3. Kazanamayanlar Ve kaybedenler.

8 3 4
                                    

"Diğer sorulara geçebiliriz bence" araya girerek Ateş'in ve Baybora'nın konuşmasını bölmüştüm.

"Ne gibi bir amaçla ortaklık kurdunuz?" Bakışlarımı mavi gözlerin sahibine çevirdim Akif Sarmal, büyük bir uyuşturucu baronunun başıydı.

"Her ortaklığın temel amacı Güç değil midir Akif bey"

"Tabi öyle Delmira hanım ama biliyoruz ki ikinizde yeterince güçlüsünüz"

"Belki bize yetmiyordur? Belki de bizim istediğimiz güç yeteri kadarından fazladır?"

"Eğer karşındakini yanıltmak istiyorsan, bir şeyleri belli etmek istemiyorsan soruya soruyla karşılık vermelisin delmira."

"O halde asıl amacınız çok daha büyük?"

"Belki öyle, belki değil" yapmacık bir şekilde ve bunu bilerek belli ederken konuşmaya bir son vermişti Akif Sarmal.

"Peki Ateş bey, her şey üzerine ortaklık kurmuşsunuz madem, bu ortaklığa kişisel davalarınızda dahil mi?" Baybora Ateş gözlerimin içine bakarken, hiç bir şekilde tedirgin ya da endişeli görünmüyordu, dudaklarındaki gülümseme bana karşı kullanıcağı kozunun büyüklüğünü bas bas bağırıyordu.

Oyun oynamıyordu.
Maske takmıyordu.
Elinde gerçekten bir şey vardı.

Çok büyük bir şey.

"Ortağım herhangi bir konuda yardım isterse ederim, ben herhangi bir yardım istersem eder. Otaklık maddelerimizden sadece birisi"

Bu onu sevindirmiş gibiydi, ne yapıcaktı?.

Onun amcam olduğunu kimse bilmiyordu. Eker ailesi olması gerekenden fazla tanınan bir aileydi. Büyük sırları herkes tarafından konuşuluyor fakat o sırların ne olduğu bilinmiyordu.

O Aileye mensup olsam da kendimi gizlemek için kimliğimi yok etmiştim, sanki hiç var olmamış gibi ve yeniden doğmuş gibi.

Delmira Kül yeniden doğuşun simgesiydi, Delmira Kül intikamını almak için, kendini yakanları yakmak için gelmişti.

Ama Baybora Ateş kendi kimliğimi biliyordu, kim olduğumu biliyordu her şeyden öte
Ne olduğumu biliyordu, bana ne yaptıklarını biliyordu.
Bunu o yapmıştı ama bunu koz olarak kullanabilir miydi bilmiyorum çünkü bu bahsedilen büyük sırrın açığa çıkması demekti.

Bu sır açığa çıkarsa ben ve o da dahil Eker ailesinden kalan son kişilerde imha edilirdi ve bunun adı kesinlikle ölüm olmazdı.

"Sizi artık arkamızda yer alan Arkadaşlarla tanıştırma vakti"
Baş yöneticilere döndü ve bir baş haraketiyle yanımıza geldiler, hepsi tanınıyordu ve bu yüzdden maskelerini çıkartamazlardı kimlikleri bir süre gizli kalmalıydı.

Kim bilir belki isimsiz biri her şeyi açığa çıkarırdı.

"Baş Yöneticilerimiz iki kadın ve üç erkekten oluşan grubumuz tüm ipleri ellerinde tutuyorlar. Bize dair bu ortaklığa dair her şeyi onlar yöneticekler"

"Kim onlar?" Arka taraflardan birisinin sorusuna Ateş Kara
"Kimlikleri gizli kalıcak" diyerek makul bir cevap vermişti.

Kimlikleri gizli kalıcaktı tabi biri basına sızdırmazsa.

Fısıltılar bayım.
Fısıltılar en çok bağıranlarındır ve fısıltılar aslında en çok duyulanlardır.
Onlara dikkat edin, çığlıkları avucunuzda tutabilirsiniz ama fısıltılar parmak aralarınızdan sızar gider.

Bir kaç saat daha böyle geçti gitti ve en sonunda beklediğim an geldi davetin beni en eğlendiren kısmı tam burasıydı.

Yaz bunu;

2022. 18 Temmuz Pazartesi

Saat 00.00

Çığlıklar.

Silahlar.

Koşuşturmalar.

Ölümler ve yaşamlar.

Yenilenler ve kaçanlar.

Onlar korkaklar, ölümden korkan bir avuç insan.

Davetin başından beri keskin nişancılar tarafından hedefte olan belli isimler kaçamadan yere yığılırken diğer insanlar bilerek teğet geçiliyordu.

Listeden tam olarak 58 insan eksilmişti.
Geriye kaldı 202 isim.

Liste, kanla yazılmış isimler.
Bu gece ölmesi planlanan insanlar.

Baybora Eker o listede yer almıyordu.
O ölmemeliydi, ölürse istediğimi alamam.

Akif sarmal o listede yer almıyordu.
O ölmemeliydi çünkü sanırım onda da Ateş Kara'nın istediği bir şey vardı.

İkiside bir çok şey biliyordu ve bu şeyler o kadar önemliydi ki onları hayatta tutan bir anahtar görevi görüyordu.

"Delmira koş!" Karmaşanın içinde Ateş'in sesini zar zor duyup ona dönebilmiştim. Baş yöneticiler etraflarında korumalardan oluşan duvarın arasında terasa çıkarılıyordu.

"Ne oldu?" Hızlı bir kaç adımda yanıma geldi ve bileğimden tutarak hızlı adımlarla beni sürüklemeye başladı.

"Sıkılan kurşunların hepsi bize ait değil biri süikast düzenliyor şuan ve o kurşunlar-"

O sırada bacağımda hissettiğim acıyla inledim.

"Zehirli" diyerek cümlesini tamamladı.

Merhaba? Nasılsınız? Beni sorucak olursanız hiç iyi değildim olumsuzluklar üst üste geldi iki gündür.
Paramı çaldırdım az da bişey degil yani sonra mürünün imza günü vardı sabahtan gitmiştim ki imza yeri bana çok uzaktı ama malesef mürü uçağı kaçırdığı için ordan o kadar yolu geri dönmek zorunda kaldım ve günlerden pazar olsugu için benim oturduğum yere çok az dolmuş vardi iki saat falan dolmuş bekledim, eve geldiğimde kuzenim duvardaki posterlerden birisini yırtmış az önce fark ettim, delirmek üzereyim vs vs. Nasıl sakinleşicem hiç bie fikrim yok biraz buraya içimi dökiyim dedim ama baya bişeyde yazmışım. Ha bu arada kahvemde bitti! Hava sıvak burnum kanayıp duruyo ve sinirden migrenim de tuttu delirmek üzereyim varya.
Sakinleşiyim diye buraya yazıyım dedim hatırlayınca daha çok moralim bozuldu.

Neyse bölümü nasıl buldunuz peki?

Savaş MaskeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin