🔖Amber Gelini: Namus meselesi

6K 346 35
                                    

Namus meselesi

Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Kim (İslâmî hükümlere) inanmayı kabul etmezse onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır. Mâide : 5

📚📒📖
🔖11.Bölüm

Ev yanmıştı. Sahra ve İhsan Abi'ye binlerce kez özür dilesem de işe yaramıyordu. Babasından kalan tek miras eviydi onu da ben elinden aldım. Yüzlerine bakamıyordum.

İhsan abi ve Sahra abla birlikte kalan eşyalarla Aziz Bey'in tahsis ettiği bir eve geçmişlerdi. Ortada kalan ben mecburen konakta kalmaya devam ediyordum. Okulun  tatil olması ile yanan dosyalarımı sıfırdan hazırlamaya zamanım vardı.

Yangından sonra herkes bir yana dağılmış bayram havası cenaze havasına dönmüştü. İnsanların evlerinde et kokuları yükselmiş herkes akşamın ışığında sohbet eşliğinde yemekler yiyorlardı. Konakta da devam eden yemekli hoş sohbetli akşamla ben büyük salonun balkonuna geçmiştim.

Herkes yukarda terasta açık havada yemek yiyor,çay içiyordu. Aşağıya gelen gülme seslerine eşlik etmek bir yana halim yoktu. Bir de...bir de müstakbel eşimin evleneceği gerçeği duymak evde durmama bile engeldi. Evet Berivan Hanım Mehmethan ve Dalal evlenecek deyip son noktayı koymuştu. Bütün Mardin bunu öğrendiğin de o pislikte duyacaktı. Artık beni önemsemeyen Mehmethan Ağa ile üzerime geleceklerdi.

"Öğretmen Hanım!"

Odaya dolan sesle karanlık salonun kapısında sokak ışıklarının duvarlara vurduğu silüetle Mehmethan'ı gördüm. Uzattığım ayaklarımı toparlayıp "Buyurun ben...hava almak istedim"dediğim de elindeki kutuyla yanıma doğru gelip yanımdaki sehpanın diğer yanında duran koltuğa oturdu ve derin nefes alıp yüzünü gök yüzüne kaldırdı.

Krem rengi kısa kollu keten gömleği, siyah slim fit bir pantol ve sanki Miami'den gelmiş tipi vardı. Gülüm burası Mardin ve iler de deniz kenarında güneşlenip dalgalı havada sörf yapamazsın.

Elindeki kutuyu gösterip "Krem qyağınıza iyi gelir"dedi. Krem mi? İnan şu an canım bile acımıyor. Ona bakınca ne desem bilmiyordum. Yerime yerleşip "Olanlar için üzgünüm"dedim. Ay bir de sanki evi bu adam yakmış gibi ona bağırdım. Mehmethan olgun bir şekilde karşılayıp bana döndü. Aslında merak ettiğim neden akrabasını bıraktıkları.

İç çekip"Ama sormadan geçemeyeceğim...neden akrabanız değil de ben? O amcanız ve o adam kuzeniniz fakat siz ailecek bana destek oluyorsunuz. Sonuçta sizin kan bağınız onlar neden kalkıp bunu riske attınız"dedim. Amber gözler açılmamış ışıklar altında parlıyordu. Gök yüzündeki yıldızlar bir bir amberlerle düşmüş gibi parlarken bana elinde bulunan kremleri uzattı.

"Babam için köylüsü çok önemlidir. Verdiği söz, ettiği yemin,itibarı,köylüsü,köyü, ailesi onun için çok önemlidir. Seçim yapmak gerekirse de haklı olanın yanındadır"dedi. Öyle ama benim haklı olduğumu duyduklarıyla öğrendi...en azından o adam abimin intikamını benden çıkaracağını söyleyerek bunu doğruladı.

"Mesela sen de bir çocuk için abinden vazgeçtin"dedi. Abinden vazgeçişim katil olmasıydı. Onu bırakmak zorundaydım çünkü bunu kendime yediremezdim.

"Ayaklarında kan var bununla temizle sonra da kremi sürüp bandajla"dedi. Önüme koyduğu eşyalara bakıp gülümsedim. Neden bu adamla konuşmak beni her şeye ikna eder oldu? Üç gün oluyor tanıyalı ama sinirim, sevincim, üzüntüm hepsi bir arada ilerliyordu.

"Söz açısından evet garip bir durum içerisindesiniz"dedim. Şu an ne kadar aptalca bir şey yaptım bilmiyorum ama kafamda dönüp durması yerine bilmesini istemiştim. Kremleri açan adam ufak bir tebessümle "Öyle"dedi. Ne öyle sen ciddi misin? Resmen yukarda testi kırılacak diye yaygara kopartıldı,yetmedi kızımı alacaksınız dendi ve sen öyle diyorsun!

Şaşkın ifadem yüzüme yansımıştı. Durmayıp "Nasıl öyle? Yani geçmişte verilmiş söz için Siz...siz bu zorbalığa boyun mu eğiyorsunuz"dediğim de başını kaldıran adam anlık baktı ve geriye yaslanıp dışarıya döndü. Lan cool havan bana sökmez anlat!

Ben de yerimde dikleşmiştim. Onu can kulağıyla dinleyen ben merakla baktım.

"Hoca hanım buralarda çiğnenmeyecek sözler, önü geçilmeyecek insanlar var. Konu benim evliliğim değil verilmiş bir namus sözü....babamın haysiyeti de her şeyden önemli"dedi. Yahu ne bu ar namus olayı senin hayatın mahvolacak kalkmış hala ne diyor. Kaşlarımı çattığım da eğitimci kimliğim baş göstermişti.

"Siz...dışardan bakınca gayet açık fikirli, düşünce yapısı geniş ve gayet medeni duruyorsunuz ama şu konuşmalarınızı anlam veremiyorum. Siz...ah nasıl istemediğiniz bir evliliğin size dayatılmasını kabul edersiniz? Ev-"

Dediğim de dışarıya bakan gözler aniden bana döndü. Ne diyeceğini merak ederken kalkıp bana "İstemediğimi kim söyledi?"dedi. İstiyor mu? Gerçekten şu durumdan memnun mu?

Amber gözler gayet ciddi bir duruş sergiliyordu ona istinaden ben sinirlenmiştim. Sinirim yanlış durumu doğru yorumluyor gibi olmasıydı. Ama yanlış her zaman yanlıştır doğrulayamazsın.

Ona bakmayı kesip masada duran kremleri elime almaya başladım. "Doğru seranat yapan da sizdiniz. Her neyse size mutluluklar umarım yanlış olduğunu görmeniz uzun sürmez"dedim ve masadan aldığım kremleri elime sıkıştırdım. Onu dinlemedem ayaklanmamla ayağıma bir şeyler batıyorcasına gelen acı hissi dişlerimi sıkmama sebep olmuştu. Ama yürümelisin Efnan! Yürü Efnan.

Bir adım atmamla birden kolumdan tutmuştu. Yeter ama zırt pırt bana dokunuyorsun asabımj zıplatma!

"Gözümün önünde sür kremleri"dedi. Pardon! Ne münasebet senin yanında ayaklarıma krem süreceğim? Yavaşça ona dönüp kolumu kendime çektim ve "Birincisi lütfen bana bir daha dokunmayın! Ancak ve ancak helalim dokunabilir...ikincisi kremler için teşekkür ederim ama odam da sürmem daha doğru olur"dedim. Şu an yardırıp gidiyorcasına ona odaklandığım da duyduğum sesle başımı çevirdim. Zümra odaya girmişti. Açılan lambayla ona olan saçma bakışımı kaçırdım. Birinin kolumdan tutmadı, aynı oda da yalnız bulunmam daha beteri bu kişinin hayatına karışmam günahın dibini boyluyormuşum gibi hissettirmişti.

"Karanlıkta niye duruyorsunuz?"dedi. Karanlıkta durmuyoruz Mehmethan Ağa kendi sözlüsü varken bir başkasıyla yalnız kalmayı yeğliyor. Artık iki cihan bir olsa ben seninle bir oda da durmam! Hele o kız varken asla duramam. Zaten anası yanlış anlamaya müsait.

"Efnan!"

Duyduğum sesle kapıya baktığım da Seyman bana gülümsüyordu. Ne oldu koç yine ne yaptım?

Kapıda bana bakarken elimdeki kremlere baktım. Efnan sanırım doğru olanı yapıp artık o amberlerden uzak durman gerekiyor. Biliyorum çekiliyorsun. Kabul olan duanın en büyük günahı gibi her adımında ona gidiyorsun. Lütfen Efnan sözlü bir adamla....of Allah'ım çok utanıyorum.

Kremleri masaya bırakıp "Sağolun Mehmet Ağa ben...ben kremlemiştim zaten"dedim ve zorla yutkunup kapıya doğru yürümeye başladım. Sanki orada kaldıkça yanacaktım. Sanki her saniye benim günahım olacaktı. Hızlı hızlı kapıya geldim ve kendimi dışarıya attığım da Seyman'ı gördüm. İnan şu an kimseyi çekecek halim yok ayaklarım ağrıyor.

Ona bakarken elinde krem ve sargı gördüm. Arkadaş bu nedir kremi alan kapıma koşuyor. İçeriye ve sonra bana dönüp "Sanırım biraz geç kaldım"dedi. Yok biz erken davrandık. Şu an bi yürü git modundaydım ama arkamdan çarpılan kapıyı gördüğüm de Zümra ve Mehmethan'ın çıktığını gördüm. Neden bilmiyorum ama aniden Seyman'ın elinden kremi aldım ve "Çok sağol...kullanacağım"dedim. Adam neye uğradığını şaşırmıştı.

O sırada bizi izleyen amberleri farkettim. Bak dostum eğer adımı karalayacak bir durum ortaya çıkarsa burayı da ben ateşe veririm. O sebeple benden uzak durmalısın.

Kremi alıp odama doğru yürümeye başladığım sıra da yukarıdaki konuşmalar kulağıma çalınmıştı.

"Bir haftaya kadar nişan yapalım"dediler.

Amber GeliniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin