Eheeheheheheheh şimdiiii gelelim meseleye.... İnş batırmam (epik dua okumalar) ehhh umarım eğlenirsiniz diyerekten başlamak ben
(Gidin arkadan I feel like somebody's watching me açın uyacak bak :) )
-------------------🔫---------------------Y/N Bacının Bakış Açısından
Normal bulutlu bir gündüze gözümü açtım. Sabahki alışkanlıklarımı bitirdikten sonra Genya'yı ziyarete gittim. Görevden dönmüştü ve yaralanmıştı.
Koridorda yürürken Tanjiro ve Inosuke'yle karşılaştım. Selamlaştıktan sonra yoluma devam ettim. Genya, Kamaboko Ekibi'yle aynı odada kalıyordu (gerçi bu durumdan çok hoşnut olduğunu söyleyemem).
Genya kılıç kullanmıyordu ama silahla gayet iyi iş çıkardığını söyleyebilirim.
(Ciddi olmak gibi bir karar almıştım ama... defans karakter kullanan oyuncular mutlu ehe)
Sonunda Genya ve Zenitsu'nun olduğu odanın kapısına ulaştım. Kapıyı tıklatıp içeri girdim, Zenitsu uyuyordu, Genya ise beni gördüğüne şaşkın ama memnundu.
''Y/N?'' kıkırdayıp kapıyı arkamdan kapattım. Genya'nın yatağının yanında bir sandalye çekip oturdum.
''Günaydın'' deyip saçıyla oynadım, güneş ışığının saç tellerindeki etkisi muazzamdı.
''Günaydın''.
Çantamın içini açıp karıştırdım, sonra içinden bir paket Wagashi* çıkarıp Genya'ya uzattım.
*= Wagashi bir Japon tatlısıdır. Doreamon'da da wagashi ile alakalı bir bölüm vardı.
''Ne gerek vardı... zahmet etmişsin'' dedi Genya. ''KAPAĞH O ÇENENİĞH AYOL TABİ GEREK VARDI'' deyip kıkırdadım.
Ama odada uyuyan Zenitsu'yu unutmuştum ''Ne- kıyamet mi kopuyo??'' (Anya gururlu [waku waku] ) dedi ve bize baktı, beni gmrünce tabii hemen ''Y/N-CHAAAN'' diye bağırmaya başladı.
Genya Zenitsu'ya öldürecekmiş gibi bakıyordu ki her an cebinden silah çıkarıp onu vuracakmış gibi duruyordu.
Kapının gıcırdamasıyla arkamı döndüğümde kapıda gördüğüm kişi Aoi'ydi.
''Neden bağırma sesleri geliyor???'' dedi ve anında Zenitsu'ya baktı.
''İlaç saatin gelmiş o yüzden bağırmıyorsundur umarım'' kollarını kavuşturup bize doğru yürümeye başladı. Sabahın bu saatleri için biraz hareketli bir sabah olmuştu.
Zenitsu ilacını içmemek için yaptığı yalvarmaları görmezden gelerek sohbete devam ettik.
''Bir seferliğine de bir şeyi kabul et ve al şunu!!'' Genya gülümsedi ''sana asla hayır diyemiyeceğim değil mi...''.
Koyu bir sohbete dalmıştık ki önce pencerede bir tıklama, sonra da ahşap kapının gıcırtısı duyuldu.
İçeri Tanjiro ve Inosuke bitkin bir şekilde girmişti. Pencerenin dış pervazındaysa siyah tüyleri akşamüstü güneşinin bulutların arasından kaçan güneş ışığında parlayan kargamın kafası ve boynu görünüyordu.
Her ne kadar pişman olacağımı bilsem de ayağı kalktım.
''Hoş geldiniz'' dedim. Tanjiro'ysa sadece ''hoş bulduk...'' diye mırıldanabildi.
Inosuke kendini yatağı attı. 'Gerçekten maskeyle mi uyuyor? Bunaltıcı değil mi'. Ben de pencere'ye geri döndüm. Kargam pencere'yi gagalamaktan bıkmıştı.