erkek adam sevdiklerini hatırlamak için fotoğrafa ihtiyaç duymaz

298 48 52
                                    

Beomgyu bir süre konuşmadı, dakikalarca yüzünü kaldırmadı. Bu sürenin birazını Yeonjun'un buraya geliş niyetini sindirmekle, birazını da dünyasının dönmesini durdurmaya çalışmakla geçirdi. Sonunda hareket edebilecek kadar enerjiyi topladığında ise konuşmaya girdi. "Bana bıraktığın kira parasını kullanmadım, ailene bırakmayı planlıyordum ama artık görüştüğümüze göre giderken alabilirsin." dedi, eliyle girişteki dolabın çekmecesini gösterdi.

Yeonjun duyduğu sözlerle bakışlarını Beomgyu'ya çıkardı, ters bir şekilde baktı. "Kullan diye bıraktığım şeyi neden ayırdın?" dedi. 

Beomgyu etrafa bakındı, iki eli de havadaydı 'bak' dermişçesine. "Etrafta sana ait bir şey görüyor musun? Burada benden başka birinin daha yaşadığına dair bir şey görüyor musun?"

Yeonjun başını salladı, konuşmaya çalıştığında ise Beomgyu'nun net çıkan sesiyle sustu. "Artık burada yaşamıyorsun. Bizim evimiz değil, benim evim burası. Kirayı paylaşmamıza gerek yok yani." Yeonjun itiraz etmeye devam ettiğinde Beomgyu sesli bir şekilde nefesini verdi, hazır başlamışken sonuna kadar gitmeliyim diye düşündü. Dediklerinden ne anlam çıkarılacağını tek seferliğine düşünmedi ve dudaklarını araladı, sesinin seviyesini ayarlayabilecek kadar kendinde değildi.

"Biliyor musun hyung, sen gittikten iki hafta sonra kilerin lambası patladı ve ben hâlâ yerine yenisini takmadım. Nasıl yapıldığını bilmediğim için değil," Beomgyu işaret parmağını Yeonjun'a doğrulttu. "hep sen değiştirdiğin için." Ardından buzdolabının üstündeki fotoğrafı gösterdi, "Bana, bizi hatırlatan her şeyi kaldırdım ama o fotoğrafa dokunamadım."

Buzdolabından fotoğrafı aldı, mıknatısın yere düşmesini umursamadı. Masaya bıraktı ve Yeonjun'un önüne ittirdi, fotoğrafın üzerine elini bastırdı. "Niye kaldıramadığımı sen de biliyorsun, geldiğinden beri gözünü ayıramadın fotoğraftan. O gün geliyor çünkü aklına, denizde birbirimizi ittirmemiz, tenha yerlerde dip dibe bitmemiz, fotoğraftaki köpeğin bizi üç gün boyunca takip etmesi geliyor aklına. Yazık oldu diye düşünüyorsun, yediremiyorsun kendine çünkü çok mutluyduk değil mi hyung? Çok mutluyduk bu fotoğrafta ve bir daha öyle olmadı."

"Beo-"

"Olmadı!" Beomgyu yerinde zıpladı, sinirlerine hakim olamadı. "Konuşmak yerine kavga etmeye başladık, beraber yaşamak yerine aynı evi paylaşır olduk. Sen valizini hazırlamakla, Almanca öğrenmekle o kadar meşguldün ki ben yatağımıza tek başıma girmeye başladığımda fark etmedin bile. Hiçbir şey aynı olmadı çünkü beni umursamayı bıraktın değil mi? Karşılaştırma yapmana gerek yoktu ama buradan gitmenin her şeyden, benden daha önemli olduğuna karar verdin değil mi? Ben sığamadım kalbine bu yüzden vazgeçtin bizden."

Lafını bitirdikten sonra düşmemek için masaya tutundu sıkı sıkı, sesini yükseltmek başının dönmesini daha da arttırmıştı. Nefessiz kalmıştı ve yüzünün kızardığına da emindi Beomgyu, yanan gözlerini kırpıştırdı. Zamanı değildi.

Her gün o fotoğrafa bakmak ona acı veriyordu ama yine de diğer anılarının aksine onu kaldırmaya yüreği el vermemişti. Sevgili olarak çıktıkları ilk tatilden kalmaydı ve hayatının en güzel üç gününü geçirmişti Yeonjun'la beraber. Tatil köylerinden birinde ucuza bir daire buldukları zaman fırsatın ellerinden kaçmasına izin vermemiş, hemen kiralayıp planlarını yapmışlardı. Kısa sürmüştü ama o üç günün üçü de dopdoluydu.

İlk günlerinde erkenden kalkıp denize girmiş, kim daha derine yüzebilir tartışmalarından dolayı saati unutup öğle güneşine kalmışlardı. Ferahlamak için kumsalda uzanmış, tatlı fısıltılar eşliğinde dondurmalarını da paylaşmışlardı.

Eve girdikleri zaman Yeonjun, Beomgyu'yu kendine çekmiş yorgun musun diye sormuştu, bugün ne kadar güzeldin öyle diye de eklemişti. Dudaklarının albeniliği, bakışlarının kıvamı Beomgyu'nun içini hoş etmişti, hiçbir zaman alışamıyordu bu hazza. Loş ışığın altında, sıcak esintiyle beraber kaybolmuşlardı sonra birbirlerinde, Beomgyu güzel olduğunu en çok o zaman hissetmişti. Hep derdi Yeonjun, en ufak şeyde bile onu överdi ama Beomgyu en çok o üç gün hissetmişti sevildiğini ve sevdiğini.

biliyorum sen şarap sevmezsin amaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin