2.6

402 37 61
                                    

Sınavlar sonunda bitmişti ve çalan zille herkes koridorlarda sevinç çığlıklarıyla dolaşıyordu. Ben de sınıfından çıkıp sınıfıma doğru ilerledim. Kalem kutumu bırakıp kantine ilerlemeye başladım.

Omzuma atılan kolla yanıma döndüğümde hırsızdı. "Selam güzellik."

"Selam yakışıklı."

Hırsızla aramızdaki durum biraz karışıktı ama soranlara sevgili olduk diyorduk. İkimiz de öyle kabul etmiştik, ne o sormuştu bana ne de ben ona.

"Pazar günü seni alacağım, hazırlıklı ol." Göz kırptığında hiçbir şey demeden gülümsedim ve kantine girdik.

Herkes her zamanki yerde oturmuş, sohbet ediyordu. Biz de yanlarına ilerleyip sandalye çekip oturduk.

"Jeongin şimdi date ne zaman? Söz vermiştin ya hani." Sorduğum soru ile Jeongin bana göz devirdi.

"Daha doğrusu sen verdin hyung. Cumartesi diye düşündüm ama bilmiyorum Felix müsait mi."

"Müsaittir, değilse bile ben olmasını söylerim merak etme." Lafa atlayan hırsıza baktı herkes.

Jeongin işaret parmağıyla hırsızı işaret edip Seungmin ve Changbin hyunga doğru döndü. "Ben bu çocuğu sevmeye başladım."

Herkes Jeongin'e güldü ve sohbete devam ettik.

Cumartesi akşamı, saate on ikiye geliyordu ve biz Jeongin'le dateini konuşuyorduk görüntülü grup konuşmasında. Oldukça geçe kadar vakit geçirmişlerdi.

"Şimdi herkes sussun, anlatıyorum. Aslında ilk başta nereye götüreceğimi bilemedim ama sonra hırsız oyun oynamayı sevdiğini söyleyince laf arasında ben de oyun salonuna götürmeye karar verdim."

"Oğlum oyun salonu diyip internet kafeye gittik dersen hayatımda gördüğüm en hödük insansındır." Changbin hyungun dediğine gülerken Jeongin telefonu ağzına oldukça yaklaştırıp bağırdı.

"Hyung! Hayır tabi ki! Düzgün bir oyun salonu. Cidden çok eğlendik, güzel vakit geçirdik. Oyun oynarken burnunu tavşan gibi yapıyor ve o kadar tatlı ki! Ağlamak istedim. Çok güzeldi..." Son cümlesiyle boşluğa dalan Jeongin'e güldük.

"Sonra ne oldu? Bu kadar mı yani?" Boşluğa dalan Jeongin Seungmin'in sorusuyla tekrar konuşmaya geri döndü.

"Ondan hoşlandığımı söyledim. Çok gerildim, korkunçtu. Dedim ki, Felix ben senden hoşlanıyorum ve bu duygu bugünden sonra geçeceğini ya da azalacağını düşünmüyorum. Sen aynı duyguları hissetmiyorsan bile bana en azından şans vermeni isterim. O da ilk başta bir şey demedi ama sonra çok tuhaf bir şey oldu. Öptü beni! Dudağımdan değil, yanağımdan ama dudağıma yakın. O da benden hoşlanıyormuş ama benim kadar güçlü olmadığını ve bana şans verdiğini söyledi! Akşamın devamında zaten dip dibeydik."

"Vay be. Bu çocuk ne zaman bu kadar romantik oldu?" Changbin hyunga göz deviren Jeongin'le hepimiz onu tebrik etmeye başladık.

Yarım saat, bir saatin sonunda konuşmamız bitmiş ve telefonu kapatmıştık. Artık herkesin bir ilişkisi vardı ya da olacağı kesindi.

Ben de yatağıma uzandım ve yarınki hırsızla olan randevumuzda ne yapacağımı düşünürken uykuya daldım.

Saat sabahın erken saatlerinde kalktım ve banyomu yapıp güzelce hazırlandım. Hırsız, günlük ve rahat bir şeyler giymemi söylemişti. Beyaz bir sweat ve kahverengi tonlarında bir eşofmana benzeyen bir şey giydim ve ayakkabılırımı giyip dışarı çıktım. Beni evimin önünde alacağını söylemişti bu yüzden beni her zaman bıraktığı sokağın başına doğru ilerledim.

kelebek gibi sınav sistemi arı gibi sınav, hyunsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin