Her sabah olduğu gibi bu sabahta küçük kardeşim Tuğba'nın yatağımda zıplayıp çığlıklar atmasıyla uyandım.
-Ablaaa hadi sabah oldu uyan artık !
Gözümü açtığımda saate bakıp pencerenin önüne doğru koştum.
Saat tam yedi olduğunda karşıda koşu yapan selimi izlemeye başladım. Giydiği tişörtle kaslı kollarını ortaya çıkarmış gri eşofman altıyla her sabah olduğu gibi yine çok tatlıydı. Kulaklığını düzeltirken acaba hangi şarkıyı dinliyordur diye düşünmeye başladım. Tam hayallere dalmışken annemin sesiyle kendimi geldim.
Feraye, Feraye kız hala uyanmadın mı?
Tamam anne geliyorum diyip camı kapattım.Mutfağa annemin yanına gidince sen kahvaltıyı hazırla ben kalan işimi bitiriyim diyip gitti. Annem evde terzilik yapar dikiş dikerdi. Babam bahçıvanlık yapardı. Bende onlara destek için çalışmaya başlamıştım.
Şarkı söyleyerek kahvaltıyı hazırlamaya başladım çayı demleyip üstümü değiştirmek için odaya gittim.
Yakışıklı ikiz kardeşim çoktan hazırlanmış saçlarını düzeltirken benim halime gülüp
-Günaydın ikizim bu ne güzellik diyip benimle alay etmeye başladı. Yerde uyanmamak için direnen ve okula gitmemek için hasta numarası yapan Mustafa'yı uyandırmadan Tuğba nın yanına kanepeye uzandım.Saçını okşamaya başladığımda bana kocaman sarılıp iyiki varsın dedi. Bende ona gülümseyerek sende bitanem diyince Faruk beni iteleyerek
-Kıskanıyorum ama beni de aranıza alın diyip bizi gıdıklamaya başladı. Sesimizden rahatsız olup uyanan Mustafa gözlerini ovuşturarak yanımıza gelince onu da yanımıza aldık ve dört kardeş kanepede gülmeye başladık.
Seslerimizi duyan babaannem ise her zaman ki gibi işiniz gücünüz eğlence diyip bizi azarlamaya başladı. Sinirli biri olmasa da her gün bizi azarlar. Ciddi olmadığımız için bize kızardı. 20 yaşına geldin yine çocuk gibisin ben senin yaşındayken iki çocuk annesiydim derdi. Ama ben onu her şeye rağmen çok severdim. Ana kraliçem diye seslenirdim. Kahvaltıya giden kardeşlerimi izleyip üzerime en sevdiğim elbisem olan kırmızı çiçekli elbisemi ve siyah babetlerimi giyindim. Kıvırcık saçlarımı tarayıp aşağıya indim. Mutfağa gittiğimde babaannem, annem, kardeşlerim ve babam masada yerini almıştı. Herkese günaydın diyip kahvaltımı yapmaya başladım saate bakınca geç kaldığımı anlayıp koşarak evden çıktım. Kapının önünde Esra'
-Kızım harbiden bizi kovdurmaya niyetlisin nerdesin sen ? diyince konuyu değiştirmeye çalışarak
-Hadi Esra bak yetişemeyeceğiz onlara dedim. Esra benim en yakın arkadaşımdır. Ve sinirlenmeyince çok tatlı bir kızdır benim takıntılarıma bir tek o tahammül eder. Onunlayken her şey bana daha kolay gelir. Benim aksime sarışın yeşil gözlü zayıf ve çok sempatiktir. Ayrıca genelde çok sakin ve anlayışlıdır.
Kuaföre vardığımızda Sibel abla bize kızgın gözlerle bakınca onu yumuşatan bir gülüşle
O sibel abla bu ne şıklık gözlerim kamaştı diyip içeriyi hazırlamaya başladım. Pek yumuşamasa da gülerek karşılık verdi. Bu mahallede yıllardır tanıdığım ve değer verdiğim en iyi insanlardan biridir. Aynı zamanda iki yıldır Esra ile çalıştığımız kuaföründe ortağıdır. Aslında geçen yıla kadar tamamı ona aitti ancak durumu kötüleşince Can bey ile ortak olmayı kabul etti. Geçmişte yaşadığı kötü olaylar derin bir iz bıraktığı için ne kadar gülerse gülsün gözlerinde her bir hüzün vardır. Hikayesini bilmesemde bazen dalıp gittiğine düşüncelere daldığına rastlarım. Üniversiyeyi tüm çabalarıma rağmen kazanamayınca annemin isteğiyle kuaföre girmiştim. Esra da okumaya niyeti olmadığı için benimle çalışıyordu. İkizim Faruk kazanınca tüm ailemin umudu olmayı başarmıştı. Kuförde fön çekmelerim bitince saate baktım 9 olduğunu görünce Esra ile bizden iki apartman yukarıda oturan Özcan ve Selime bakmaya başladık. Üç yıldır beni görmeyen Selim ve yanında havasından geçilmeyen Özcan üniversiteye gidiyorlardı. Selim siyah saçlı beyaz tenli renkli gözlü ve bayağı kaslı bir tipti. Genelde soğuk görünen yüzü gülünce sanki kalbim yerinden çıkıyordu. Yıllardır umudumu hala kaybetmesemde çok bozulduğumu söylemeliyim. Kamera ve fotağrıfçılık okuduğu için elinde hep kamerayla gezerdi.
Of yine mavi gömleği ve koyu renk kot pantolonuyla çok tatlıydı. Özcan ise aşırı havalı ,sürekli gülümseyen ve bir bakışıyla kızları etkileyebilen bir tipti. Uzun boylu ve zayıf olan bu çocuk mahallenin gözdesiydi aynı zamanda Esranın kendine bir türlü itiraf edemediği ancak şiddetle hoşlandığı yakışıklıydı. Kuaförden çıkınca Esrayla bize gidip Faruk un okul anılarını dinler yorumlar yapardık . Bu günde gidip bir kahve içerek haftaya olacak olan Seher ablanın kızı Yasemin in düğününe ne giyeceğimizi tartışmaya başladık. Çekimlerini Selim yapacağı için bu sefer beni farketmesini sağlamalıydım. Umarım bu sefer başarırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK YAKAR
Teen FictionYüreğinin sesini dinlemekten sakın vazgeçme Bir gün mutlaka seni doğru adrese götürecektir. Okurken insanın kendini bulacağı bir hikaye hayatın içinden... Umutla çıkılan bu yolda tüm zorluklara rağmen Aşk galip gelecek mi ?