[bade]
Tuğra'nın maçının bitmesinin ardından tebrik etmek için yanına gittiğimde amacım kısaca soyunma odalarının önünde söyleyeceklerimi söyleyip oradan ayrılmaktı. Lakin işler beklemediğim gibi gelişmiş, Tuğra benimle vakit geçirmek istediğini belirtmişti. O hızlıca duş alıp geleceğini söylediğinde ben de onu beklemekle yükümlüydüm.
İşini güvenceye almak maksadıyla olsa gerek bana hem motorunun anahtarını hem de kaskını vermişti. Anlaşılan her an fikir değiştirip onu öylece bırakıp gideceğimi falan düşünüyordu.
Gitmemiştim.
Özellikle de onunla aramızda geçen dünkü konuşmadan sonra yüzleşmemiz gerektiği bir gerçekti. Ancak bir noktaya kadar kaçabilirdim ve bunun farkındaydım.
Düşüncelerimden Tuğra'nın bana doğru ilerlediğini fark ettiğimde sıyrıldım. O gelene kadar instagrama post atmış, üzerine bir de aileme eve geç geleceğime dair haber vermiştim. Neyse ki o da çok oyalanmamıştı.
"Beklerken çok sıkılmadın, değil mi?"
Kafamı olumsuzca iki yana salladım. Sonrasında fark ettiğim detayla "Saçlarını niye kurutmadın?" diye sorduğumda o kafama geçirdiğim kaskın göz kısmını kapatmakla uğraşıyordu. Bir yandan da "Seni bu havada bekletmek istemedim," diye cevap vermişti.
Bir şey söylemedim ve onun motora yerleşmesini bekledim. Her ne kadar ıslak saçlarla, duştan yeni çıkmış hâliyle motor kullanması beni düşündürse de sessizliğimi korumaya devam ettim. Kendisi daha iyi bilirdi nasıl olsa.
Tuğra yeni bir kask çıkarıp kendi kafasına geçirdikten sonra motorda yerini aldı. Ben de onun oturmasının ardından arkasına yerleştiğimde çok geçmeden harekete geçmiştik.
Yaklaşık olarak bir yirmi dakika kadar sonra sakin bir sahil kenarında motoru uygun bir yere park etti. Ben de ona sıkı sıkı doladığım kollarımı çözerek kaskı kafamdan çıkardım ve dağılan saçlarımı düzelttim. Tuğra o ara çoktan motordan inmiş ve bana yardımcı olmak için elini uzatmıştı.
İtiraz etmeden elini tuttum. Motordan aldığım destekle birlikte yere ayak basmayı başardığımda elimi çekecekken Tuğra elimi bırakmak yerine ikimizin de elini kendi cebine sokmuştu.
"Üşümüşsün."
"Sen kendine bak asıl. Yüzün kızarmış soğuktan Tuğra."
"Bana bir şey olmaz."
Ona inanmayan bir bakış attım. O esnada da Tuğra'nın adımlarına eşlik ederek iskeleye doğru ilerliyordum. Tabii bunda sağ elimi mengene gibi sarmasının etkisi de büyüktü. Aksi takdirde onun adımlarına biraz zor uyum sağlardım.
Birlikte iskelenin en uç kısmına geldiğimizde Tuğra ellerimizi el mahkum ayırmış, ayaklarını aşağıya sallayacak şekilde oturmuştu yere. Ben de onu taklit ettim ve yanına yerleştim.
Aramızda bir sessizlik oluştu. Belli bir süreden sonra bu sessizlik rahatsız edici bir boyuta ulaşırken en nihayetinde sessizliği bozmaya karar vererek "Bir şey soracağım..." diye girdim bir yerden cümleye.
"Sor bakalım."
Derin bir nefes aldım. Ardından beni yiyip bitiren o düşünceyi bir şekilde dile döktüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
socialite
Teen Fiction[texting] bade: sevgilim olman karşılığında haftalık 4.000₺? tuğra: güzel şakaymış :d (❕bazı bölümler argo, küfür ve cinsellik içerir. ) 15.07.2022