"İki yıl önceydi. Felix'le birlikteydik ve canımız çok sıkılmıştı. Bu yüzden her zaman yaptığımızdan farklı bir şeyler yapmak istemiştik. Saat geç olmuştu ve dışarıda geziyorduk. Sonra müzik sesi duyduk." Jisung Minho'yla göz temasını kestikten sonda devam etti."Merak ettik ve sesin geldiği mekanın önüne kadar gittik. Buranın bar olduğunu anlamıştık. Felix girmeyi önerdi, ben de hemen kabul ettim. Şu an o kadar pişmanım ki..."
"Sonra içeri girdik. Kapıda görevli falan da yoktu garip bir şekilde. İçerisi insan doluydu ve hiç güzel görüntüler yoktu. Felix dans edelim deyince ben yine hemen kabul ettim ve pistin ortasına geçip dans etmeye başladık. Bayağı bir dans ettik, arada kenardaki masalardaki içeceklerden de içiyorduk. Elbette içki olduğunu bilmeden. Aslında boğazımı yaktığı için içki olduğunu tahmin etmiştim ancak içmeye devam ettim. Sonra bir şey fark ettim, Felix yanımda yoktu. Etrafa bakındım ancak her yer bulanıktı sanki, başım da dönüyordu. Kendime gelemiyordum bir türlü. Sonra bana bir adam yaklaştı, bunu görebildim. Sonra da..." Jisung yutkundu ve parmaklarıyla oynamaya başladı. O anı hatırladıkça çok kötü oluyordu.
Minho bunu fark ettiğinden elini tuttu ve onu rahatlatmaya çalıştı.
"Anlatmak zorunda değilsin."
"Hayır, anlatacağım. Başladıysam bitireceğim."
"Adam bana yaklaştıktan sonra belimi kavradı ve yüzünü benim yüzüme yaklaştırdı. Sonra..." Jisung gözlerini yumdu, her şeyi anlatamayacaktı.
"Daha fazla yaklaştı ve ben istemediğim halde bana dokundu ve zorla... Beni öptü. İğrençti. Sonra daha fazlasını yapmaya çalıştı, anlarsın ya." Minho gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde Jisung'u dinliyordu.
"Beni kenar bir yere çekti. Eğer Felix gelip kafasında bardak kırmasaydı daha kötü şeyler yaşanabilirdi." Son cümlesini sesi titrerken kurmuştu, Minho bunu fark etmesiyle tuttuğu elini daha çok sıkılaştırdı.
Jisung daha fazla konuşmak istemedi. Zaten o anı her hatırlayışında çok kötü oluyordu, ilk defa birine bu olayı anlatıyordu.
Minho onu nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.
"Ama sana zarar vermedi, değil mi?" Jisung Minho'ya bakıp burukça gülümsedi.
"Keşke bana yumruk falan atsaydı, dokunmak yerine. Daha az rahatsız olurdum ve bu kadar zaman aklımda kalan bir travma olmazdı."
Minho duyduklarıyla gözlerini yumdu. Felix'e hep sinir olmuştu ancak şimdi o olmasaydı olanları düşününce iyiki varmış diye düşündü.
"Ben çok üzgünüm Jisung, senin tekrardan o ana dönmene sebep olduğum için. O gece yaptığım aptallık yüzünden yeniden özür diliyorum."
Jisung Minho'nun söyledikleriyle başını yeniden onun omzuna koydu ve ağlamamak için gözlerini yumdu, zaten uykusu da gelmeye başlamıştı.
Minho halen ayrılmayan ellerine baktı ve gülümsedi. Onun da uykusu gelmişti bu yüzden kafasını arkadaki duvara yasladı ve gözlerini yumdu.
Açken uyuyamasa da Jisung'un saçlarının güzel kokusu onu mayıştırmıştı, bu yüzden çok geçmeden o da uykuya daldı.
.
.
."Jisung telefonunu hala açmıyor, Minho hyungdan bir haber var mı?" Felix bir umutla Hyunjin'e döndü.
"Hayır, o da açmıyor." Hyunjin de Felix gibi paniklemeye başlamıştı. Neredeydi ki bunlar?
"Ne yapacağız? Okula geri mi dönsek?" Felix'in önerisiyle Hyunjin kaşlarını çattı.
"Neden ki?"
"Kütüphanede olacaklarını söylemişlerdi ya, o yüzden."
"Kütüphaneden çoktan çıkmışlardır."
"Ama cevap vermiyorlar?"
"Okula giremeyiz ki Felix, bu saatte kapalı oluyor biliyorsun." Felix gözlerini döndürdü, çok endişelenmeye başlamıştı. Minho'ya karşı en ufak bir güveni yoktu.
"Ama gitmeliyiz, orada olabilirler!" Hyunjin Felix'in aksine daha rahat görünüyordu ve bu Felix'i daha çok geriyordu.
"Felix, Minho hyunga güvenebilirsin, o Jisung'a bir şey yapmaz."
"Parti gecesi onu öptüğünü unuttun sanırım."
"Evet ama sonra gerçekten pişman oldu. Ayrıca okula giremeyiz zaten."
"Pekala, sen gelme. Ama ben gideceğim." Hyunjin gözlerini devirdi, Felix hayatında gördüğü en inatçı insan olabilirdi.
"Felix, okul kapalı diyorum, anlamıyor musun? Seni içeri almazlar!" Felix Hyunjin'i duymazdan geldi ve okula doğru ilerlemeye başladı.
Hyunjin daha fazla uyarmak istemedi ve Felix'e engel olmadı. Zaten gidince kendi görür diye düşündü ve evine doğru ilerlemeye başladı.
Felix okula ulaştıktan sonra kapalı olan kapılara doğru ilerledi. Güvenliğin orada olmasını beklemişti fakat ortalarda yoktu. İçeride olduklarına emin değildi aslında, sadece bir tahmindi bu yüzden başka şeyler düşünmeye başladı.
Belki de Jisung'un şarjı yoktu ve evindeydi.
Belki de Minho'yla başka bir yere gitmişlerdi ve telefonu açmak istememişti.
Veya belki de Minho telefonunu açmasına izin vermemişti.
Felix son aklına geleni biraz daha düşününce saçmalamaya başladığını hissetti. Jisung kendisinin de dediği gibi çocuk değildi sonuçta. Ayrıca Minho da gerçekten pişman görünmüştü gözüne.
Bu yüzden boş vermeye karar verdi.
Fakat bu ertesi gün Jisung'dan hesap sormayacağı anlamına gelmiyordu elbette.
Felix yolda ilerlerken Hyunjin'le geçirdiği anları düşündü. Hiçbirinde Jeongin aklından çıkmamıştı, sanki ona ihanet ediyormuş gibi hissetmişti.
Ancak Jeongin'in kendisini sevmediğine emindi, sürekli kendisini ekiyor ve konuşmak da istemiyordu.
Hyunjin'in duygularıyla oynamaktan korktu, eğer Hyunjin kendisinden hoşlanırsa ne yapacaktı?
Gerçi Hyunjin'in de kendisinden bir farkı yoktu. O da aynı düşüncelere sahipti.
Felix Jeongin'i kendisine takıntı yapmaktan korkuyordu.
Fakat iş işten geçmişti bile.
.
.
.Minho saat gece iki gibi uyandı ve halen omzunda uyuyan Jisung'u fark etti.
Yüzünü tam göremiyordu ancak gördüğü kadarıyla çok güzeldi.
Minho Jisung'a biraz daha bakınca kalp atışlarının hızlandığını hissetti,ve gittikçe artıyordu da.
Jisung biraz hareketlenince bakışlarını hemen ondan çekti ve önündeki kitaplıklara bakmaya başladı.
Jisung'un uyanacağını düşünse de Jisung kafasını Minho'ya daha da çok yaklaştırmıştı.
Jisung muhtemelen üçüncü uykusunda falandı ve içeride bomba patlasa anca uyandırdı. Bu yüzden Minho şarjı bittiği için Jisung'un telefonundan onun fotoğrafını çekip kendine attı. Ardından da hemen mesajlaşmayı sildi.
O görüntüyü unutmak istemiyordu.
bayadır bölüm atamıyorum, kusura bakmayın sınavlardan falan fırsat bulamadım
herkese iyi yıllar bu arada🤍
Okuyan herkese teşekkürler, umarım beğenmişsinizdir💖💓
oy vermeyi unutmayın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just a Game || MinSung
Hayran Kurgu"Yalnızca bir oyun, en fazla ne olabilir ki?" diye düşünen Minho karşısında duran Jisung'un dudaklarına kendi dudaklarını bastırdı. Fakat bu, Jisung'un açısından yalnızca bir oyun değildi.