4. Bölüm

388 25 6
                                    

MEDİADAKİ -MELEK 

İYİ OKUMALAR LÜTFEN DÜŞÜNCELERİNİZİ BELİRTİNİZ :D

*****

Akıl unutsa ne olurdu ki? Kalp unutmadıktan sonra...  Olan giden günlere olmuyor muydu? Sevdiklerimizle beraber olamadığımız, gülemediğimiz günler gitmiyor muydu çok uzaklara...

Melek, artık yalnızdı. Bir başına, kimsesiz kalacağı karanlık, soğuk odalara gidiyordu. Hayalleri gitmişti elinden. Tıpkı bundan sonra yakalayamayacağı güzel günler gibi. Melek girdiği odada ki tüm kadınların yüzüne baktı. Herkes ona kim bu suçlu? Acaba birini öldürdü mü? Hırsız mı? Diye düşünerek bakıyordu. Oysa o suçsuzdu. Tek suçu belki de âşık olmaktı. Elinde ki babasının fotoğrafına sımsıkı sarılarak boş yatağa yaklaştı. Gözlerinden her damla süzüldüğünde daha da korkuyordu. Yavaş hareketlerle yatağa oturduğunda herkes ona yaklaştı.

''Hoş geldin kardeş.''

''Allah kurtarsın kızım?''

''Ne yaptın? Neden buradasın?''

Melek ne deseydi ki? Ben yapmadım, ben suçsuzum dese ne olacaktı ki? O bir kere karar vermişti. O artık bir mahkûmdu. Kimseye cevap veremedi yaralı kalbi. Sadece hıçkırıklara boğuldu. Kadınlar ondan uzaklaşırken herkes onun hıçkırık sesine üzüldü. Kim bilir ne yaşamıştı bu güzel yüzlü?

****

Melek birbirini kovalayan günleri artık sayamıyordu. Aslında saymaktan da vazgeçmişti. Ama vazgeçemediği tek şey Fatih'ti. Onu çok özlüyordu. Ve bir aydır görememişti. Düşünmeyi kısa süreliğine bırakıp cezaevinin içinde ki kadınlar için yapılan çalışma salonuna gitti. Burası yeni açılmıştı. Bir nevi fabrikaydı. Kadınlar kıyafet dikiyor, yıkıyor, ütülüyordu. Bu hazırlanan ürünler dışarı satılıyordu. Ve mahkûmda olsalardı buradan para kazanıyorlardı. Cezaevi müdürü kadınları hayata bağlamak için böyle bir yerin kurulmasını sağlamıştı.  Melek ütüde çalışıyordu. Arkasında ki masa da ütü yapan Naz ''Melek sen iyi misin?'' dedi. Melek ona dönüp başını sallarken bulanan midesini es geçti. Son zamanlarda iyice halsizleşmişti. Gardiyan kadın ''Melek YILMAZ ziyaretçin var.'' Dedi. Melek hemen ütüyü bırakıp hızlı adımlar ile onu takip etti. Gelenin Fatih olmasını dilerken karşısında gördüğü kişi ile olduğu yere çivilenmesi bir olmuştu. Demir tüm sertliği ile Melek'e baktı.

''Nasılsın yedek sürücü?'' dediğinde Melek korku ile bakmaya devam etti. Demir yanına yaklaşıp kolunu sert bir şekilde kavradı. Kendine sert bir hareketle çekip ''Bunlar daha iyi günlerin. Yakında hayatının en acılı günlerini yaşayacaksın. Her gün bu gözlerinden yaş akıtacağım. Kalbin her gün sökülecek. Tıpkı benimkini söküp aldığın gibi... Pis katil.'' Dedikten sonra Melek'i itip hızla çıktı odadan. Adımları o kadar sertti ki yer sarsılıyordu. Melek yeniden hıçkırıklara boğulurken gözlerinin önü karardı. Bedeni sert zemine yıkılırken yaşadıklarını artık kaldıramıyordu.

****

Melek gözlerini araladığında onu hayata bağlayacak en güzel hediyeyi öğrenmişti.

''Melek hanım hamilesiniz.''

Gözleri bu kez mutluluktan yaşarmıştı. O artık hamileydi. O artık yalnız değildi. Bebeği yanındaydı. Ama emin olmak için ''Ne dediniz?'' dedi. Doktor gülümseyip '' On haftalık bebeğiniz. Hamilesiniz.'' Dedi. Melek gülümsedi üç buçuk aylıktı bebeği. Doktor bebeğin kalbini dinletirken ''hiçbir sorun yok. Ama iyi beslenmelisiniz. Stresten, üzüntüden mümkün olduğunca uzak durun. Dediklerime dikkat ederseniz çok yakında bir oğlunuz olacak.'' Dedi. Melek karnına dokunurken ''Oğlum, umudum...'' diye mırıldandı. Oğlu her zaman onun umudu olacaktı...

SIR (ACI AŞK...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin