🔖Amber Gelini: Dalal

6.4K 331 35
                                    

Dalal

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rum, 30/21)

📚📒📖
🔖 9.Bölüm

"Pişti sanırım"

Elimde kalan hamuru da açmaya başladığım da misafirler gelmeye başlamıştı. Dünden kalan tek şey halsizlik, düşünceler ve olanlardı. Bana verilen odada düşündüğüm tek şey bu olmuştu. Yerimi biliyorlar, Aziz ağanın gelini ve bu evde bir süre daha zaman geçirmek zorunda kalacak kişi.Bugün bayramdı ve herkes erkenden uyanmış bayramlığını giymiş büyüklerin ellerinden öpmüştü.

Aziz Ağanın ısrarı üzerine konakta kalmayı kabul etmiştim. Sabah erkenden uyanmanın verdiği gerginlikle etrafı tanımak için üstümğ giyip çıkmıştım. Tabi koşuşturan kızları, etrafta salınan hanımları görmemle de vay anası vay demeyi eksik etmedim. Cidden ya bu kadar insan sadece bayram için mi geldi? Hoş ben böyle şeylere uzak olduğumdan böylesi şeyler ters geliyor.

Kızlar mutfakta dururken oradan oraya koşuyorlardı. Ben de evde kalmanın verdiği sığıntı durumu ve birazda yardım misali onlara yardıma başladım.

Ezandan sonra kılınan namazlar eda edilmiş herkes bir yerden kurbanı kesmeye başlamıştı. Aslında şaşırmıştım ağa neden altı tane büyük baş aldı diye sorguluyordum. Fakat sonradan anlamıştım. Nasıl mı?

Kurban kesildiğinde Aziz Ağa hepsini paylamıştı. Kendi dolaplarına bir tane bırakmadan hepsini köylü için pay etmişti. Evet yanlış okumadınız tüm kurban paylarını köye vermişti. Siyah poşetlerin içinde duran ve evlere verilmesi için gönderilen arabalar eşliğinde bir de konakta kazanlar kurulmuş yemekler yapılıyordu. Düğün gibi arabalar dizilmiş misafirler geliyordu. Ağa genç kızlar para alsın diye dünden kızları ayarlamış sabah işe başlatmıştı. Bugünün yoğunluyla kızlar her bir yandan çalışıyorlardı

"Hanımım hoş geldiniz vallahi sizleri nasıl özledim"diyen Senem ayaklandığında kapıdan içeriye giren iki kadın gördüm. Allah'ın lütfu güzellikleri mutfağı aydınlatırken gözlerini kısıp "Hee ondandır arayıp sorarsın"dedi. Şu an ona gülümsemeyle kendimi bulduğum da bir şey gördüm.

Mutfağın bir kısmı içerde bir kısmı bahçeye açılan kapıydı. Bahçeye açılan yerinde şifon perde var açılan camlar vardı. Bir nevi kapılarda camdı. Bahçede kurulan masalar, ağaların oturduğu sedir ve kadınların olduğu teras net görünüyordu....Amberler de görünüyordu.

Tek eli dizinin üstünde tam bir ağa gibi dim dik duruyordu. Koltuğu dolduran yapısı ile insanlara gücünü gösterirken konuşmalarında alıcı olması sanki-

"Öğretmen Xanım!!!"

Noluyor?

Başımı hızla içeriye doğru çevirdiğim de bana bakan yirmi tane kız gördüm. Ne oluyor be? Şaşkınca gözlerim onlarda geziniyordu ve işin kötü yanı arkada gülen kızların fısıldamalarıydı.

"Merhaba öğretmen xanım ben Zümra, Aziz Ağanın kızıyım"dedi. Siz gelmeden namınız geldi. İnsanlar sizi o kadar seviyor ki şu an kollarını sıvayıp önümde benimle börek açanın Zeliha olduğuna yemin edebilirim.

"Merhaba Zümra Hanım ben de Efnan Öğretmen" dedim. Kadının gözleri biraz Mehmethan Ağa'nın gözlerini andırıyordu. Fakat bu biraz daha koyuydu. Gülümseyip o da kolları sıvarken "Kızlar hayde vallahi babam söylenip duruyor. Öğretmen Xanım sen kendini yormasaydın"dedi. Ay bu yorulmak mı ben şu an börek yiyeceğim diye seviniyorum sen bana yorulmak diyorsun. Duymamış olayım.

Amber GeliniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin