Sokak lambaları teker teker yanmaya başladı.
"AÇ ŞU SİKTİĞİMİN AĞZINI!" Saeri bir yandan göz yaşı akıtırken diğer yandan boğazı sıkılıyordu. Hanma inatla dayıyordu ağzına. Daha fazla dayanamayıp sonunda pes etti. "Sıkıştırma...zaten ağzın küçük. Hadi ama başını aldın sadece iyice aç." Hanma daha fazla sabır göstermeden kafasını kavradı ve zorladı. Yine de tamamı girmiyordu. Ağzından zar zor çıkaran Saeri daha yüksek sesle yakardı "Abi-dur lütfen!" Hanma'nın o an tüyleri diken diken oldu. Saeriyi yere savurdu. "Sana ilk gün ne demiştim? HA!" Saeri olduğu yerde sürünerek kaçtı ayağa kalkıp kapıya koştu. Tam kapıyı açmıştı ki Hanma hızla kapıyı kapadı. Omzunu tutup içeriye doğru ittirdi. "Kaçacak mısın? Cidden mi? Nereye kaçacaksın? Senin gidecek bir yerin mi var?" Saeriye hızla yaklaştı. Bu ifade bu sinir. Şeytandan farksızdı. Saçlarından tutup sarstı"GİDECEK BİR YER Mİ BULDUN HA!" Diğer eliyle çensini sıktı "Gözlüklü çocuk? Ona da açtın mı ağzını! Onun yanına mı gitmeyi düşünüyordun?" Duvara fırlatmasıyla çarpıp yere yığıldı "Düşünmedim! Yemin ederim öyle bir şey düşünmedim." Gözlerinden akan yaşlar gerdanlığına kadar süzülüp göğüslerinin arasında kayboluyordu. Hanma tepeden aşşağı bu perişan kızı süzdü. Saerinin yanına çöktü "Küllüğün olduğu yerde, arkada kondom var. İstersen küllüğü getir istersen kondomu." Sanki tercih hakkı varmış gibi konuşsada iki ucu bokluydu. Külüğü götürürse Hanma ağzında sigarayla devam edecekti. "Etinin kızarması ve morarması da hoşuma gidiyor." Hanma bunları söyledikten sonra içeriye geçti. Saeri burnunu çekip yaşlarını silmeye çalıştı. Çekmeceyi açtığında hareket edemedi. Hanma hiç bu kadar ileri gitmemişti. Yine de dayak yemek istemiyordu morluklar uzun süre acısını sürdürüyordu...
———
Utanıyom lan yazarken.