2.0

425 50 56
                                    

"Jisung, kendini topla ve şu soruya tekrar bak. Çıldırtacaksın beni." Hırsızla ders çalışmaya başlayalı 3 gün oluyordu. Bu dördüncü gündü.

İlk gün aslında ne yapacağım diye düşünürken ders kitaplarımdan birini istedi ve konuyu en baştan işlemeye başladık. Sanki özel öğretmenle ders işliyormuş gibi hissediyordum. İlk gün ders dışında hiçbir şey yapmadık. İkinci gün de aynı. Üçüncü gün yavaş yavaş benimle sanki arkadaşmış gibi davranmaya başladı. Bu daha iyi hissettiriyordu çünkü ilk günkü gibi davranmaya devam etseydi ondan çekinmeye başlardım.

"Baktım işte. Cevabı 88 buldum. Cevap 88." Avcunu alnına vurdu ve dirseğini  masaya koydu. Yüzünü elinden çekti ve yavaşça bana döndü.

"Bak Ji, burada senden istediği şey ile senin bulduğun şey aynı değil. Soruyu şimdi anlatacağım ve sen de beni güzelce dinleyeceksin. Anlaştık mı?" Kafamı salladım ve o anlatırken ben sorunun üzerine bıraktığı çiziklere baktım.

Akşam oluyordu yavaş yavaş bu yüzden biz de toparlanmaya başladık.

"Yarın okuldan sonra yine buraya mı gelelim?" Elimdeki kitabı çantama koydum ve karşımdaki hırsıza baktım.

"Olur. Eğer başka bir yer dersen anneme sormam lazım." Hırsız çantasının kolunu omzuna taktı ve bana baktı.

"İstersen annenle tanışabilirim. Belki kafası daha rahat olur." Gözlerimi sonuna kadar açtım.

"Ne? Hayır. Sen dersimi çalıştır yeter bana."

O da "Peki," diyip çok üstelemeden hesabı ödeyip yola koyulduk.

Annem hava kararmadan eve gelmemi tembihliyordu her gün. Bunu hırsıza söylediğimden beri beni evimin sokağının başına kadar getiriyordu. Hoşuma gitmiyordu bu durum. Sonuçta onun da gitmesi gereken bir ev vardı ve bu durum kendimi koruyamayacak kadar zayıf olduğumu hissettiriyordu bana.

"Hırsız, ailen hava karardıktan sonra eve gelmene bir şey demiyor mu? Beni bırakırken hava neredeyse kararmış oluyor. Eminim sen eve girdiğinde akşam oluyordur." Sorumla hafifçe gülümsedi ve bana döndü.

"Annemle babam uzun zamandır bu konu hakkında rahatlar. Dokuz buçuk, ondan sonra gelirsem biraz sıkıntı sadece. Sen beni merak etme sincap." Elini kafama koyup uzunluğundan yararlandı. Bana yaslanıyordu şu anda.

"Hey," dedim ve onu ittirdim. "Ayrıca senin için endişelenmiyorum." Ellerini kaldırıp omzuna silkti.

Sokağın başına geldiğimizde ona döndüm ve teşekkür edip sokağa gireceğim sırada durdurdu beni.

"Birkaç dakikan var mı Han?" Durdum ve ona döndüm.

"Var Hwang." Elini uzun siyah saçlarından geçirdi. Bu saç kesinlikle çok güzel duruyordu onda.

"Gay olduğumu biliyorsundur. Ayrıca daha önce sevgilim olduğunu da. Tüm okul biliyor, sana da ulaşmıştır dedikodular. Her gün yeni biriyle dedikodu atılıyor ortaya. Ve ben bu dedikoduların asıl kaynağı olmanı istiyorum açıkçası." Bu neydi şimdi? Anlamayan bakışlarım onu tekrar konuşturdu.

"Senden hoşlanıyorum Han." Yok artık. Ne demek bu?

"Hwang... Buna cevap veremem sanırım. Ben aynı-" Sözümü kesen yine karşımdaki hırsızdı.

"Cevap verme Han. Sonra kendinin farkında olduğun zaman konuşuruz." Neyine farkına varmam gerekiyordu tam olarak?

Sol elini havaya kaldırıp sallarken bağırıyordu. "Görüşürüz! Bay bay!"

Arkasından ben de bağırdım. "Sözümü kesmenden nefret ediyorum Hwang." Güldü ve arkasını döndü.

Ben de arkama dönüp sokağa girdim ve kafamı kaldırdığımda neredeyse kararmış havayla koşmaya başladım. Annem birkaç dakikayı sorun etmezdi ama yine de güvenini boşa çıkarmak istemezdim.

Eve girdiğimde çantamla beraber anneme seslenirek dolaşıyordum.

"Anne!" Mutfaktan kafasını çıkardı.

"Efendim oğlum?" Yanına ilerlerken konuştum.

"Niye cevap vermiyorsun aşk kadınım?" Yanağından ıslak ıslak öptüm ve soruma cevap vermek yerine ben ondan ayrılınca yanağını silip odama doğru ilerlerken arkamdan bana bağırdı.

"Islak ıslak öpme diyorum sana edepsiz! O koca sincap yanaklarında tükürük biriktirme!"  Kahkaha atıp odama girdim ve çantamı yatağımın yanına koyup uzandım.

Annemin çağırması ile telefonumu bıraktım ve içeriye, mutfağa, ilerledim.

Yemek yerken annem her zamanki gibi bugün neler yaptığımızı soruyordu. Dikkatim ne annemdeydi ne de önümdeki leziz yemekte. Hırsız bana benden hoşlandığını söylemişti. Üstelik bana kendinin farkında olduğun zaman konuşuruz demişti. Hiç anlam veremiyordum son bir haftadır olan şeylere, aklım el vermiyordu.

"Oğlum sana diyorum." Kafamı ve bakışlarımı önümdeki yemekten çıkarıp anneme baktım.

"Efendim annem?" Ağzıma bir lokma attım ve sorusunu bekledim.

"Neler yaptınız bugün?" Anneme bugün olan bütün her şeyi anlatmaya başladım. Annem ise beni merakla şekilde dinliyordu.

Hayır tabi ki, hırsızı anlatmadım ama hırsızın değimiyle kendimin farkında olduğum zaman anlatırım diye düşündüm ve o kısmı atladım.

- - -
bölüm sonu.

ilk önce şunu söyliyim ben bu bölümü sevdim. sevmediyseniz sevdim diyin lütfen <\3

ayrıca hYUNJİN NE YAPTIN

310722

kelebek gibi sınav sistemi arı gibi sınav, hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin