Bir kimsenin ölümünden sonra, hiçliğin bu geri tepmesini kavramak ve inanmaya katlanmak o kadar zordur ki, ortalığa daima şaşkınlık gibi bir şey yayılır. Fakat Charles, hareketsiz kalışının farkına varınca:
— Elveda! Elveda!.. diye bağırarak, Emma'nın üzerine atıldı.
Homais ile Canivet onu odadan dışarı çıkardılar.
— Sakin olunuz!
Charles çırpınırken:
— Evet, diyordu; makul olacağım, kötü bir şey yapmayacağım. Ama bırakın beni! Onu görmek istiyorum! Karım o benim!
Ve ağlıyordu.
Eczacı:
— Ağlayın, diyordu; doğaya karşı gelmeyin, açılırsınız!
Charles bir çocuktan daha güçsüz, kendisini aşağıya, yemek odasına götürmelerine karşı durmadı. Mösyö Homais de çok geçmeden evine döndü.
İltihap geçirici merheme kavuşmak ümidiyle ta Yonville'e kadar sürüklenerek gelen ve yoldan her geçene eczacının nerede oturduğunu soran kör, meydanda karşısına çıktı.
— İyi, iyi! Sanki yapılacak başka işim kalmamış gibi! Ne yapalım, daha sonra gel!
Ve acele acele eczaneye girdi.
İki mektup yazması, Bovary'ye teskin edici bir ilaç hazırlaması, zehirlenmeyi gizleyecek bir yalan uydurması, Fener için bir makale kaleme alması gerekti. Havadis almak için kendisini bekleyen kimseler de cabasıydı. Yonville'lilerin hepsine, vanilyalı krema yaparken şeker yerine arsenik kullandığı öyküsünü dinlettikten sonra, bir kez daha Bovary'nin evine yollandı.
Onu yalnız buldu (Mösyö Canivet az önce gitmişti), pencerenin yanına, bir koltuğa oturmuş, yemek odasının döşeme taşlarını şaşkın şaşkın seyrediyordu.
Eczacı:
— Şimdi törenin saatini bizzat tespit etmeniz gerek, dedi.
— Niçin? Ne töreni?
Sonra, ürkek bir sesle kekeledi:
— Hayır, olmaz, değil mi? Yanımda kalmasını istiyorum.
Homais, iş olsun diye, ıtır çiçeklerini sulamak için etajerdeki sürahiyi aldı.
Charles:
— Ah, teşekkür ederim, dedi; siz ne iyisiniz!
Eczacının bu hareketi onda o kadar hatıra canlandırmıştı ki, boğulur gibi oldu ve sözünü tamamlayamadı.
O zaman Homais, onu oyalamak için, biraz çiçekçilikten söz etmeyi uygun gördü; bitkilerin rutubete ihtiyacı vardı. Charles tasdik makamında başını eğdi.
— Zaten, havalar yakında düzelir.
Bovary:
— Ya! dedi.
Eczacı, yapacak başka bir şey bulamayınca, renkli camın küçük perdelerini yavaşça araladı.
— Bakın, dedi; Mösyö Tuvache geçiyor.
Charles bir makine gibi tekrarladı:
— Mösyö Tuvache geçiyor.
Homais ona tekrar cenaze hazırlıklarından söz etmeye cesaret edemedi; Charles'ı buna razı eden papaz oldu.
Muayene odasına çekildi, eline kalemi aldı ve bir süre hıçkıra hıçkıra ağladıktan sonra, yazdı:
"Beyaz ayakkabıları ve tacıyla birlikte, gelinlik elbisesi içinde gömülmesini istiyorum. Saçları omuzlarına dökülmelidir; biri meşeden, diğeri akajudan, bir diğeri de kurşun olmak üzere, iç içe üç tabuta konulmalıdır. Bana hiçbir şey söylenmesin, metin olacağım. Hepsinin üstüne büyük bir yeşil kadife serilsin. Böyle istiyorum. Dediğimi yapın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madame Bovary - Taşra Hayatı
Non-FictionYaşadığı sıkıcı ve sıradan taşra hayatından kurtulabilmek için sınırlarını umutsuzca zorlayan Madam Bovary'nin hikâyesi konu edinmiştir. Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örnekl...