0.4

36.8K 1.6K 440
                                    

[bade]

"O zaman başlıyorum."

"Başla."

Karşımda oturup boş gözlerle bana bakan Tuğra'dan gözlerimi çekerek masanın üzerinde duran kalemi elime aldım. Sahte sevgililik sözleşmemizin ilk maddesini yazmak amacıyla harekete geçmeden önce ona yazacağım şeyi söylemeyi de ihmal etmemiştim.

"Madde 1: Bu anlaşmadan taraflar haricinde hiç kimsenin haberi olmayacak."

İtiraz etmedi. Ben de böylece ikinci maddeye geçmiştim.

"Madde 2: Bade istediği her an Tuğra ne işle uğraşıyorsa ona son verip yanına gelecek, gerekli ilgiyi gösterecek."

"Kabul."

"Madde 3: Bade istediği takdirde Tuğra'ya yakın temasta bulunabilir."

Tam yazmak için harekete geçecekken "Bu maddeyi açsana sen," demesiyle duraksadım. Elimdeki kalemi yanağıma yaslayıp düşünür gibi yaptıktan sonra ona maddeyi açıklamaya çalıştım.

"Neyini açayım acaba? Sahte ilişkimizin inandırıcı olması gerekiyor ve bu nedenle de istediğim zaman rahatça elini tutabilirim ya da seni öpebilirim. Ama sen bunu yapamazsın."

"O niyeymiş?"

"Çünkü burada patron benim bay çokbilmiş."

Güldü.

"Yalnız bu taciz sayılır. Belki ben o an senin bana dokunmanı istemiyor olacağım?"

Söylediği şeyle gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Hiç bu açıdan düşünmediğim için şu an bariz bir şok yaşarken "Şey, haklısın. Ben inandırıcı olsun diye... Her neyse, bu maddeyi eklemiyorum," diyerek yaptığım patavatsızlığı yok saymaya çalıştım fakat pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Ben söylüyorum, yaz."

Anlamsız bir şekilde ona baktım. O ise oturduğu sandalyede iyice geriye yaslanmış, rahatça benim az önce belirlediğim maddeyi düzeltmişti.

"Madde 3: Taraflardan her ikisi de istediği zaman yakın temasta bulunabilir. Sonuçta bu ilişkinin gerçek olduğuna inanmaları gerek, öyle değil mi?"

Beni benim sözlerimle vuruyor, bir de alay ediyordu. Ama bir sevgili olalım ben bunun acısını çıkarmasını çok iyi bilirdim. Öncelikli olarak da şu benimle eğlenen tavırlarına son verdirtecektim.

"Tamam, ben isteyerek kabul ediyorum. Sen de kabul ediyorsan sonra el ele tutuştuğumuzda falan taciz ettin diye benim başıma patlama."

Yüzündeki alaylı ifade hâlâ daha yok olmazken "Patlamam," dedi. Ardından bakışlarını geldiğimiz mekânda üstünkörü gezdirerek ileride gördüğü bir çocuğa eliyle selam verdi. Sanırım tanıdığı birisini görmüştü.

"Dikkatini bana verirsen devam ediyorum."

"Devam et bakalım."

"Madde 4: Sevgililik rolü boyunca iki tarafın da herhangi birisiyle ilişkisi olmayacak, yan gözle dahi birisine bakmayacak."

"Benlik sorun yok."

"Beni de biliyorsun zaten. Mecbur olmasam seninle ve şu sahte sevgililik şeyleriyle uğraşmazdım."

Elini 'aynen aynen' gibisinden salladı. Onun bu tavırlarına gözlerimi devirmekte karşılık verdim ve söylediğim maddeyi geçirdikten sonra bir sonraki maddeyle devam ettim.

"Madde 5: Bu anlaşma taraflardan ikisinin de isteğiyle sona erebilir. Sadece bir taraf buna karar veremez."

"Tamam."

"Madde 6: İki taraf da anlaşmaya sadık kalacak."

"Buna da tamam anasını satayım."

"Benimle konuşma tarzına da bir el atmam gerekecek anlaşılan... Neyse. Madde 7: Tuğra çalıştığı işten ayrılacak ve tüm ilgisini Bade'ye verecek."

"Orada dur bakalım. İşi niye bırakıyorum kızım?"

Sabırla bir nefes çektim içime.

"Aileme sevgilim bar köşelerinde sabahlara kadar içki mi dağıtıyor diyeyim? Ayrıca ben sana para akışı sağlayacağım zaten Tuğracığım, korkma. Çalışmaya da ihtiyacın yok."

Yayvanca oturduğu sandalyeden doğrulup "Bu anlaşma bittikten sonra işimi kaybetmiş olacağımın farkında mısın sen?" diye ciddiyetle sordu. Bense omzumu silkmekle yetinmiştim.

"Ben sana iş bulurum sahte sevgilim, sen hiç merak etme. Ayrıldık diye seni görmezden gelmem yani."

"Eyvallah ya, ne kadar yardımseversin sen öyle."

"Bunu söylemiştim zaten."

Onun başka bir şey söylememesinden cesaret alarak ben de maddeyi yazmak amacıyla kağıda yöneldim ve son kez "Anlaştık sanıyorum?" diye sordum. Homurdanarak beni onayladığında ben de maddeyi kağıda geçirmiştim.

"Haftalık 6.000₺ demiştik zaten. Senin ekleyeceğin bir madde yoksa imzalayalım."

"Ekleyeceğim, yaz."

Bir şey söylemeden onu dinlerken o da çok geçmeden ekleyeceği şeyi söylemişti.

"Madde 8: Aşk yok. İki taraf da bu sevgililik oyununun sahte olduğunu hiçbir zaman unutmayacak."

Maddeyi kağıda dökmeye başladığımda istemsizce "Ben zaten senin neyine aşık olabilirim? Üstelik kriterlerimi bırak karşılamayı, bir tanesine bile sahip değilsin," diye söylenmeden edememiştim.

"Ben de sana aşık olmaya meraklı değilim, sosyete güzeli. Çok şükür ki kriterlerine de sahip değilim. Senin gibi birisinin bana aşık olduğunu düşünmek bile istemiyorum."

"Ay salağa bak."

Onun bu saçma atışmayı devam ettirmemesini fırsat bilerek maddelerin en altına isimlerimizi yazdım. Kendi ismimin olduğu kısmı imzaladıktan sonra kağıdı ona uzattım. O da elimdeki kalemi alıp kendi isminin yazılı olduğu yeri imzaladığında artık an itibariyle sevgililik oyunumuz başlamış bulunmaktaydı.

"Bu arada bana gösterişten de olsa herkesin gözü önünde bir çıkma teklifi etmek zorundasın. Okuldaki insanlara bir anda sevgili olduğumuzu söylersek buna inanmama ihtimalleri yüksek. Önce onları inandıralım, sonra ailemi inandırırız zaten."

Aslında bana çıkma teklifi etmesine gerek yoktu. Ama biraz eğlenceden zarar gelmezdi, öyle değil mi?

"Yaparız."

Verdiği cevapla memnun bir şekilde gülümsedim. Seninle çok eğleneceğiz Tuğra. Hem de çok...

socialiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin