Jisung Minho ile ayrıldıktan sonra direkt eve gitmeyi planlıyordu, öyle de yaptı. Eve giderken hiçbir sorun yaşamadı, son günlerde yaşadıklarına ters bir şekilde.Yolda ilerlerken tek düşündüğü şey Minho'ydu. Daha düne kadar belki de en sinir olduğu insanken şu an ona bir sempatisi oluşmaya başlamıştı. Aklına onu öptüğü sahne geldikçe sinir olmuyor değildi, ancak eskisi kadar da öfkeli değildi.
Ayrılmadan önce Minho ona numarasını da vermişti. Bir an yazmayı düşünse de sonra saçmaladığının farkına vardı. Minho mesaj atana kadar bir şey yazmayacaktı.
Jisung tüm gün Minho'yu affedip affetmeme konusunda düşündü. Karar olarak da kendisine olan davranışlarına göre affedecekti veya hiç affetmeyecekti.
Jisung Minho gibi bir arkadaşı olsun isterdi aslında, şimdilik.
.
.
.Pazartesi günü okula giderken Felix'e anlatıp anlatmamak konusunda kararsız kalmıştı. Eğer anlatırsa Felix muhtemelen Minho'dan uzak durmasını söylerdi, bir açıdan haklıydı da.
Ancak Felix ne derse desin Jisung Minho'dan uzak durmak istemiyordu.
Sınıfına doğru çıkarken merdivende bileğine dolanan elle duraksadı. Döndüğünde Minho'yu beklerken Jeongin'i görünce şaşırdı.
"Selam Jisung." Jisung yine Felix'le ilgili bir şeyler soracağını düşündü.
"Selam"
"Şey, anlamadığım bir konu var da, senin de derslerinin iyi olduğunu duymuştum. Acaba bana bir ara anlatabilir misin?" Jisung şaşırdı, neden kendisinden istiyordu ki anlatmasını?
"Tabi anlatırım, hangi dersle ilgiliydi?" Jeongin bir anlığına donmuş gibiydi.
"Ney?" Jisung şaka yaptığını düşündü ve güldü.
"Anlatmamı istediğin konu."
"Heh o mu? Şey... Matematik konusu." Jisung anladığını belirtmek amacıyla başını salladı.
"Öyleyse bugün okulun yanındaki kafede buluşalım mı? Biliyorsun sınavlar yaklaştı."
"Peki, olur." Jisung yanından ayrılacakken Jeongin onu yeniden elinden tutarak durdurdu.
"Felix senin çok yardımsever ve çalışkan biri olduğunu söylediği için ilk sana gelip sordum. Kabul ettiğin çok teşekkürler Jisung." Jisung Jeongin gibi gülümsedi ve merdivenden çıkmaya devam etti.
Okul çıkışı belki yine Minho'yla takılırlar diye düşünmüştü ancak Jeongin bu planlarını bozmuştu.
Belki de böylesi daha iyidir diye düşündü Jisung.
Sınıfa girdikten sonra gözüne ilk adeta burnundan soluyan Felix çarptı. Felix şu sıralar baya sinirliydi.
"Naber Felix?" Felix arka sırasına oturan Jisung'a döndü.
"İyiyim desem yalan olur. Ya sen?"
"Ben iyiyim de sana ne oldu yine?" Felix aklına gelenlerle gözlerini devirdi.
"Sanırım Jeongin benden hoşlanmıyor. Benimleyken sürekli telefonuna bakıyor ve hiç konuşmuyor."
"Belki konuşmaktan hoşlanmıyordur?" Felix alayla güldü.
"Kendi arkadaşlarının yanında konuşuyor baya ama. Ayrıca ona kafeye gitmeyi teklif ettiğimde de bir bahane uydurdu ve gelemeyeceğini söyledi." Jisung Jeongin'in onunla kafeye gitmek istediğini söylemeyi düşünse de Felix'in dedikleriyle vazgeçti. Kıskanabilirdi ve bu daha büyük bir olay çıkarabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just a Game || MinSung
Fanfiction"Yalnızca bir oyun, en fazla ne olabilir ki?" diye düşünen Minho karşısında duran Jisung'un dudaklarına kendi dudaklarını bastırdı. Fakat bu, Jisung'un açısından yalnızca bir oyun değildi.