2

326 30 6
                                    

Memnuniyetsiz bir şekilde okula giriş yaptım. İlk ders, ilk ders İktisat Tarihiydi. Kim ilk derse İktisat Tarihi koyardı ki?

Kampüsümün dik merdivenlerini adım adım çıkarken bir yandan da ne zaman teslim edeceğimi hatırlamadığım sunumumu düşünüyordum.

İrem elinde telefonunu sallaya sallaya sol yanımdan yanaştı.

"Hanımefendi bakıyorum da aklınız bir kaç yüz karış havada. Benden gizli KPSS falan mı çalışıyorsun sen? En son böyle yürüyen biri gördüğümde KPSS çalışıyordu çünkü." Minik bir tebessümle yetindim. Bacaklarım her gün bu merdivenleri tırmanmaktan kas yapmıştı. Neden bu kampüsleri hep dağların tepelerine inşaa ediyorlardı ki? Hadi tepeye koydun, neden yüzlerce merdiven yaparsın?

"Biraz dalgınım. Uyuyamıyorum geceleri biliyorsun. Havalar da kötü."

"Ekimdeyiz Ekim." Dedi gülerek evet, bir kelime oyunu yapmıştı aklınca. Annem ve babam bana isim koyarken romantik romantik tanıştıkları ve aynı zamanda evlendikleri, bir de üstüne üstlük benim doğduğum ay olan Ekim'i isim olarak yakıştırmışlar. Tahmin edemedikleri -ya da umursamadıkları- şey ise kızlarının eğer şansıyla bi 60-70 yılında bu isimi taşıyacağıydı. Ve saçma sapan espirilere maruz kalacağını...

"Evet ekimdeyiz İrem." Onu tekrar ettim. Elimde olmadan sinirleniyordum. Ben böyle bir insandım...

"Görsel Sanatlar Fakültesinin bir gösterisi var bugün Kültür merkezinde. Eğer eve erken dönmeyeceksen beraber izleyelim mi?"

Sınıfın kapısından peş peşe girdik. Amfinin ortalarına doğru ilerlerken onu onayladım. Okulun gerçekten kaliteli bir oyuncu ekibi vardı. Öğrenciler gerçekten işlerini biliyordu ve onları izlemek hoşuma gidiyordu. Sandalyeme oturup üzerimdeki deri ceketi çıkarttım. İrem bileğimdeki bandaja baktı.

"Dün bakamadım. 3.seans bu değil mi? Geçmiştir artık herhalde?"

"Evet minik leke şeklinde şu an." Sildirdiğim dövmenin üçüncü lazer seansına daha dün gitmişim.

Dersin başlayışı ve bitişi bir olmuştu benim için. Standart olarak her gün bunu yapıyordum zaten.

Standart olmayan şey işe dersler bitip buz tutmuş içimi yatıştırmak ve tiyatro saatine dek bir yerde mayışıp kalmamak için kampüsün en sakin kantinlerinin birindeki kahve otomatına geldiğimde oldu.

Otomat 50₺'mi yuttu. Bana da kahve vermedi. Bende ağzımda sigaram otomatın önüne oturdum. İrem'i beklemeye koyuldum.

Sigaramın üç beş fırtı kalmışken bir kırmızı saçlı bir kız yanaştı yanı başıma.

"Otomatı kullanacaktım." Dedi gülümseyerek.

"50₺'mi yuttu. Üstüne üstlük kahve de vermedi." Kız bana baktı. Otomata baktı. Sonra tekrar bana baktı. Ardından bir şey demeden uzaklaştı.

'denyo' diye fısıldadı dudaklarım benden habersiz. İnsan bi en azından hmm yapar gülümserdi. Duydu mu duymadı mı çok da umurumda olmadan telefondan online FPS oyunu oynamaya başladım. İrem'in 5 dakikaya oradayım demesi üzerinden 15 dakika geçmişti. Ve ben sinirli sinirli o soğuk taşta oturmaya devam ediyordum.

Oyun bittiğinde oyunu kapattım telefonu ters çevirip bacaklarım üzerine koydum ve kafamı otomata yaslayıp gözlerimi kapattım. Yaklaşık 5 dakika sonra yanımda bi hışırtı hissederek gözlerimi açtım. Kırmızı saçlı kız elindeki karton bardak kahveyi bana uzattı.

"Bayağı ihtiyacın var gibi." Dedi gülerek ardından teklif dahi etmeden yanıma oturdu. Kahveyi elinden aldım ve önünü çevirdim. Büyük harflerle Denyo yazıyordu. Onunkisine baktım. Bardağı diğer eline alıp sağ elini bana doğru uzattı.

"Ben Çiçek, memnun oldum."

"Ben Ekim, denyo Ekim." Güldü. Hayatım boyunca görmediğim kadar derin gamzelerle hemde.

"Normalde bu kadar denyo değilimdir. Bugün tersimden kalktım."

"Olsun düzünden kalktığın günleri de görürüz." Dedi kibarca. Ardından ayağa kalktı. Otomata doğru baktı.

Otomat üzerindeki 3 kırmızı tuştan ortadakini işaret etti.

"Takılı kalmış bak." 1 ve 3 numaralı tuşlara basıp bir kaç kere 2 numaraya dokundu. Küçük bir clink sesiyle tuş kendi hâline döndü. Paramın üstü bozuk para çekmecesine düştü. Otomattan bardak olmayan yere doğru sütlü nescafe boşaldı.

Gözlerimi onun gözlerine çevirdim. İfadesiz yüzüne güzel bir tebessüm kondurdu. Ardından arkasını dönüp yürümeye başladı. Nasıl yani ya? Bi görüşürüz, iyi günler de mi yoktu?

#KalbiDengem

Derdimin ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin