Saat sekize gelirken hava çoktan kararmıştı.
Ben her yeri toplamış bir şekilde salonda oturup telefonumla ilgileniyordum.
Merdivenden adım sesi duymamla kafamı oraya çevirmiştim.
De Ligt yanıma gelene kadar onu izlemiştim.
Yanımdaki yere oturup iki eliyle kafasını arasına aldı.
_Çok şey söyledim mi?
_İnan bana sadece özlediğini söyledin. Seni yatırırken de benden masal okumamı istedin?
_Okudun mu?
_Hayır Matthijs okumadım. Hem önce sen açıkla bakalım neden böylesin? Ben fark etmesem kim bilir şu an ne haldeydin?
_Tamam söz yanıtlarım ama bir soru daha sorabilir miyim?Kafamı iki yana sallayıp (ne yapacağım seninle der gibi) sorabilirsin manasına başımı salladım.
_Neden eve geldin ki? Yani durduk yere gelmiş olamazsın.
_Şöyle ki sabahtan beri sana birkaç mesaj attım ama hiçbiri sana iletilmedi. Sonra bende antrenmana gidip orada mısın diye baktım ama yoktun. Sonrasında da evine geldim ama kimse bana kapıyı açmayınca bir şekilde arka bahçeye girip salının dışarıya açılan kapısından girdim.
_Beni kontrol etmeye mi geldin?
_Evet çünkü seni merak ettim.Bir süre etrafa bakındı. Hala çok fazla içki kokuyordu, üstüne sinmişti kokusu.
Ona bir şeyler oluyordu ve kimseye bahsetmiyordu.
_Saf gibi bakınıyorsun etrafa. Hadi git duşa gir gel. Hem ayılırsın hem de alkol kokusundan kurtulursun. Sonra çorba yaptım, ondan içersin.
_Çorba mı yaptın?
_Gerçekten saf gibisin De Ligt. Hadi git gir duşa.O yukarı çıktıktan sonra ben de mutfağa çorbayı ısıtmaya gittim.
Evde en çok yoğurt çorbası yapabilmek için malzeme olduğundan onu yapmıştım.
Kaselere servis edip De Ligt'ın inmesini beklemeye başladım.
10 dakika sonra mutfaktan içeri girdiğinde mutfak direk nane kokmuştu.
Altına gri eşofman üstüne de siyah tişört giymişti.
_Çok güzel gözüküyor çorba.
_Tadına bak bir.
_E geç sen de hadi.Çorbalarımızı içtikten sonra benim de bitirmemi beklemişti sessizce.
Sonrasında kaseleri alıp bulaşık makinesine yerleştirmişti.
_Hadi gel salona gidelim, dediğinde onu takip etmiştim.
Benim oturduğum koltuğun yanındaki yere oturup bağdaş kurup bana dönmüştü.
Ben de bir dizimi kırıp kendime çekip diğerini altıma almıştım.
Derin nefes alıp konuşmaya başladı.
_Bugün, bugün benim annemin ölüm yıl dönümü. Onu kaybedeli beş yıl oluyor.
_Ben bilmiyordum, başın sağ olsun.
_Yukarıdaki odanın kapısı açıktı en son. Ama kilitlenmiş.
_Evet kapı açıktı ve ben de kapatıp kilitledim.De Ligt kafasını sallarken ayağa kalkmıştı ve elini tutmam için uzatmıştı.
Onu tuttum ve beni yukarı doğru götürmeye başladı.
En sonunda kapının önünde durduğunda kapının kilidini açıp bana döndü.
Sonrasında derin bir nefes alıp kapıyı bana yüzü dönükken açtı.
İçeriye göz gezdirdiğimde hemen karşıda bir koltuk vardı.
Ama onun dışında odadaki her şey eskiydi.
İki tane sandık ve bir tane dolap vardı.
De Ligt sandıklardan birini açıp içinden defter çıkarmıştı.
Sonrasında koltuğa oturunca ben de yanına oturdum.
_Annemindi, bu defter. Yemek tariflerini yazıyordu. Her gün evde durup bana bakıyordu ama aşçı olmak hayaliydi. Çok iyi yemekler yapardı. Saçma sapan şeyleri karıştırıp mükemmel şeyler ortaya çıkarırdı. Bildiğim çoğu şeyi buradan öğrendim.
Bu sefer koltuğun yanındaki dolabın alttaki çekmecelerinden birini açıp içinden fotoğraf albümü çıkarttı.
_Burada da bir sürü fotoğrafımız var. Bak burada beni antrenmandayken çekmiş. Burada beraber mutfaktayız.
Sonra bana dönüp "Sana tarifi vermedim çünkü annemindi. İkimize özel kalmasını istemiştim. Ama kimseye de tattırmamıştım. Yani yulafı geç hiçbir şeyimi." dedi.
Gözlerinin dolduğunu fark ettiğinde yere doğru eğilip yüzünü avucunun içine aldı.
Onun bana bakmasını sağladığımda göz yaşlarını sildim ve kendime doğru çektim.
O ağlarken ben de elimi kafasına koymuştum.
Birkaç dakika geçtikten sonra toparlanıp yüzünü yıkamak için gittiğinde ben de albümleri karıştırıyordum.
Annesi çoğu anın fotoğrafını çekmişti.
Ama babasını fotoğraflarda bulamıyordum. Bulmayı geç denk bile gelmemiştim.
Kendime her şeyi merak etmemem gerektiğini düşünüp buna göz yummaya çalıştım.
Kısa bir süre sonra De Ligt döndüğünde albümleri sandığa geri koyuyordum.
_Eve dönecek misin, diye dikkatlice sormuştu. Ama meraklı gözlerle de cevabımı bekliyordu.
_Yani dönsem iyi olur. Ori'ye akşam döneceğimi söyledim ama burada kendi işini görebilirsin gibi duruyor.
_Yine de başımda refakatçim olsa daha iyi olur. Sonuçta belki tekrar bir şeyler olabilir.
_Mesela, dediğimde ayağa kalkıp yanına ilerlemiştim.Kapının ağzına yaslanmış bir şekilde konuşuyordu. Ona yaklaştığımı fark edince koridordaki duvara yaslandı.
Onu fırsat bilip bu sefer ben kapıya yaşlandığımda "Bilmem. Doktorlar hastalarını kontrol için bile olsa bir gece hastanede yatırırlar."
_Anladım Doktor Matthijs. Hastamın başında beklemek benim naçizane görevim. Sonuç olarak ona bir şey olmamalı.
_Evet evet. Ona çok özenle bakmanız lazım. İnanılmaz ilgi delisidir. Başından kalkmasanız lazım.
_Baya işimiz var desenize doktor, dediğimde yanaklarını sıkıp aşağıya inmiştim.Hava alması için açtığım kapıları kapatmıştım çünkü aşağısı cidden soğuk olmuştu.
De Ligt arkamdan gelip sırtıma örtü bırakmıştı. Ona dönüp teşekkür ettiğimde örtüyü tuttuğum yerden ortada birleştirmişti.
Bu sırada ellerim avcunun arasındaydı.
_İhtiyacım olduğu her zaman böyle yanıma koşacak mısın?
_Evet koşarım. Ne olursa.
_Ne olursa mı?
_Hıhı. Benim de hayatımda en çok değer verdiğim kişi abim. Her buraya geldiğimde yalan söylüyorum. Sence de ne olursa yapmaz mıyım?O kafasını salladığında koltuğa oturup ayaklarımı uzattım. O ise gelip yandaki koltuğa uzanmıştı.
Bir süre konuştuktan sonra bir şeyler de izlemiştik.
Saat ikiye geliyordu ve yarın De Light'ın antrenmanı olması lazımdı. Ayrıca yine de uyanık kalmamalıydı. Zaten son 45 dakikası esnemeden duramıyordu.
_Hadi kalk kendi yerine yat. Geç oldu, yarın antrenman var.
_Yarın sabahtan yok öğleden sonraya belki.
_...
![](https://img.wattpad.com/cover/314941843-288-k513137.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
impulsive / de ligt
Fanfic"Az önce ne oldu öyle?" "İnan bana ben de bilmiyorum." 10.07.2022 De Ligt fanfiction Olayların hiçbiri gerçeği yansıtmaz.