1.6

507 58 26
                                    

Ertesi gün okula hem sevinerek hem de stresli bir şekilde gittim. Son sınavlar olduğu için yine de mutluluk vericiydi.

Sınıfa erken gelmiştim bu sefer o yüzden sadece Seungmin vardı.

"Erkencisin Hanji, günaydın." Çantamı sırama koyup ön çaprazımdaki sıraya ilerledim.

"Erken uyandım. İçimde sıkıntı var," dedim elimi boğazımın yakınına götürürken. Seungmin bana kıkırdarken Jeongin geldi.

"Günaydın. Hyung, günaydın?" Beni gördüğüne şaşırmıştı. Her sabah geç kalmanın ucundan dönerken bu sabah yarım saat erken gelmiştim, normal denilenebilirdi tepkilerine.

"Günaydın Jeongin'im." Çantasını benimkinin yanına koymuş ve yanımıza gelmişti. Havadan sudan sohbet ederken 15, 20 dakika sonra da Changbin hyung geldi.

"Günaydın gençler ve genç kalmaya devam edenler. Ji, erkencisin." Changbin hyung gelince Seungmin'in yanından kalktım ve Jeongin'in yanına geçtim. Changbin hyung da kalktığım yere otururken yanına dönüp Seungmin'e göz kırptı ve bize döndü.

"Günaydın hyung, sabah erken uyandım gerginlikten." Kafasını salladı ve konuşmaya döndük.

Zil çalınca Jeongin'le beraber sıramıza geçtik ve biraz daha sohbet ettik. Hoca gelince bizi ders çalışalım diye serbest bıraktı ama son sınavlar olunca kimse ders çalışmıyor onun yerine sohbet ediyordu.

"Hyung çok kasıyorsun bak kendini. Senin yerine ben bayılacağım şimdi." Ne desem ne yapsam diye çok düşünüyor ve kafamda kurup 'Sence nasıl?' diye Jeongin'e soruyordum. Oflayıp kafamı sıraya koydum.

"Ya Jeong ben mal mıyım? Çocuğun bana yardım etmeye çalıştığı çok belliydi. Düşün de konuş yani, niye ağzına ilk geleni söylüyorsun." Elini sırtıma koydu ve beni görecek şekilde o da yattı.

"Öncelikle, evet. Ayrıca bu kadar düşünmene gerek yok. Bana söylediklerinin aynısını söyle işte. Zaten sen konuşmaya başlayınca gerisi illaki gelecektir." Kafamı salladım ve teşekkür ettikten sonra dersin boş olmasının rahatlığı ile uyumuştum.

Ders zilinin çalmasıyla uyanmıştım. Saate baktığımda sınava daha bir ders daha olduğunu fark ettim. Gün resmen ilerlememek için bana yemin etmiş olmalıydı.

"Bu nasıl gün ya? Asla ilerlemiyor." Jeongin'le sohbet etmek için önümüzdeki sıraya oturmuş Seungmin ve Changbin hyung bana gülerken sıradan kalkmışlardı.

"Dayan biraz daha, bir ders sonra sınav var zaten." Kafamı salladım ve tuvalete gidip yüzümü yıkayıp hoca gelmeden sırama geri döndüm.

"Biraz daha iyisin sanırım hyung." Kafamı onaylar şekilde salladım ve çantamdan kitapları çıkardım ve son son okumaya başladım.

Gelen kağıtla herkes yerlerini öğrenmişti ve kapının önünde zili bekliyordu. Zil çaldığı gibi sınıfıma ilerledim ve ilk defa hırsızla aynı sınıfta olmak için dua ettim.

Sınıfa girdiğimde sırama oturup ilk önce sınıfı inceledim. Hırsız şu anlık yoktu, ardından kapıya bakmaya ve gelmesini ummaya başladım.

Sonunda geldiğinde nereye oturacak diye baktım ama ilk defa benim etrafımda bir yere oturmamıştı. Pekala, gidip sınav çıkışı beni beklemesini söylemeliydim o halde. Sıradan kalkıp yanına ilerledim.

"Hırsız," bana dönen kafasıyla konuşmaya devam ettim. "Selam... Sınavdan çıktıktan sonra beni bekleyebilir misin?" Hiçbir şey demeden kafasını salladı ve beni onayladı.

Sınavımı bitirip hocaya uzattıktan sonra hırsıza baktığımda hala sınavıyla uğraştığını gördüm. Elimdeki kalemle oynarken zilin çalmasını bekledim. Üzerimdeki gerginliği hala atamamıştım.

Zil çaldığı gibi hareketlenip kapıya ilerleyip dışarıda bekledim. Hırsız yanıma geldi ve az önceki soğuk hali yoktu.

"Selam! Bir şey mi oldu?" Şaşırmıştım. Bu çocuk hep beni şaşırtıyordu bir şekilde. Tuhaftı...

"Sanırım oldu... Dün sana biraz fazla çıkıştım. Üzgünüm... Bana acımadığını biliyorum sadece..." Sözümü kesen şey ise hırsızın konuşmasıydı.

"Sorun değil. İlk defa yaşadın ve hırsız diye adlandırdığı belki de baş düşmanın olarak gördüğün kişi," cümleden sonra ciddi kalamayıp gülmüş ama devam etmişti. "Bunu gördü, anlayabiliyorum o yüzden sorun yok. Ama seni affetmedim. Benle bir anlaşma yapman lazım." Anlamadığımı belli eden yüz ifademle ona bakıyordum.

"İkinci sınavlar 3 hafta sonra. Seni çalıştırmama izin vereceksin. Sayısalcı olabilirim ama en azından matematik çalıştırırsam işine yarar." Bu hiç hoşuma gitmemişti.

"Ne?"

"Panik atağın kendine güvenmediğin için gelişti. Seni kendine güveneceğin şekilde çalıştıracağım." Amacını hala anlamamıştım.

"Amacını anlamadım ama sürem var mı? Biraz tuhaf çünkü bu..." Gülüp kafasını salladı.

"Bu haftanın sonuna kadar. Haber verirsin." Bir şey demeden onu kafamla onayladım ve öğle arası olduğu için arkadaşlarımın kantinde olabileceğini düşünüp kantine indim.

Kantine girdiğimde hırsızın arkadaşları ve benim arkadaşlarım masaları birleştirmiş beraber oturup sohbet ediyor hatta gülüyorlardı. Daha tuhaf bir gün yaşayamazdım sanırım...

- - -
bölüm sonu.

bu bölüm oldu sanki 🤔🤔 sevdiniz mi
umarım sevmişsinizdir :3

120722

kelebek gibi sınav sistemi arı gibi sınav, hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin