4. İnsanlar ve Hırslar

6 3 1
                                    

"Sıkılan kurşunların hepsi bize ait değil biri süikast düzenliyor şuan ve o kurşunlar-"

O sırada bacağımda hissettiğim acıyla inledim.

"Zehirli" diyerek cümlesini tamamladı.

"Ah Kahretsin" derken hafif eğilmiş bacağımı tutuyordum. Normal bir kurşun olmadığı anlaşılıyordu. Daha önce bir çok kez vurulmuştum ama bu kadar acıyı hissetmemiştim, çok fazla acıyor ve yine haddinden fazla yanıyordu. Kurşun çok derine girmişti ve kan akışı aşırı fazlaydı.

"Siktir" diye mırıldanan Ateş Kara yürüyemiyceğimden emin bir şekilde beni direk kucağına almış hızla terasa çıkan merdinevleri arşınlıyordu sağ kalan korumalardan bazılari çatışmada bazıları bizim arkamızı kolluyordu.

Terasta hazır bekleyen helikoptere bindiğimizde kimse görünmüyordu baş yöneticiler arka tarafta perdenin arkasında olmalılardı. Helikopter normallerinden daha büyüktü.

Ben dişlerimi sıkmış derin nefesler alıp verirken tüm bedenimi kasıyordum. Ateş elbisemin eteğini hafif kaldırdığına bende kafamı kaldırmış yaraya bakıyordum ve.... berbattı!.

Kurşunun girdiği yerin etrafı mosmor olmuş ve damarlarım yeşil yeşil belirginleşmişti. Ateş çıkardığı çeketinin kollarını yırttığında birini yaranın üstüne bağlamış diğerini bacağımın vucüdumla bağlanan kısmına bağlayıp sıkmıştı ve umarım zehir çabuk yayılmıyordur.

Terliyordum, hem de çok. Kendimden geçmek üzereydim bu zehir her neyse bende daha fazla etki göstermesi muhtemeldi.
Gözlerim kaymaya başlarken bir terliyor bir üşüyordum ve vurulan bacağımda inanılmaz bir acı varkem diğer hiç bir yerimi hissettmiyordum.

Burnumdan akan sıvı harici....

Burnumun oldukca fazla kanadığını hissediyordum, vucüdum bir şekilde kendini temizlemeye çalısıyordu. Hiç bir sesi duymuyordum bilincimi yitirmeden önce hissettiğim tek şey öğürmeye başladığım ve birinin beni yan döndürdüğüydü.

《🕓》

Yazardan:

Delmira bilincini yitirmesine rağmen vucüdü delicesine titriyordu. Oldukca kötü bir durumdaydı.

Ateş Kara bir şeyler yapmaya çalışıyordu ama faydasız gibi görünüyordu.

Delmira Kül şuan ölmemeliydi. İkiside birbirine muhtaçtı.

Helikopter Ateş Kara'ya ait yasal olmayan bir hastanenin çatısına iniş yaptığında kapıda sağlık görevlileri Delmirayı almak için bekliyordu. Sedyeyle acil müdahaleye alındığında Ateş Kara süikatsı kimin düzenlendiğini bulmak için sabırsız davranıyordu.

"Alek siz gidebilirsiniz, şimdilik herhangi bir şey yapmanıza gerek yok fakat Türkiyeden ayrılmasanız iyi olur"

"Tamamdır Ateş, öyle yapalım bakalım"

Helikopter tekrar havalandığında cebinden telefonunu çıkartıp birini aramaya koyuldu.

"Barkan, neredesin?"

"Sanada Merhaba, nasılsın?"

"Barkan."

"Ay kim bilir noldu gene, yoldayım istanbula geliyorum, sorun ne?"

"Davete süikast düzenlendi, ben kamera kayıtlarına baktırıcam fakat sıkılan kurşunlar zehirliydi. Delmira vuruldu bana Dyln'ı getirmeni istiyorum"

"Tamam o sorun değil helikopter gönderirim ama durumu nasıl?"

"Kötü"

"Tamam"

Barkan Ateş telefonu emir almadan kapatma cesaretine düşen tek isimdi ki bu cesaretide soyisminden alıyor olmalıydı.

Adamlarından birini aramak üzereyekten telefonuna başka birisinden çağrı düşmüştü.

Yekta Yener.

"Söyle Yekta"

"Olanları duydum, Hağla yaşıyor musun diye merak etmiştim"

"Yaşadığımı öğrendiğine göre kapatıyorum işim var"

"Ay ne sıkıcı birisin sen öyle! Ama şuan elimde kimin olduğuna inanamıycaksın!"

"Kim?"

"Mehmet Deliçay, şuan bodrumumda kilit altında"

"Ne dedin sen?" Telefonun diğer tarafından neşeli bir kahkaha sesi geldi.

"Dedim ki Mehmet Deliçay elimde"

"Bunu nasıl yaptın?"

"Ah cazibeme dayanamadı ve oltaya geldi yazık.     neyse neyse tam olarak öyle olmadı küçük bir kandırmaca diyelim daha sonra detaylı anlatırım. Onu ne yapıyım diye aramıştım"

"Şimdilik dursun orda almaya gelicekler"

"Tamam. Görüşürüz"

Yekta Yener'den korkulurdu. Ateş Kara onu kurtarıp yanına almakla doğru bir karar yaptığını biliyordu.
Yekta Yenerle yolları yıllar öncesinde kesişmişti.
Ateş Kara o zaman daha 23 yaşında genç bir delikanlıydı şimdiysa 31. yaşını dolduruyordu. 
Yekta güçlü bir ailenin tek çocuğuydu. Ailesi bir kundağa kurban gitmişti ve Yener soyadını taşıyon otuz kusur kişiden sadece Yekta nefes alıyordu. Tek istediği intikam almak olan bu hırslı kadına İstediğini vermişti.

"Ateş bey" Ateş kafasını teras kapısındaki yardımcı asistana çevirmişti.

"Söyle"

"Doktor beyin size söylemesi gereken bir şey var"

Ateş cevap vermeden terastan çıkıp doktorun odasına gitmişti.

"Merhaba Ateş bey.  Delmira hanım şuan hayatta ama durumu hağla oldukça kötü. Böyle bir zehirle açıkçası daha önce tanışmadım ve Delmira hanımın vucüdünda başka kimyasallarda var tü. vucüdünda hatta genlerine kadar işlemiş görünüyor ve bu zehir onu daha fazla etkiliyor"

"Başka kimyasallar?"

"Bu tip bir madde benim bildiğim kadarıyla yurt dışında bir kere kullanılmıştı, bir insanın genlerini değiştirmek için ve bu ortaya çıktığında o soya sahip herkes öldürülmüştü"

"Niye öldürülmüş"

"Tam anlamıyla bir insan sayılmadıkları için, bir sürü madde içeren bu kimyasal direk genlere işliyor ve o kişiyi tamamen değiştiriyor. Onlar saldırganlardı aynı bir kurt gibi ve kana susuyorlardı vampir gibi, dolunay geceleri kendilerinden geçiyorlar ve sokaklara çıkıp önlerine gelenleri öldürüyorlardı ama dış görünüşleri hep aynı kalıyordu tıpkı bir insan gibi. Gündüzleriyse güneş onları tam anlamıyla etkilemese de rahatsız ediyordu bunun için dünyada az sayıda bulunan bir bitkiden takı takıyorlardı bir yüzük olması lazım"

O sırada Ateş Kara'nın gözlerinin önüne Delmirayı gördüğünden beri hiç çıkarmadığı yüzüğü geldi...

Selammm! Nasılız bakalım?

Fazla uzatmıycam işim var yemek yapmam gerekiyor sjshdhd (ama malesef gerçek).

Bölümü nasıl buldunuz bakalım?

Ve

Delmira Kül hakkında ne düşünüyorsunuz?

Savaş MaskeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin