2.6

280 25 28
                                    


"Nasıl, Jisung senden hoşlanmıyor mu yani?" Jeongin dayak yemeyi beklerken Minho'nun sorduğu şeyle şaşkınca ona döndü.

"Evet, yaptığım her şey için çok pişmanım hyung, lütfen beni bağışla."

"Bunu onuncu söyleyişin Jeongin. Yaptıkların çok yanlış ama seni affediyorum. Gerçekten pişman görünüyorsun."

"Çok pişmanım."

"Görebiliyorum. Neyse, bunu Jisung'a da anlattığını söyledin. Peki Chan ne olacak?"

"Ben de ondan korkuyorum, beni öldürecek."

"Eğer döverse ayırmam, haberin olsun." Jeongin güldü.

"Ayırma, siz çok üzdüm ve hak ediyorum." Minho güldü.

Evet, Jeongin'e sinirlenmişti fakat onun daha çok ilgilendiği şey Jisung'un kimseyle sevgili olmadığıydı.

Halen bir şansları olabilirdi.

Tabi halletmesi gereken bir Chan konusu da vardı. Onu sadece Jeongin'e bırakamazdı.

İkili gözden kaybolunca Jisung kendi kendine gülümsedi. Demek Minho Chan'dan hoşlanmıyordu.

Jisung aptal aptal hayal kurmaya başladığında aklına gelen şeyle duraksadı.

Minho sabah aklını kurcalayan birinin olduğunu söylemişti.

Belki de annesini falan kast etmiştir diye düşündü Jisung, daha doğrusu umdu.








.
.
.



Jeongin Chan'ı görmesiyle yutkundu, başına nelerin geleceğini az çok tahmin edebiliyordu.

Minho da gelmek istemişti, belki bu yüzden daha az vurur diye düşündü Jeongin.

"Chan!" Minho'nun seslenmesiyle Chan arkadaşlarına ara verdiğini söyleyip yanlarına geldi.

"Sana bir şey anlatacak." Chan Jeongin'e baktı.

"Çok acil mi? Futbol oynuyorduk."

"Evet, çok acil."








Jeongin bir çırpıda her şeyi anlatınca bir adım geriledi.

Fakat Chan hiçbir şey yapmıyordu.

Buna Minho da şaşırmıştı.

"Hiçbir şey yapmayacak mısın?" Chan gülümsedi.

"Hayır, yapmayacağım. Ben her şeyin farkındaydım zaten. Tek anlamadığım şey benden hoşlanmadığın halde neden benimle sevgili olduğundu Minho, onu da şimdi öğrenmiş oldum. Her neyse, medeni bir şekilde ayrılabiliriz, daha önce yaptığımız gibi. Gerçi bu seferki tam olarak bir ilişki değildi de, neyse." Minho da gülümseyince Jeongin rahatladı.

"Üzgünüm Chan hyung, her şey benim yüzümden oldu."

"Evet, üzgün olmalısın. Bir daha böyle şeyler yapma." Chan oyuna dönünce Minho da okula gitti.

Jeongin halen şaşkındı. Hepsinin kendisinden nefret edip döveceklerini falan sanmıştı ama gayet olgunca karşılamışlardı her şeyi.

Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu Jeongin.

Etrafa bakınırken gözüne çarpan sarışın bedenle gülümsedi.

İkisinin arasında da artık bir engel kalmamıştı.

Meyve suyu içen Felix'in yanına yaklaşırken teneffüs çaldığı için okula lanet etti Jeongin.

Çıkışta buluşuruz diye düşündü.







Just a Game || MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin