığımda çantamdan telefonumu aldım.
Gelen mesajları kontrol ettiğimde Oriana'dan mesaj vardı. Dybala'nın nasıl olduğunu sormuştu.
Ona iyi olduğunu. Hem kahve verdiğimi, hem de ilaç aldığımı yazmıştım.
Telefonumu şarja takıp vereceği cevabı beklemeden örtünün altına girip yatmıştım.
Dybala kesinlikle istediğim her şeyi yapmalıydı bu gecenin hatırına. Bir kusmuğunu temizlemediğim kalmıştı gerçekten.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
impulsive / de ligt
Fanfiction"Az önce ne oldu öyle?" "İnan bana ben de bilmiyorum." 10.07.2022 De Ligt fanfiction Olayların hiçbiri gerçeği yansıtmaz.