"Jisung, uykunu böldüğüm için bağışla ama artık uyanmalısın." Minho'nun kulağına fısıldamasıyla Jisung gözlerini araladı.Kütüphanede, üstelik Minho'nun omzunda uyuyakalmıştı ve bunun şimdi farkına varıyordu.
"Biz burada mı uyuduk?" Minho bilinci daha açılmamış ve gözleri yarı kapalıyken kendisine soru soran Jisung'a güldü.
"Evet, hatırlamıyor musun?"
"Bir dakika, daha yeni uyandım." Minho yine güldü ve uykudan yeni uyanınca sarhoş gibi olan tek kişi Hyunjin değilmiş diye düşündü.
"Hatırlayabildin mi?"
"Evet, hatırladım. Hatırladım da, senin boynun ağrımadı mı?" Minho başını iki yana salladı.
O tüm gece Jisung'u izlemekten uyuyamamıştı ki
"Hayır, ben iyiyim. Senin bir yerin ağrıyor mu?"
"Biraz popom ağrıyor ama çok değil. Keşke çantalarımızın üzerine yatsaydık." Minho bir şey demedi çünkü o halinden oldukça memnundu.
"Neyse, saat kaç?"
"Yedi."
"Neden bu saatte uyandırdın ki beni?" Minho alayla güldü, bilinci hala yerinde değildi herhalde.
"Ders başlayacak ya Jisung, hani burayı da açacaklar. Sonsuza dek burada kalacağımızı mı sandın?"
"Hayır, sadece bugün ders olduğunu unutmuşum. Her neyse, artık kalkalım öyleyse."
"Tamam."
Minho kapının kulbuna asılınca kapı yine açılmamıştı. Jisung gözlerini döndürdü.
"Birazdan açarlar."
"Umarım." Jisung çantasını toparlamaya gidince Minho da peşinden ilerledi.
"Bu yaşadıklarımızı unutmayacağım." Jisung'un dedikleriyle Minho şaşkınlıkla ona döndü, gülümsüyordu bide.
"Muhtemelen Felix beni öldürecek." Jisung'un konuyu anında değiştirmesine Minho bozulsa da bir şey demedi.
"Senin arkadaşların bir şey demez mi, mesela Chan?"
"Hayır, onlar eve gelmememe alışıklar." Jisung gözlerini döndürdü. Fakat bir anda aklına gelenle de gözlerini büyülttü.
"Sen eski sevgilinle aynı yerde mi kalıyorsun?!"
"Evet, sonuçta artık arkadaşız." Minho'nun rahatlığı nedense Jisung'un sinirlerini daha çok bozuyordu.
"Felix sana neden bu kadar çok karışıyor ki?"
"Sana dün anlattığım olaydan sonra böyle olmaya başladı. O gün beni yalnız bıraktığı için o kadar pişman oldu ki, bu yüzden bir daha beni tek bırakmayacağına söz verdi."
"Evet ama o gece sarhoş olduğunuzu söylemiştin."
"Fark eder mi sence?" Bir anda kapıdan gelen kilit açılma sesiyle ikisi de o tarafa döndü.
Kapı sonunda açılmıştı!
Jisung sevinçle çantasını alıp kapıya doğru koşarken Minho pek de mutlu olmamıştı.
O halinden gayet memnundu.
Jisung'la kütüphaneden baş başa kalmak onun için gayet güzeldi.
Fakat her güzel şeyin de bir sonu vardı.
Minho da çantasını aldıktan sonra kapıya gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just a Game || MinSung
Fiksi Penggemar"Yalnızca bir oyun, en fazla ne olabilir ki?" diye düşünen Minho karşısında duran Jisung'un dudaklarına kendi dudaklarını bastırdı. Fakat bu, Jisung'un açısından yalnızca bir oyun değildi.